Yıldıray OĞUR
Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da dünkü Fenerbahçe-Galatasaray Süper Kupa finali büyük bir siyasi krize neden oldu.
Krizin diplomatik bir krize dönüşüp dönüşmeyeceğini henüz bilmiyoruz.
Dün akşamdan beri parti liderleri, belediye başkanları, siyasetçiler, gazeteciler Suudi Arabistan’a öfke kusuyor.
Peki krizi sebebi neydi?
İlk haberlere göre Suudiler maçın başlangıcında İstiklal Marşı okunmasına izin vermemişti.
Milli takımların maçları dışında her maça İstiklal Marşı okuyarak başlanan herhalde Türkiye’den başka ülke yok.
Ama Suudilerin buna olmaz demesi diplomatik bir krize neden olurdu.
Ama sonra anlaşıldı ki krizin sebebi bu değil.
Zaten İstiklal Marşı’na “hayır” demeleri mantıklı değildi. Çünkü günler öncesinden Süper Kupa öncesi stattaki Cumhuriyet’in 100. Yılı programı açıklanmıştı.
Haberlerden okuyalım:
“Mücadele öncesinde ses ve ışık gösterilerinin yapılacağı Al-Awwal Park Stadyumu'nda Türkiye Cumhuriyeti'nin ve Türkiye Futbol Federasyonu'nun 100'üncü yılına özel tören gerçekleştirilecek. Birçok sanatçının sahne alacağı maç öncesinde Norm Ender 100'üncü Yıl Marşı'nı seslendirecek. Ayrıca 100 kişilik ekiple Türk bayrağı, Atatürk posteri ve kulüp armaları açılacak.”
Yani Riyad’daki stadyumda bırakın İstiklal Marşı okumayı yasaklamayı, Cumhuriyet’in 100. Yılı için kutlama yapılacaktı.
Bu kutlamalar sırasında stadyum tribünlerinde 100 kişilik bir ekip Türk bayrağı, Atatürk posteri ve kulüp armaları açacağı bir koreografi de programda yer almaktaydı.
Tabii bu program evsahibi Suudi yetkililerle birlikte hazırlanmış olmalı.
Yani bu programa göre Suudiler Atatürk’ün resmine siyaseten ya da itikadi olarak da karşı görünmüyor.
Cumhuriyetin 100. Yılı’nın, yıldönümünden iki ay sonra Riyad’daki bir stadda kutlanması gibi tuhaf bir talebe de tamam dedikleri anlaşılıyor.
Kutlama programında sadece Norm Ender ve orkestra da yoktu.
Başka sanatçılar da vardı. Yine haberlerden okuyalım:
“Dj Faruk Sabancı, Pelin Altan - Anıl Altan, Mert Yazıcıoğlu, Latif Serkan Altınorak, Gülsün Işıklı, Emre Aslan, sunucular; Murat Yıldırım - İman Elbani Yıldırım da Suudi Arabistan'da olacak”
Yani staddaki ortam Türkiye’den görüldüğü gibi pek de “şeri hükümlere göre” tasarlanmış gibi görünmüyordu.
Peki o halde Türkiye’yi ayağa kaldıran bütün Atatürkçü, milliyetçi hassasiyetleri kabartan, geleneksel milli sporlarımızdan Arap düşmanlığını ırkçılık seviyesine yükselten krizin sebebi neydi?
Haber10 sitesi krizin kronolojisini şöyle yapmıştı:
Maçtan önce kulüpler ile TFF arasında yapılan toplantıda maça Galatasaray Atatürk’ün ‘Ne mutlu Türk’üm diyene’, Fenerbahçe ise ‘Yurtta sulh Cihanda sulh’ sözlerinin bulunduğu pankartla çıkmak istedi. Ayrıca iki takım karşılaşmaya üzerinde Atatürk fotoğrafı bulunan tişörtlerle çıkmayı talep etti.
Fenerbahçe ve Galatasaray Süper Kupa finali öncesinde İstiklal Marşı’nın yanı sıra Suudi Arabistan Milli Marşı’nın çalınmasından dolayı da rahatsızlık duyduklarının TFF’ye bildirdi.
Türkiye Futbol Federasyonu yetkilileri, iki kulübe Süper Lig finali akışının kulüplere gönderildiğini ve itiraz gelmediğini belirterek Suudi Arabistan Milli Marşı’nın okunacağını söyledi.
TFF yetkilileri, Atatürk’ün sözlerini içeren pankartlara izin verilmemesi konusunda yine akışı gerekçe gösterdi.
Fenerbahçe ve Galatasaray yönetimleri Atatürk meselesi konusunda daha önce herhangi bir sorun çıkmadığını, neden böyle bir uygulamaya gidildiğini sorguladı. Konunun akışla ilgisi olmadığı belirtildi. Sarı lacivertlilerin başkanı Ali Koç, kamuoyuna kriz olduğunu açıkladı.
TFF, kriz yönetimine başladı. Fenerbahçe ve Galatasaray yetkilileriyle sorunun çözümü için görüşmelere başladı.
Fenerbahçe Divan Kurulu Başkanı Uğur Dündar, Tele1 canlı yayınına bağlanarak Atatürk tişörtü ve maça da ‘Yurtta Sulh ve Cihanda Sulh’ pankartı ile çıkma talebinin Suudi yönetimi tarafından reddedildiğini söyledi. Dündar, “Ali Koç ve yönetici arkadaşlarımız da o halde biz de sahaya çıkmayız demişler” dedi.
Saat 16.00’da Türkiye Futbol Federasyonu, whatsapp grubuna açıklama yaptı. Açıklamada, “Süper Kupa maçı Türk bayrağımız huzurunda, 100. Yıl kutlama etkinlikleriyle, şehitlerimiz için saygı duruşuyla ve sanatçı Norm Ender’in okuyacağı İstiklal Marşı ile başlayacaktır. Bu konuda yapılan dezenformasyona itibar etmeyiniz” denildi.
Saat 16.14’te Uğur Dündar sosyal medya hesabından şu açıklamayı yaptı: “Suudi Arabistan’da oynanacak Süper Kupa Finali için Kulübümüzün ve Galatasaray’ın ortak duruşları ve TFF’nin girişimi sonucu maç öncesindeki seromonide İstiklâl Marşımız okunacak ve karşılaşma öyle başlayacak.”
Saat 16.30’da Galatasaray Başkanı Dursun Özbek, TFF yetkililerinin bulunduğu otele geldi. Burada ‘Maçla ilgili sorun çözüldü mü?’ sorusuna ‘Göreceğiz’ yanıtı verildi. Saat 17.35’te toplantıya Fenerbahçe Ali Koç da katıldı.
Krizi çözmek için Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak da görüşmelere girdi.
Krizin sonunda takımlar maça çıkmamaya karar verdi, Türkiye’ye döndü. Gerisi malum.
O kronolojiden anlaşılan soyunma odasına pankart ve tshirtle sahaya çıkmaya engellemek için polis göndermek gibi Suudi usulü yöntemler kullansalar da krizi çıkaranın Suudiler olmadığı anlaşılıyor.
En başta krizi başlatan Suudilerin İstiklal Marşı’nı çaldırmaması değil, Fenerbahçe ve Galatasaray yöneticilerinin Riyad’da oynanan maçta Suudi marşının çalınmasına karşı çıkması.
Hem Suudi Arabistan’ın başkentinde bu maçı oynayıp, bunun için büyük paralar alıp hem de ülkenin marşına iki dakika tahammül edememek büyük bir cüret.
Ama esas krizi kopartan iki kulübün son dakika aldıkları karar:
“Maçtan önce kulüpler ile TFF arasında yapılan toplantıda maça Galatasaray Atatürk’ün ‘Ne mutlu Türk’üm diyene’, Fenerbahçe ise ‘Yurtta sulh Cihanda sulh’ sözlerinin bulunduğu pankartla çıkmak istedi. Ayrıca iki takım karşılaşmaya üzerinde Atatürk fotoğrafı bulunan tişörtlerle çıkmayı talep etti.”
Zaten Cumhuriyet’in 100. Yılı’nın; özel orkestrayla, marşlarla, sanatçılarla, tribünlerde 100 kişinin yapacağı özel koreografide Atatürk resmi, Türk bayraklarıyla kutlanılması üzerinde anlaşılmış bir programda olmayan bir son dakika sürprizi bu.
Maçlarda sahaya siyasi slogan ve simge taşımak FİFA’nın kurallarına net biçimde aykırı. Ve cezası var. Sadece takımlar değil, müsabakayı organize eden yani Suudilerin de ceza alabileceği bir kural ihlali bu.
“Sloganlar, ifadeler, resimler ve reklamlar” başlıklı madde açık:
“Ekipmanlarda siyasi, dini veya kişisel sloganlar, ifadeler veya resimler bulunmamalıdır. Oyuncular, siyasi, dini, kişisel sloganlar, ifadeler veya görüntüler ya da üreticinin logosu dışında reklamlar içeren iç çamaşırlarını göstermemelidir. Herhangi bir ihlal durumunda oyuncu ve/veya takım, müsabaka organizatörü, ulusal futbol federasyonu veya FIFA tarafından cezalandırılacaktır.”
İzin verilen sınırlar da kural kitapçığında belirlenmiş
“…oyuncunun numarası, adı, takım arması/logosu, futbol oyununu, saygıyı ve dürüstlüğü teşvik eden girişim sloganları/amblemleri ve yarışma kuralları veya ulusal FA, konfederasyon veya FIFA düzenlemeleri tarafından izin verilen reklamlar..
İzin verilen sloganlar, ifadeler veya görseller tişört önü ve/veya kol bandı ile sınırlı olmalıdır
Bazı durumlarda slogan, ifade veya resim sadece kaptanın kol bandında yer alabilir”
Atatürk’ün resmi ve Atatürk’ün sözleri bizim için siyasi olmayabilir.
Ama anlaşılan FİFA 2035’e aday olan, en azından yeşil sahada sicilini temiz tutmak isteyen, futbolda yeni, acemi ve kitabına uygun davranan, siyaseten ve dinen esnek bir millet olmadıkları da bilinen Suudiler programda olmayan bu son dakika sürprizine direndi.
Onlar için Atatürklü ısınma formaları, barış mesajı veren Atatürk sözleri siyasi ve siyasi simgeler. Hele de Gazze krizi sürerken…
Zaten maçtan önce TFF’nin maça gidecek taraftarlar için hazırladığı uyarı rehberinde şöyle uyarılar da yer almıştı:
“Suudi Arabistan’da tribünler haricinde kamusal alanlarda toplu bir şekilde tezahürat, gösteri, yürüyüş yapılmaması gerekmektedir. Bu tür eylemler “kamu düzenine tehdit” olarak algılanabilmektedir.
-Stadyuma Galatasaray ve Fenerbahçe bayrakları ile Türk Bayrağı dışında başka bayrak alınmayacaktır.”
Yani Suudiler ilk kez uluslararası kurallara uygun davranmış, o da krize neden olmuş gözüküyor.
Peki, neden maça iki takım da böyle bir son dakika sürprizi yaparak daha önce pek de yapmadıkları üzere Atatürk tshirtleriyle ve Atatürk’ün sözlerinin olduğu pankartlarla çıkmaya karar verdiler.
29 Aralık herhangi bir günün yıldönümü değil. Türkiye’deki derbi maçta da böyle bir şey yapılmadı.
Açık ki bu Atatürk hassasiyetinin sebebi maçın oynandığı yer.
Yani Türkiye’nin milyonlarca taraftarı olan, ülkenin en büyük işadamlarının yönettiği iki koca kulübü Suudi Arabistan’da maç oynanınca sanki Atatürkçülüklerine halel gelmiş gibi bir komplekse kapılıp, ne kadar Atatürkçü olduklarını göstermek istediler.
Maçın Suudi Arabistan’da oynanacağı kararının ardından zaten aylardır yürütülen tartışmalarda da bu geleneksel Arap düşmanlığı, Cumhuriyet’in 100. yılında kupa finalini Arabistan’da oynamanın Cumhuriyetçiliğe, Atatürk’e ihanet olup olmayacağı gibi tartışmalar yaşandı.
Şöyle köşe yazıları yazıldı:
“Galatasaray’ın kurulduğu yer olan Galatasaray Lisesi, Kurtuluş Savaşı’nda eğitime devam etmesine rağmen bazı sınıflarından mezun veremez. Cumhuriyetin 100. yılında Suudi Arabistan’da kupayı kaldırmak sarı-kırmızılıların içine siner mi?
Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, Şükrü Saracoğlu Stadyumu’nun adını değiştireceklerini ve Atatürk Stadyumu yapacaklarını söyledi. Verilen mesajlar açık ve net. Sarı-lacivertlilerin de inandığı bir slogan var: “Cumhuriyetin kalesi Fenerbahçe”. Eğer bu teklif Fenerbahçe tarafından kabul edilirse 100. yılda stadyumun adını Atatürk yapmanızın ne anlamı kalacak?”
Kulüplerin kendi içinde bu karara itirazlar yükseldi.
Herhalde bu yüzden 29 Ekim’in üzerinden iki ay geçmişken Riyad’daki maçın öncesine tepkileri azaltmak için bir Cumhuriyet’in 100. Yılı kutlanması eklendi.
Suudi Arabistan’da süper kupa maçını oynayıp hem para kazanmak, hem de ligin uluslararası değerini artırmak gayet makul bir fikirken, TFF başkanının açıklamasına göre maçın önce Almanya, İngiltere’de oynanması teklif edilmiş ve onlardan onay alınmamışken, derin önyargılar koca koca insanları “Suudi Arabistan’da maç yapıyoruz bari maça çıkarken de Atatürk’ü analım da günahlarımızın kefareti olsun” noktasına getirmiş.
Tabii son dakika bu mesaj kaygıları da kriz çıkarmış.
Böylece Süper Kupa gibi Türkiye’de pek de kimsenin umurunda olmayacak bir maçın finalini daha önce de yapıldığı gibi yurtdışında yapmak, bunu da Reymar’ın, Ronaldo’nun top koşturduğu bir statta yapmak, dizilerimizi tüketen Suudileri futbolumuzu da tüketen yapmaya çalışmak bir de üstüne kulüplere 108 milyon TL para kazandırmak gibi iyi bir proje de suya düştü.
Hatta kaş yapayım derken göz bile çıkarılmış olabilir.
Muhtemelen Suudiler, elçilik sokak adlarını değiştirme, Araplara ve hatta dine küfretme kampanyasını gördükten sonra bir süre pek Türkiye’ye gelmek istemeyecektir.
Tabii muhalefet geleneksel Arap düşmanlığı üzerinde sörf yaparken, Erdoğan’ın bu kriz karşısında alacağı tavır da önemli.
Halbuki bir nefes alıp düşünenler Suudi Arabistan’ın artık Atatürk ile bir sorunu kalmadığını görebilir. Hatta Prens Salman’ın ülkeyi tepeden modernleştirme adımları Atatürk’e de benzemiyor değil. Bu arada Şerif Hüseyin ile Suudiler de aynı şey değil. Hatta ikisi birbiriyle savaşmıştı. Belediye başkanlarına asgari tarih eğitimi şart.
Bir futbol maçında bile siyasetin, tarihin, ideolojik önyargıların ortaya çıktığı, milli histeri dalgasının her yeri kolayca sardığı, rasyonel ve serinkanlı düşünmeye sık sık ara verilebilen, linçe sevinçle teslim olunan bir ülkenin işi hiç kolay değil.
Çünkü önünde ciddi bir engel var: Kendisi!
Yazarlar
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları



































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.12.2025
6.12.2025
3.12.2025
1.12.2025
24.11.2025
22.11.2025
19.11.2025
17.11.2025
15.11.2025
10.11.2025