Türkiye siyaseti toplumu, ekonomisi ağır, travmatik, gergin, belirsiz, diken üstünde 1 dönemden geçerken HDP’nin tuttuğu yol nereye çıkartır HDP’yi, gideceği yer neresidir?

Bu gidişata kendi rızalarıyla dur diyecekleri yok. “HDP tehlikesiyle” daha ne kadar risk almamız gerekiyor?

Can ve mal güvenliğimizi tehlikeye atan hiç 1 “legal/illegal” unsura göz yumulmamalıdır şu saatten sonra.

Hele de canından malından evladından vazgeçip 15 Temmuz gecesi herşeyini ortaya koyan bu milletten daha değerli, özgürlüğü demokrasiyi adaleti daha fazla hak eden başka kimse yoktur!

HDP’yi konuşmaya değer bulmayanlar olabilir, ancak CHP’nin sağladığı moral motivasyon, terör ve darbe propagandası yapan medya organlarının akıbetine verdiği reaksiyon, HDP’nin benimsediği şiddet siyasetine moralle devam etmesini, bu yolla kendisine sağlanan statü ile “risk almadan” siyaset yapabilmesinin önünü açıyor. Tıpkı yine “muhalefetten” ve “muhalif” diğer kesimlerden 3 sene boyunca mütemadiyen destek görüp, 15 Temmuz işgal girişimine kalkışma cüretini gösteren FETÖ gibi! CHP HDP ve MHP’nin ve çeşitli medya kuruluşları ve üniversiteler, 17/25 Aralık ve 15 Temmuz arası kesintisiz FETÖ desteğinin 15 Temmuz’a yol açmadığını kim söyleyebilir?

Biliyoruz ki; CHP ideolojisi gereği Çözüm Sürecine karşı çıkmış, terörü ise 1 “varlık” meselesi olarak görüp çeşitli politik (demokrasi, özgürlük, fikir özgürlüğü vb) evrensel söylemlerle teröre doğrudan yada dolaylı olarak destek olmamıştır diyebilir miyiz? Dert, demokrasi özgürlük olmadığı gibi, toplum psikolojisini de etkileyen, toplumun hassasiyetlerini sürekli olarak kaşıyan, şiddeti ve terörü siyaset biçimi olarak benimseyen HDP’ye “yoluna böyle devam et” diyerek şiddet söylemlerinin, şiddete teşvikin, hatta katliam çağrılarının zeminini oluşturarak siyaseten var olabilmenin yolunu karşılıklı olarak bulmuşlardır.

Maalesef CHP tabanı da fikren PKK’ya yaklaşmıştır. Yani artık, “iyi beslenmesine rağmen” düşük zekâlı, ideolojisine saplanmış, okumayan, gözlem yeteneği olmayan, sorgulamayan “Atatürkçü” potansiyel PKK’lıdır!

Oysa HDP’nin yoğun oy aldığı illerde “sosyolojik taban”dan bahsetmek çok mümkün değil. HDP politikalarını, terör eylemlerinin ardından teröristi övüp, taziyelere katılmalarını, terör medyasına “ışığımızdı” diyen CHP kadar savunan, sade sıradan 1 Kürt ile karşılaşamazsınız.

HDP artık tüm varlığını şiddete, teröre, katliama vardıracak şekilde yalanlara sarılarak, temsil ettiğini düşündüğü Kürtleri de bu yolla tehdit ederek sürdürebilmekte. Onlarca yalanı ortaya çıkmasına rağmen, hesap sorulmadığı için, bu yalanların karşılığında hukuki/cezai 1 yaptırımla karşılaşmadıkları için “yalama” olan politikası sayesinde de utanma belirtileri göstermiyorlar.

Türkiye’ye zarardan başka 1 şey vermeyen, Türkiye’nin politik, ekonomik, demokratik atılımlarının önünde engel olan, karşılıklı çıkar ilişkisinin “sorunsuz” devam etmesini sağlayan dinamikler adalet duygusunun zedelenmesine de yol açıyor, bunun nerede nasıl patlak vereceğini yaşayıp görerek “tecrübe” etmeyiz umarım. Çünkü toplum artık, güvenlik, özgürlük ve ekonomik olarak “imdat!” diye sesleniyor!

Devlet ve kurumları, kendisine ve halka yapılan bu psikolojik/fiziki saldırının hesabını ne yerelde, ne uluslararası platformlarda lehine çevirecek kıvraklığa kabiliyete kurumsallığa ve akla sahip değil.

Medyaya bakarsak, medya da, içeriye propaganda yapmaktan, içeriye yaptığı propagandanın kısa vadede geri dönen kazancını sömürmekten, “üst aklın aptalı” olarak gözü başka 1 şey görmüyor. Bu kötü politik/siyasi çıkarla donatılmış, toplumun hassasiyet ve talepleriyle dayanışma göstermeyen, akıl üretmeyen yapılarla vatandaş olarak bizler başa çıkamayız.

*Almanya da yaşayan, PKK ve HDP’nin yalanlarından sahtekârlığından bıkmış hatta nefret etmiş Kürt 1 arkadaşım (@kerembekes) şunu sordu; Yasemin, sizin devlet HDP’nin ortaya çıkan yalanlarını neden dosya haline getirip AIHM’e (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne) vermiyor? Neden sizler İngilizce yazıp bunu Avrupa’ya anlatmıyorsunuz? Bu, bin PKK’lı öldürmekten daha etkilidir! Almanya’dan bile isyan ediliyor duruma!

HDP’nin yalanlarından kan gölüne dönen ortalığı temizlemek, yargıya düşer! Bu seri terör eylemleri ne kadar süre daha görmezden gelinecek? HDP’nin yalan ve iftiralarla ne yapmak istediği, Türkiye’yi neyin içine çekmek istediği ve CHP’nin de bile isteye neye destek verdiği çok açık. (*Üniversite ve STK’lara 1 sonraki yazıda özellikle değinmek istiyorum)

1 dizi örgütlü, planlı terör olayının, katliamın azmettiricisi Selahattin Demirtaş Türkiye’nin demokratikleşmesinin önündeki “meşru” engellerden 1i. Açıkçası, bu esarete ne son verecekse o yapılsın. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Kürt vatandaşlarını ve tüm Türk toplumunu bu esaretten kurtarmakla, can ve mal güvenliklerini sağlamakla mesul. Bunun yolu neyden geçiyorsa o yapılsın. 1 kişinin/grubun “özgürlüğü” adına toplumu esir edemezsiniz. Demokrasi, haddini aşmamaktır!

HDP’yi artık meşru siyaset yapan 1 yapı olarak tanımlamak vicdanen çok mümkün değil. Türkiye’yi sürekli terörle tehdit ederek siyaset yapabilmesinin imkânı yok. Bunu mümkün kılan sebepler ortadan kalkmadıkça adaleti sağlamak, istikrarı, toplumu ve Türkiye’yi korumak, ileriye taşımak ne kadar mümkün?

CHP’nin de Türkiye’nin güncel ve süreklilik arzeden sorunlarının nerdeyse tamamına duyarsız, sorunların kaynaklarının da nerdeyse tamamıyla ilişkide yada sebebi olmasını, sorumsuzluğunu, cesaretsizliğini nasıl okumak gerekli?

@yildirimyasemin