Yalçın AKDOĞAN
Dağlıca saldırısı bir kez daha kalbimizi dağladı... Şunu artık çok iyi biliyoruz: Terör, hiçbir zaman sadece terör değildir. Terör örgütleri öldürmeyle netice alamayacaklarını, devleti dize getiremeyeceklerini bilirler. Siyasal-toplumsal karşılık bulan terör örgütleri mesaj vermeyi, 'etki' yaparak süreci şekillendirmeyi daha fazla önemserler. Bu yüzden her terör eylemi, siyasete yönelik bir müdahale arayışı, toplumsal alana yönelik bir etki oluşturma faaliyetidir.
Son günlerde 'ümit'leri artıran gelişmeler yaşanıyordu. CHP-AK Parti görüşmesi, Leyla Zana'nın hükümeti teşvik eden sözleri, Karayılan'ın Oslo sürecini bozmak istemediklerine yönelik özeleştirileri, Başbakan Erdoğan'ın Zana ile görüşebileceğine yönelik beyanı, Kürtçe'nin seçmeli ders olması, siyasi çözüm konusunda ümitleri yeşertmişti. Siyasi ümidin yeşermesini kendi varlığına tehdit olarak algılayan terör örgütünün bugüne kadar yaptığı gibi bugünlerde de yeniden sahneye çıkacağını, yine kirli emeller, hain planlar, provokatif eylemler peşinde koşabileceğini bazı yazarlar gündeme getiriyordu. Dağlıca saldırısı tam da böyle bir provokasyon olarak ortaya çıktı, yine süreç havaya uçurulmak, ümitler karartılmak istendi. Aslında bunun emareleri, Kandil'den gelen mesajlarda hissediliyordu. Kılıçdaroğlu-Erdoğan görüşmesi karşısında Kandil, BDP'yi uyararak böyle bir yanlışa düşülmemesi, bunun büyük bir gaflet olacağı şeklinde açık tehditte bulundu. Ardından Kürtçe seçmeli ders uygulamasını 'zulüm' olarak niteleyen BDP'nin ajitatif açıklamaları geldi.
Karayılan'ın son röportajı ise, Oslo süreci konusunda bir özeleştiri anlamını taşıyor, Silvan saldırısının verdiği zararı ortaya koyuyordu.
Böyle bir dönemde gerçekleşen bu hain saldırı, açıkça siyasi alanı tanzim etme, siyasi iklimi değiştirme amacı taşıyor. Bu yüzden Demirtaş'ın 'siyasi çözüme şans tanınmalı' açıklaması yetersiz, gecikmiş ama dikkate değer bir çağrıdır.
Hükümetin demokratik reformları sürdürdüğü ve çözüm yolunda ümitleri artırdığı bir süreçte PKK'nın vicdanları kanatacak eylemlere başvurması, toplumdaki nefreti artıracak, kendi tabanında dahi tepki oluşturacaktır.
Geçen haftalarda da vurguladığım gibi, ciddi bir sıkışıklık yaşayan terör örgütü son dönemde sivillere yönelik eylemlerle varlık göstermeye çalışmakta, 'organize, kitlesel, planlı, büyük' saldırılar gerçekleştirememektedir. Dağlıca örneğinde olduğu gibi 'kaybet-kaybet' esaslı körü körüne saldırılar ise örgütün çaresizliğinden başka bir şeyi yansıtmamaktadır.
Son eylemin Pınarbaşı saldırısının azmettirici olan Fehman Hüseyin tarafından verildiği ifade ediliyor. Bilindiği gibi PKK içinde de farklı klikler, farklı kanatlar mevcut. Terör dayatmasıyla netice alınacağına inanan şahinlerin aslında farklı odakların yönlendirmesiyle hareket ettiği de eskiden beri söyleniyor. Örneğin Karayılan, Silvan saldırısını kendi kontrolü ve yönlendirmesi dışında yerel unsurların gerçekleştirdiğini belirtiyor. Çok önemli bir süreci havaya uçuran bu eylemin bu kadar basit değerlendirmeyle geçiştirilmesi elbette hiç inandırıcı olmuyor. Bahoz Erdal'ın başından bu yana terörü amaç haline getirdiği, kan dökmeyi tek yol olarak öne çıkardığı zaten biliniyor. Farklı açıklamalarla durumu idare etmeye çalışan Karayılan ise aslında diğerlerinden çok da farklı olmadığı verdiği eylem talimatlarıyla kendisini gösteriyor.
BDP, Karayılan veya İmralı hiç farketmez. Laf çevirerek, bu kanlı eylemleri geçiştirmek artık mümkün değildir. Terörü yapan, destekleyen, mazur gören herkes akan kanın sorumlusudur. Demokratik-siyasi çözüm isteyenlerin artık net bir tutum takınması gerekiyor. Terörü bir koz, bir dayatma aracı olarak kullanan da, buna göz yuman da bu alçakça işe ortaktır, merhamet edilemeyecek bir canavara dönüşmüştür.
Şehitlerimize Yüce Mevla'dan rahmet diliyorum.
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.05.2019
17.05.2019
8.05.2019
2.05.2019
1.05.2019
19.04.2019
17.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
4.02.2019