Yıldıray OĞUR
Dünya medyası açığa çıkan Öcalan-hükümet müzakerelerine kafasında bin bir tilki dolaşmakta olan Türkiye medyasından daha ilgili. AP’nin geçtiği haberle dünyanın büyük haber ağlarında müzakerelerin ayrıntıları dönmeye başladı. En haklı sorulardan birini Guardian’da çıkan analizinde Kosova’dan Afganistan’a pek çok savaşı yerinde izleyen, İtalya’dayken Öcalan’la da görüşen tecrübeli gazetecilerden John Hopper sormuş: “Peki, Kandil ateşkes için Apo’yu dinler mi?”
Bu cevabı aranması gereken önemli bir soru. Ama önce bu kez masada ateşkes değil, silahı bırakma da değil, tetikten elini çekme, silahlı mücadeleye son kararı verme olduğunun altını çizmek gerekir.
Aralarında epey büyük bir fark var. PKK’dan bu kez devletin kendi üzerine düşenleri yaptıktan sonra beklediği silahlı mücadeleden ilkesel olarak vazgeçtiğini açıklayıp, güçlerini sınır dışına çekmesi. Silahlarını teslim etmesi değil, en azından şimdilik. Bu nüanslar bugüne kadar yaşanan bütün süreçleri bitiren “tasfiye mi ediliyoruz” korkusuna karşı kritik önemde.
Guardian’ın sorusu önemli. Çünkü 2011’de devlet Öcalan’la anlaşmasına rağmen Kandil Devrimci Halk Savaşı kararı almıştı.
Soruya cevap vermek için önce 13 yıl kadar geriye, bu sorunun neredeyse bütün koşullarıyla replikası olan günlere dönmek açıklayıcı olabilir.
13 yıl önce Öcalan yakalandığında annesinin Türk olduğunu, hizmete hazır olduğunu, ateşkes kararının arkasında durduğunu söylemiş, Kürt milliyetçilerinin teslimiyetle suçladığı mesajlar vermişti. PKK Başkanlık Konseyi bu sözler üzerine yazılı bir açıklama yaptı ve şöyle dedi: “Önderliğe ilaç verilmiş, o yüzden böyle konuşuyor.”
Ama Öcalan durmadı, avukatları aracılığıyla silahlı mücadeleye son kararı verdiğini açıkladı, PKK’ya sınır dışına çekilme çağrısı yaptı. Peki, “Öcalan’ın gazozuna ilaç atmışlar” çizgisindeki Kandil ne yaptı: Silahlı mücadeleye son verdiğini ilan etti, güçlerini sınır dışına çekti, hatta adını da kötü şöhreti yüzünden KADEK diye değiştirdi. Hem de bütün bunları devlet daha Kürt bile diyememişken, ortada hiçbir kazanım yokken, sadece ve sadece hangi koşullarda bu açıklamayı yaptığını bile bilmedikleri Öcalan istediği için yaptı.
Bu tam teslimiyeti PKK-Öcalan ilişkisini tam olarak anlamadan çözmek zor. PKK için Öcalan Önderlik. Bu yaşayan bir Ulu Önder demek. Hatta daha fazlası. PKK için Kürtleri özgürleştiren yarı tanrısal bir kişilik Öcalan. O yüzden PKK için Öcalan’ın yanılması diye bir şey sözkonusu değil. İlk yıllarda buna cesaret edenlerden de zaten ortada kimse kalmamış durumda. Yani PKK’nın Öcalan’ı eleştirmesi, ADD’nin Atatürk’ü eleştirmesinden daha az mantıksız bir şey. Öcalan’ın sözleri ancak tevil ve tesvir edilerek, esasen bunu murad ettiği gibi hermönetik okumalarla yorumlanabilir. Onun hükmü de Öcalan’ın bu yorumu şiddetle tashih edeceği ilk açıklamaya kadar sürer.
Peki, Öcalan 13 yıldır uzağında olduğu örgütüne nasıl bu kadar hâkim olabiliyor?
Önce Öcalan’ın zaten 19 yıl boyunca örgütünü Şam’dan yönettiğini hatırlamak gerekir. Mesela Öcalan Türkiye’deki en yetkili komutanlarından Şemdin Sakık’la en fazla üç kez (biri hesap vermeye çağırdığında) yüz yüze görüşmüştür.
Ayrıca Öcalan İmralı’dan en büyüğü örgütün yarısının dağdan inmesine neden olan 2004’teki olmak üzere irili ufaklı pek çok tasfiye operasyonlarını yönettiğini de akılda tutmalı.
Öcalan’ın örgüt üzerindeki hâkimiyetinin bütün bunlar dışında iki temel sacayağı var. Birisi KCK Sözleşmesi. Bütün PKK’yı bağlayan sözleşmeye göre Öcalan bütün yapılanmanın ortasında yer alan bir kurum aynı zamanda. Tam adı: Reberiya Koma Civakên Kurdistan. Sözleşmenin 11. maddesine göre Öcalan temel konularda tartışmasız en son karar mercii. Kendisinin atadığı Yürütme Konseyi’nin bütün kararlarının onay için gittiği son adres. Yani Öcalan PKK için yasama, yürütme ve yargı organlarını elinde bulunduran mutlak iktidar demek.
Peki, hukuki olarak böyle de bunun güvencesi ne? Kandil’de artık adlarını, hikâyelerini, eğilimlerini en sıradan gazete okuyucusunun bile bildiği komutanlar aksini isterse bu yazılı metinler ne işe yarar?
İlk başta akla mantıklı gelen bu itirazın es geçtiği nokta PKK’nın adı geçen komutanlar ve onlara bağlı çevrelerden ibaret olmadığı. Örneğin PKK’nın silahlı kanadı HPG’nin karargâhtan ve tüm komutanların korunmasından sorumlu Özel Kuvvetler’inin başında halen Suriye uyruklu Ferhat Abdi Şahin var. Şahin, daha önce Avrupa’da yöneticilik yapmış, 1998 ateşkesi görüşmelerini bizzat Öcalan adına yürütmüş, Öcalan’a manevi oğlu denecek seviyede yakın bir isim. Yani Öcalan ne derse onu yapacak bir isim. Mesela Öcalan, şu lideri gözetim altına alın derse o lideri gözetim altına alacak isim o.
Bu örnek çok da afakî gelmesin. Çünkü şimdilerde Öcalan’a rağmen kararlar aldıkları bilinen lider kadrosundan pek çok ismin geçmişinde Öcalan’ın talimatıyla gözaltı alınma, yargılanma, hapse atılma hatta Cemil Bayık örneğinde olduğu gibi idama mahkûm edilme bile var. Bu anlamda Kandil’de PKK kayıtlarına göre sicili en temiz isim Karayılan. Öcalan’ın örgütü Karayılan’a teslim etmesi boşuna değil yani.
Öcalan’ın örgüte hâkimiyetinin bütün ateşkes, savaş kararları dışında somut üç örneği yemin etmek için aylarca Meclis’e gitmeyen vekilleri gönderdiği bir faksla, hem de yemin etmeme gerekçelerinde hiçbir değişiklik yokken Meclis’e gitmeye “ikna” etmesi, ikincisi PKK’yı ve BDP’yi de eleştirerek bitirdiği açlık grevleri ve son olarak yine kardeşine verdiği mesajla hâlâ Türkiye’de bazı uzmanlarının anlamsız yere “hayır PKK demek değil” diye ısrar ettiği PYD’yi Suriye’de muhalif saflara katması.
Ayrıca Öcalan’ın “anlaştık” açıklamasına rağmen Silvan ve demokratik özerklik ilanı ile Devrimci Halk Savaşı pozisyonuna, yine Öcalan esasen bizden bunu istedi gibi bir yorum yaparak geçen Kandil’in bu Devrimci Halk Savaşı’nı becerememesi sonrası en son açlık grevine, heykelini dikmeye kadar varan Öcalan’a bağlılık gösterileri de iktidarın son olarak kimde olduğunu göstermekte.
Peki, niye Silvan’da örgüt Öcalan’ı dinlemedi. Bu çok konuşuldu. Ama en baştaki tasfiye endişesi en belirleyici neden. Oslo görüşmelerini Öcalan örgüt beni tasfiye ediyor diye bitirmişti, İmralı görüşmelerinde de bu kez Kandil, tasfiye ediliyoruz korkusuna kapıldı. Bu korkunun oluşmasında devlet içindeki kırılmalarında etkisi büyük oldu.
Ama bu kez süreç daha garantili gidiyor. 1999’da adımları Öcalan atmış ama devlet altı yıllık ateşkes boyunca hiçbir şey yapmamıştı. Bugün adımlar önce devletten geldi. Şimdi söz sırası Öcalan’da.
Dün Twitter’a, son dönemin en parlak akademisyenlerinden Gökhan Bacık şöyle yazdı: Kürt sorunu çözen lider Fetret Devri’ni bitiren Çelebi Mehmet gibi devletin ikinci kurucusu olur. Evet, tarihin hemen önünde bir eşikteyiz. Kürtler adına bu tarihî karar ânında sahneye çıkacak tek lider de Öcalan.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- “Sosyal medya olsaydı Hayırlı Cumalar olmazdı”
10.11.2025 - Lavaboda kalmış bir yığın bulaşık….
8.11.2025 - Münfesih terör örgütü
3.11.2025 - Mami, IKE ve Hüseyin-2
1.11.2025 - Mami, IKE ve Hüseyin-1
29.10.2025 - PKK neden Schrödinger'in kedisine benzedi?
27.10.2025 - Neşe’nin kapsayıcılık sorunu…
21.10.2025 - Neyse ki Meclis zabıtları asla kaybolmuyor
18.10.2025 - Öcalan o kanalları ilk kez izledi ve…
13.10.2025 - Hatay’ı haritasına ilk kim koymuştu?
11.10.2025
Yazarlar
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları










































































































































müfit günal
Bu hükümetin varlığını ben önemli buluyorum. Şu anda savcılarımızın takibinde olan Eşref Bitlis ve 7 alay komutanının öldürülmesi, TUSHAT olayının takipte olması, zirve yayınevi davası, Hırand Dink davası ve daha birçok karanlık olayların önü kesilmemesi için mevcut hükümet kalmalı.