Yasemin YILDIRIM
Nerdeyse 1 asırdır kaybettiğimiz “millet olma şuurunu” 15 Temmuz gecesinde medya, siyaset, güvenlik güçleri ve milletişbirliğiyle yüksek oranda yakaladığımız varsayılabilir. Bu basit 1 şey değil, demokrasisine özgürlüğüne sahip çıkan, bunların garantisi olmaya, bunun için ölmeye hazır 1 millet şuuru çıktı ortaya. Bundan sonra hiç 1 siyasi iktidar korkmasın! Meşruiyetini sorgulayacak, varlığını ortadan kaldırmak isteyecek hiç 1 “legal/illegal yapı” bu devasa toplumsal değişimin getirdiği “devrimin” karşısında varlığını sürdüremez. Türkiye, kendi demokrasi yolunu kendi çizmiştir.
Son 5 yıldır Türkiye 1 başka ülkenin belki yarısına dahi dayanamayacağı kadar organize baskı, tehdit, iftira, terör saldırısı, darbe girişimi, sınır tacizleri türünden kesintisiz ataklara maruz kaldı.
Sivil halk kitlelerine karşı yapılan 1 dizi kanlı terör saldırısı, yüzlerce ölüm, halk ayaklanması denemeleri, yargı yoluyla “meşruiyet” sağlanan ve büyük oranda içeride ve dışarıda destek bulan 17/25 Aralık darbe girişimi, Hakan Fidan operasyonu, MİT Tırları operasyonu, ithal terör saldırıları, yüzlerce ölümlü işkazaları, hatta doğal felaketler sırasında bile 1 araya gelemediğimiz, birbirimizi suçlamaktan ve birbirimize saldırmaktan ölenleri ve yakınlarını dahi unuttuğumuz, kutuplaşmanın düşmanlığa evrildiği korkunç günlerden geçtik.
Tüm bu olanların hedefinde, her şeye rağmen yolundan şaşmamış, hukuktan ayrılmamış, demokrasiyi ve özgürlükleri maksimum öncelemeye gayret eden, çoğunlukla da bu yüzden suiistimal edilen meşru seçilmişiktidar oldu. Ayaklarına taşdeğse,hesabını Erdoğan’dan sormaya kalktılar.
17/25 Aralık, 1 kısım medya ve muhalefet tarafından “fırsata” çevrildi, bunu takiben başta Batı, akademi, kamu, sermaye, STK’lar dâhil oldu. Organize halde FETÖ’nün ne olduğunu bilerek, planlayarak tahammüden destek oldular. O günler için “karlı” 1 işti FETÖ ile hareket etmek, nasılsa “gazeteci”, “yargı”, “yolsuzluk” diyerek açılan o alanda kimse dokunamazdı onlara, dokunamadı da!
Siyaset yapmak, konumunu korumak, üretilmişnefretle besledikleri kitlelerden alkış/oy almak uğruna siyasilerin, medyanın, yargının, akademinin, sivil toplum kuruluşlarının 1 kesiminden ilke, insanlık, azami siyasi, mesleki, entelektüel ahlak beklentisinin boşa olduğu, birbirimizden ölesiye nefret etmekle geçirdiğimiz 4 yıl, 4 koca yıl, 1460 kayıp gün! 4 yıla dair 1 hasar tespiti yapsak, görünce küçükdilimizi yutacağımız sonuçlara ulaşabiliriz. Ortada veri olmayınca katlanmak kolaylaşıyor. Belki de iyi böyle.
Onlar ne kazandı? Türkiye ne kaybetti?
Şimdilerde bu soruyu kendilerine soruyorlar mıdır?
Mesela Demirtaş,FETÖ aracılığıyla/desteğiyleIŞİD’i bahane ederek 46 kişinin ölümü, 682 yaralı/ağır yaralı ile sonuçlanan 6/7 Ekim katliamı ve devam eden günlerde seri terör saldırılarına sebep/destek olurken, Çözüm Sürecinin bitirilişini başlatırken,yaşanan 15 Temmuz’a giden yola döşediği “kötü niyet taşlarıyla” açığa düştü. Şimdi 50 bin kişilik meydanlarda 200 kişiyle miting yapıyorlar. Demirtaş’ın muhakeme yapmaya gönlü yok belli ki. Fakat HDP içinde/etrafında sağduyusuna güvendiğimiz kişilerinde inisiyatif alacağı yok. Demirtaş’ın ağzından tek 1 özeleştiri, “yanıldım aldatıldım” çıkmadı. 15 Temmuz’dan ancak 2 gün sonra “darbelere karşıyız” diyebildi. İlk saatlerde dik durabilmiş, herşeye rağmen milletin yanında olabilen omurgalı şerefli 1 siyasetçi olabilseydi, bu hem 1 özür niteliği taşıyacak hem de onurunu kurtarabilecekti. Belki de, ne yanıldı ne aldatıldı…
2 terör örgütüne de boyun eğmiş, o terör örgütlerinin eylemlerinden siyasi çıkar beklemiş, bunu fırsat kollamış 1 siyasi parti hangi kurgu üzerinden politika üretebilir, gelecek tasarlayabilir?
O kervana katılan Kılıçdaroğlu da yazık ki “15 Temmuz öncesine – 17/25 Aralık sonrasına” dair 1 özeleştiri henüz getirmedi. Mesela mecliste dinlettiği FETÖ’nün kendisine servis ettiği o kayıt, 17/25’in ne kadar argümanı varsa kullandığı o sürece dair yapılmış muhasebe, pişmanlık, özür!
Siyaseten takınılan tavrın, alınan pozisyonun, verilen görüntülerin, üretilen politikanın, peşine takıldıkları yalanların hesabını yapamadıkları, sonuçlarını göremedikleri ortada. Kılıçdaroğlu’nun 15 Temmuz ve 7 Ağustos’ta aldığı tavır değerli. Bunu toplum baskısı yüzünden yapmış olsabile değerli.
Elbette “darbeye karşıyız” dedi lakin teşkilat gücünü bu söylemini güçlendirmek için kullanmadı. Meydanlara çıkmadı. Teşkilatını milletvekillerini davet etmedi. Mevcut meydanlara gitmeyi ise “onur” meselesi yaptı. Meydanlara inmek “Erdoğan’a destek olmak demek” algısını maalesef sürdürdü.
Devlet Bahçeli de muaf değil bu eleştiriden ancak o gecenin daha ilk dakikalarında teşkilatına ve millete çağrısı unutulmaz. Bu 1 nevi özür ve pişmanlık belirtisiydi, ama kendisinden yine de bunun 1 özrünü mümkünse sebeplerini dinlemek isteriz.
17/25 sonrası “cemaat” FETÖ olarak tanımlandıktan sonra bunlarla kol kola kucak kucağa görüntüler vermekten, toplantılarına katılmaktan, medyalarına çıkmaktan, ittifak kurmaktan kaçınmayan tüm muhalefet kesimi şimdi bu tarihten öncesine dönüp Erdoğan’ı suçlamaktan geri kalmıyor.
Nereye varacağını biliyorlardı diyemem ama böyle süreceğini de düşünmemişlerdir. Kullanmaktan, kullanılmaktan çekinmedikleri gücün desteğini alarak gelinen 15 Temmuz’un şüphesiz siyasi sonuçları da olacaktır.
17/25’e verilen destek olmasaydı, Erdoğan’ın kurumlarınızdan belediyelerinizden FETÖ’cüleri temizleyin ikazı ciddiye alınsaydı, acaba 15 Temmuz yaşanır mıydı? FETÖ buna cesaret edebilir miydi, bilinmez...
15 Temmuz sonrası hakkaniyetle ve acımasızca kendini eleştiren, samimiyetle özür dileyen tek 1 kişi oldu, Erdoğan. Üstelik bunu öylesine yapmadığı 1 kaç defa tekrarlamasından da anlaşılıyordu.
“At izi, it izine karışıyor” ikazı da “temizlik” ikazı kadar önemli. Çok önemli! Tecrübelerimiz bunu gösteriyor. İkinci kez bunu yapma, rüzgâra kapılma, kişisel hırslarımıza yenilme lüksümüz yok.
Twitter: @yildirimyasemin
Mail: [email protected]
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları

























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.10.2016
25.09.2016
7.02.2016
23.05.2016
29.04.2016
15.04.2016
14.04.2016
6.02.2016
20.03.2016
8.02.2016