Yıldıray OĞUR
AİHM kararına yine uyulmadı ve Osman Kavala yine serbest bırakılmadı.
Bugün Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi toplanacak, hem Adalet Bakanlığı’nın hem de Kavala’nın avukatlarının dilekçelerini inceleyecek, ihlalin sürüp sürmediğini tespit edecek, sonra AİHM’e ihlal kararına uyulmadığını bildirecek, bu sırada hala karar uygulanmıyorsa Bakanlar Komitesi yaptırım prosedürünü uygulamayı görüşecek.
Bunun için de 47 Avrupa Konseyi üyesinin 3’te 2’sinin oyu gerekiyor.
Yani aslında AİHM kararına uymadığı için bir Avrupa Konseyi üyesi ülkeye yaptırım uygulamak hiç kolay değil.
Çünkü Avrupa Konseyi gibi gönüllü uluslararası yapılar için üye bir ülkeyi karşısına almak, onu kaybetmeyi göze almak radikal bir karar, o yüzden de yaptırım prosedürü zorlaştırılmış.
Ülkelerin verdikleri sözü tutacakları, uluslararası itibarlarını düşünecekleri varsayılmış.
Zaten bu yüzden AİHM kararını uygulamadığı için yaptırım prosedürü aşamasına gelmiş tek bir ülke var: 2001 yılında konseye üye olmuş Azerbaycan.
Kavala ile ilgili haberlerde de Azerbaycan örneği veriliyor ve sık sık bir isimden bahsediliyor:
Azerbaycan’ın hakkındaki AİHM kararını uygulamamak için dört yıl direndiği, onun uğruna 2001’de girdiği Avrupa Konseyi’nde yaptırım aşamasına geldiği Ilgar Mammadov.
Ilgar Mammadov’un kim olduğu, neden 20013’de hapse atıldığı, neden Azerbaycan’ın onu bırakmamak için bu kadar direndiği hakkında ise pek bir bilgi yok.
Halbuki aramızda dil engeli de olmayan iki devlet tek millet mesafesindeki Azerbaycan ile tek benzerliğimiz AİHM kararlarını uygulamayıp, yaptırım prosedürü aşamasına gelmek değil.
Hikayenin geri kalanı da çok tanıdık.
Olayların başlangıcına dönelim.
23 Ocak 2013 günü akşam saatlerinde Bakü’nün kuzeyindeki 90 bin nüfuslu İsmayıllı şehrinde bir taksi şoförü ile lüks bir araç arasında küçük çaplı trafik kazasına...
Kimsenin yaralanmadığı küçük çaplı kazada lüks araçtan çıkan içkili iki kişi taksi şoförünün üzerine yürüyüp, onu dövmeye başladı.
Haberlere göre lüks araçtaki içkili iki kişi şehrin en ünlü oteli Çıraq’ın güvenlik müdürü Emil Ş?mdinov ve arkadaşı Elm?ddin M?mm?dov’du.
Etraftan onlara müdahale etmeye çalışanlar da sarhoş ikilinin yumruklarının ve küfürlerinin hedefi oldular.
İki sarhoşun İsmayıllı halkına ettiği ağır küfürlere öfkelenen kalabalık hızla büyüdü, sayıları binleri bulan kızgın halk önce Çıraq Otel’e gidip oteli yaktı, ardından bazı lüks araçlar ve evlere saldırdı. Saldırılan evlerden biri şehrin valisinin eviydi.
Ertesi güne kadar süren olaylar göstericilere gaz, plastik mermi ve coplarla müdahale eden polisin 100’lerce kişiyi gözaltına almasıyla bastırılabildi.
Ama Azerbaycan resmi kanallarından yapılan açıklamalara göre yaşananlar adi bir olaydan ibaretti.
Peki, basit bir kaza, ardından yaşanan arbede ve bir kaç küfür yüzünden koskoca bir şehir neden ayaklanıp bir oteli yakmıştı, evleri ve arabaları tahrip etmişti?
Gerçek hikaye internet üzerinden yayılmaya başlandı.
Aslında kazayı yapan, şoförü döven ve halka küfreden kişi Azerbaycan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Fuzuli Alekberov'un oğlu ve bakanın kardeşi olan İsmayıllı rayonunun baş icracısı (valisi) Nizami Alekberov’un yeğeni Vügar Alekberov'du.
Haberlerde bahsedilmese de halk valinin evini ve Alekberov ailesine ait başka evleri ve aralarında Hammer jeeplerin de olduğu lüks araçları tahrip etmişti. Kalabalık “Vali istifa” diye bağırıyordu.
Bu sadece bir kaza ve sonrasındaki küfürleşmeye bir tepki de değildi.
Benzer olaylar daha önce de yaşanmıştı.
Koskoca bir şehrin halkı rayondaki küçük Aliyev ailesi Alekberovların sultasından, yolsuzluklardan, rüşvetten bıkmıştı.
Son olay bardağın taşan damlası olmuştu.
Öfkeli kalabalığın ilk hedefinin Çıraq Otel’i olması da tesadüf değildi.
Otel, şehir halkı tarafından ahlaksızlığın merkezi olarak görülüyordu.
Gerçek sahibinin de Vügar Alekberov olduğunu herkes biliyordu.
Ama bunu ispatlayıp açıklamak genç bir siyasetçi sayesinde mümkün oldu.
43 yaşındaki muhalif Alternatif Cumhuriyetçi Partisi’nin (REAL) lideri Ilgar Mammadov.
Ismayıllı ile ilgili haberleri inandırıcı bulmayan muhalif siyasetçi ertesi gün Musavat Partisi’nin önde gelen isimlerinden gazeteci Tevfik Yakuplu ile birlikte olan biteni araştırmak üzere Bakü’den iki saat uzaktaki İsmayıllı’ya gitti.
Ilgar Mammadov sadece bir parti başkanı değildi, gençliğinden itibaren muhalif bir aktivistti, Azerbaycan’daki ilk siyasi blogu da açmıştı. Blogunda araştırmacı gazetecilik yazıları ve haberleri paylaşmaktaydı.
Bir nevi Azerbaycan’ın Aleksi Navalny’siydi.
Ismayıllı’dan izlenimlerini 25 Ocak’tan itibaren bloğuna yazmaya başladı.
Esas gürültüyü ise 28 Ocak günü paylaştığı bilgiler çıkardı.
Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı sayfalarından screen shotlarını paylaştığı şirket bilgilerinde olaylar sırasında yakılan Çıraq Oteli’nin sahibi Çalışma Bakanı’nın oğlu ve Ismayıllı rayonunun valisinin yeğeni Vügar Alekberov görülüyordu.
Paylaşımdan bir kaç saat sonra bakanlıkların sitesindeki otelle ilgili bilgilerin yer aldığı sayfalar kapatıldı.
Mammadov, bu kez de Vügar Alekberov’un Facebook sayfasında otelin reklamını yaptığı gönderisinin capsini bloğuna koydu.
Vügar Alekberov, bir saat sonra Facebook sayfasını da kapattı.
Ama artık yakılan otelin bakanın oğlu ve valinin yeğenine ait olduğu resmen ortaya çıkmıştı.
Ilgar Mammadov’un ortaya çıkardığı bilgiler diğer siteler tarafından da haber yapılmıştı.
Gerçeğin ortaya çıkmasıyla gösteriler başkent Bakü’ye sıçradı.
Haberlerden okuyalım:
“Başkent Bakü'de gençler, İsmailli bölgesinde düzenlenen gösterilerde göstericilere plastik mermi ve göz yaşartıcı bomba atılmasını protesto etmek amacı ile sosyal paylaşım sitelerinde örgütlenerek, Bakü'nün en işlek mekanlarından Fevvareler Meydanı'nda toplanma kararı aldı. Polisin gösteri yapılması planlanan alanı abluka altına almasıyla, göstericiler başka bir alanda, Sahil Parkı'nda toplandı. "İsmailli uyumuyor", "İsmailli'ye destek" sloganları ile yürümek isteyen grup, polisin "Dağılın" uyarılarına rağmen dağılmayınca, arbede yaşandı. Yaşanan arbedede, polis, uyarılara aldırış etmeyen göstericileri göz altına aldı.”
Mammadov, gösterilerinden Bakü’ye sıçramasından sonraki gün ağır ceza davalarına bakan başsavcılıktan arandı.
Ismalıyye’ye beraber gittiği Müsavat Partisi’nden Tevfik Yakuplu ile birlikte tanık olarak ifadeye çağrılmışlardı.
Ama rejime yakın medyada çıkan haberler sadece tanık olmadıklarını söylüyordu.
Ilgar Mammadov, bu haberleri okuduktan sonra bloğuna esprili bir not yazdı:
“X?b?r? ?sas?n, "istintaq materialları il? sübut olunub ki, ... İsmayıllıda olark?n ?halini iğtişaşlara t?hrik etmisiniz, polisl?r? daş atmağa, maşınların yolunu k?sm?y?, yandırmağa t?hrik etmisiniz". Y?ni m?n... Sübut olunubsa, dem?li h?bs ed?c?kl?r? :) N? is?, bu gün axşam b?lk? getdim. Gec? bura bir şey yazmasam, dem?li h?bs etdil?r.”
Ama dalga geçtiği şey başına geldi.
Savcılıkta bir kaç gün süren ifadesinin ardından 4 Şubat 2013 günü “Kamu düzenini bozan eylemleri organize etmek ve katılmak” ve “kamu görevlilerine karşı direnmek ve şiddet kullanmak” suçlamalarıyla Tevfik Yakuplu ile birlikte tutuklandı.
Peki Ilgar Mammadov bir gün sonra gittiği şehirdeki ayaklanmadan neden sorumlu tutulup tutuklanmıştı?
43 yaşındaki siyasetçi 2013 yılının sonunda yapılacak seçimde Cumhurbaşkanı adayıydı.
Ama herhalde Azerbaycan gibi bir ülkelerde rejimler için sandık bir risk değil.
Esas Mammadov’u tehlikeli yapan profiliydi.
Mammadov, Azerbaycan’ın seçkin bir ailesinden geliyordu, Moskova’da Siyaset Bilimi, Budapeşte’de Politik Ekonomi okumuştu. 80’lerin sonlarından itibaren Sovyetler karşıtı özgürlük hareketleri içinde aktif olarak yer almıştı.
90’da Sovyet tankları Bakü’ye girerken Moskova’daki protestocu Azeri gençlerin içindeydi.
90’larda milliyetçi İtibar Mehmedov’un İstiklal partisinde yöneticilik yapmıştı.
Esas onu rejim için tehlikeli yapan ise Batı dünyasıyla ile güçlü ilişkileriydi.
2005’e kadar ABD Bakü Büyükelçiliği’nde profesyonel olarak çalışmış, Uluslararası Kriz Grubu’nda analist olarak görev almış, 2006 yılında ise Bakü’de kurulan Açık Toplum Enstitüsü Vakfı yönetim kurulunda yer almıştı.
Bu arada Azerbaycan’ın ilk siyasi bloğunu açmıştı.
Rusya’daki Aleksi Navalny ya da Gürcistan’daki Miheil Saakaşvili’ye benzetiliyordu
Ukrayna ve Gürcistan’daki renkli devrimlerden ürken Azerbaycan rejimi için tehlikeli bir figürdü.
Aliyev yönetimi Soros ve diğer insan hakları örgütlerini “Beşinci kol” olarak görüyordu.
Bu görüşün başını da Aliyev’den sonra ülkenin iki numaralı ismi olan Ramiz Mehdiyev çekiyordu.
Mehdiyev, aslında Haydar Aliyev’in sağ koluydu. Daha sonra babadan oğula miras kalıp İlham Aliyev’in sağ kolu olmuştu.
“Boz Kardinal” lakapli Mehdiyev, Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri, Azerbaycan Ulusal Bilimler Akademisi başkanı gibi titrlere sahipti. Aslında bir nevi Azerbaycan devletinin resmi ideoloğuydu. Statükoyu temsil ediyordu. Eski bir komünistti, sıkı bir Rus yanlısı ve Türkiye ve Batı karşıtıydı.
2009 yılında kaleme aldığı “Geçmişin Işığında Demokrasiye Giden Yol” kitabı devletin resmi görüşlerinin bir özeti gibiydi.
Kitabı, tabii ki demokrasiye giden yolu göstermek için değil, renkli devrimlerle demokrasiye giden yola karşı uyarılarda bulunmak için yazmıştı.
Kitap Türkiye’de de ulusalcı ve milliyetçi çevrelerde epey itibar görmüştü.
Kitaptan bir bölüm tamamı hakkında da bir fikir veriyor:
“SSCB’ye yönelik ideolojik savaş, kendi meyvelerini 1980 yılında Beyaz Saray’a Ronald Reagan’ın yeni muhafazakârlar grubunun gelmesinin ardından vermeye başladı. Astronomik bir hızla. The National Endonwment for Democracy (NED) ve onun dört müttefiki olan Cumhuriyetçilerin The International Republican Institute (IRI), Demokratların The National Democratic Institute for International Affairs (NDI) ve aynı zamanda The Center for International Private Enterprise (CIPE) ve The Free Trade Union Institute (FTUI) seri halde ortaya çıkmaya başladılar. Yeni silahın, kendisini Orta Avrupa ülkelerinde kadife devrimler sırasında başarılı bir şekilde göstermesinin ardından, onun post Sovyet coğrafyasında ideoloji alanında başarıyla kullanımı mümkün oldu. İnsan haklarının küresel boyutta savunulması için etkili finans kaynakları, medya ve Amerikan Büyükelçileri seferber edilmiş, ekonomik baskı ve yaptırımlar, muhalif demokrat güçlerin desteklenmesi ve sayılarının çoğaltılması, çok yönlü diplomasi ve askeri eylemlerin gerçekleştirilmesi sağlanmıştı.”
Ismaıllı protestoları Aliyev yönetimini “Bu bir renkli devrim girişimi mi” diye ürkütmüştü.
Böyle bir devrimde öncü bir rol oynaması muhtemel Mammadov da bir vesileyle tutuklanmıştı.
Onun tutuklanmasından sonra Aliyev yönetimi 2015 yılında önce Açık Toplum Vakfı’nın Bakü şubesini ardından Batılı insan hakları örgütleri ve medya kuruluşlarını kapattı.
2020 yılında verdiği bir röportajda bile Aliyev şöyle demişti:
"Artık şunu herkes biliyor ki, Paşinyan, Soros'un bir ürünü. Soros tarafından yönetilen bir isim. Sovyetler Birliği mekanında gerçekleştirilmiş darbeler, çevrilişler tek yerden kaynaklanıyor. Paşinyan'ın Soros'la birlikte olduğu şeklini internette aratın. Bedenleri de birbirlerine yapışmış durumda. Yakışıksız bir fotoğraf. Paşinyan'ın akıl hocası odur. Kendisini Soros yönetiyor. Ermenistan'da yaşanmış aynı olaylar Soros'un bir sonraki yenilgisi. 2005 yılında onlar Azerbaycan'da bunu yapmak istediler. Turuncu devrim. Ama ben durdum onların karşısında. Kendilerini kovdum buralardan ve sonrasında Soros vakıflarını da kapattım. Diğer Sivil Toplum Örgütlerini de buradan reddettim. Söyledim ki, biz, kendimiz bileriz. Gidin, başka yerlerde devrim yapın. Ama onlar Ermenistan'da oturdu. Sivil Toplum Örgütlerince oraya paralı askerler getirildi. İnsanlar yetiştirildi. Ve bugün Paşinyan takımının yüzde 90'ı Soros, Transparency İnternational, Amnesty İnternational (Uluslararası Af Örgütü),Human Rights Watch (Insan Hakları Gözetleme) ve bunlar gibi çirkin teşkilatların temsilcileri. İşte bu sebepten. Ben son günlerde Rus televizyon kanallarından birine demeç verdiğimde, bu gün bizim amacımız Paşinyan'a sorun oluşturmak değil. Onun ne kadar uzun sürece görevde kalması bir o kadar da iyidir bizim için. Anlıyorsunuz ne diyorum.”
İşte Aliyev’in Ilgar Mammadov’u AİHM kararına rağmen beş yıl bırakmayıp ülkeyi Avrupa Konseyi’nden attırma aşamasına gelmesinin arkasında bu korku vardı.
2013 yılında tutuklanan Ilgar Mamadov hakkında hızla iddianame düzenlenmiş, yargılanması ve temyiz işlemleri bir yıl içinde bitirilmiş ve “devletin düzenini bozmaya çalışmak” suçlamasından 7 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.
AİHM’e başvuran Mammadov hakkında AİHM, 2014 yılında “tutuklanmasının siyasi” olduğuna karar verip serbest bırakılmasını istemişti.
Azerbaycan bu karara üç yıl direnince bu kez Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi devreye girmiş, konsey üyelerinin üçte ikisinin oyuyla komite 5 Aralık 2017 tarihinde AİHM’e başvurup Azerbaycan’ın ihlal kararını uygulama yükümlülüğünü yerine getirip getirmediğinin tespit edilmesini istemiş, böylece yaptırım sürecini başlatmıştı.
Nihayet ancak Mart 2018’de Azerbaycan Yüksek Mahkemesi Mammadov’un cezasını onaylayıp, yattığı süreyi hesaba katarak şartlı denetimle tahliyesine karar verdi.
Bir yıl sonra şartlı denetim de kaldırıldı.
Ama altı yıl sonra gelen bu karara rağmen Bakanlar Komitesi 2017’de AİHM’ye yaptığı başvuruyu geri çekmedi ve AİHM Büyük Dairesi, 29 Mayıs 2019’da Azerbaycan hakkında AİHS’nin AİHM kararlarına uyulmasını öngören 46/1 maddesinden ‘ihlal’ kararı verdi.
Azerbaycan’daki fikir değişikliğinin arkasında sadece Avrupa Konseyi’nden çıkarılma korkusu yoktu. O yıllarda ülkede dengeler bir miktar Rusya’dan Batı’ya doğru dönmüştü.
Özellikle de İlham Aliyev’in eşi Mihriban Aliyev’in yönetimdeki ağırlığının artmasıyla.
Bu etkinin artmasıyla 2019 yılında “Boz Kardinal” Mehdiyev Cumhurbaşkanlığı’ndaki ve partideki görevinden alındı. Artık sadece Azerbaycan Millî Bilimler Akademisi başkanıydı.
80’li yaşlara dayanmış ülkedeki müesses nizamın başındaki Mehdiyev, bir yıl sonra 2020’de pandemi yasakları sürerken torununa yaptırdığı maskesiz ve mesafesiz düğünün görüntüleriyle sarsıldı.
Büyüyen tepkiler üzerine damadı ve dünürü tutuklandı.
Kendisi ise hala başında olduğu Azerbaycan Millî Bilimler Akademisi sitesinden zehir zemberek bir açıklama yaptı. Açıklama tehditlerle doluydu:
“Dün beni övüp bugün eleştirenleri aynı sabırla dinlemeye hazırım. Fakat bu şahıslar, Cumhurbaşkanının kanunun yüceliği için yürüttüğü mücadelenin onlar için de geçerli olduğunu ve herkesin mutlaka hukukun sert yüzüyle karşı karşıya kalacağını unutmasınlar...Dürüst olmayanların halka maneviyat dersi vermesi, insanlarda ancak tiksinti uyandırır. Bunu unutmasınlar!”
Açıklamanın bu ibretlik kısmını ise orijinalinden okuyalım:
“Lakin m?ni az qala Az?rbaycanda keçmişd? baş vermiş v? g?l?c?kd? baş ver?c?k bütün günah v? cinay?tl?rd? ittiham ed?nl?rin m?ntiqi h?qiq?t?n d? ağlasığmazdır. Xarici İşl?r, M?d?niyy?t, T?hsil, S?hiyy?, Milli T?hlük?sizlik sah?l?rinin öz r?hb?rl?ri olduqları halda, oradakı bütün qüsurları m?nim üz?rim? atmaq n? dem?kdir? Bu yanaşma kimin işin? yarayır?"
Ilgar Mammadov hapisten çıktıktan bir süre sonra siyasi haklarını da geri aldı. 2020 yılında parti başkanlığına yeniden seçilmesini Aliyev de gönderdiği bir heyetle tebrik etti.
Mammadov hali hazırda REAL Partisi’nin lideri.
Bu aralar en önemli gündemi ise Aliyev’in yasakları değil, pandemi yasakları. Sıkı bir pandemi-septik liberteryan olarak pandemi yasakları karşıtı açıklamalar yapıyor.
Karabağ savaşı ile birlikte Bakü’nün Batı ve Türkiye ile yakınlaşmasından memnun, Aliyev ile ilişkileri de iyi görünüyor.
Yani karşımızda Türkiye’den epey tanıdık bir hikaye var.
Ve maalesef bu benzerlik sadece AİHM kararını uygulamamaktan ibaret değil.
AİHM kararına uymadığı için Avrupa Konseyi’nin yaptırım prosedürü başlatmayı konuştuğu ikinci ülke olmaktan ibaret de değil.
Bütün bunlara neden olan daha temel benzerlikler var karşımızda.
Ama Türkiye, demokrasi yerine tepelerdeki ailevi dengeler ve hizip savaşlarıyla yolunu bulan, dış konjonktüre göre sürekli makas değiştiren, iktidarların gitmeme konforuyla ülkenin bütün kurumlarını kontrol ettiği bir ülke olamaz.
Çünkü Türkiye, “büyük Azerbaycan” olmak için fazla büyük bir ülke.
Yazarlar
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.09.2025
22.09.2025
20.09.2025
17.09.2025
10.09.2025
8.09.2025
6.09.2025
3.09.2025
2.09.2025
30.08.2025