Yıldıray OĞUR
Önce Taraf’ın dünkü manşetinin girişini bir kez daha okuyalım:
“Başbakan’ın Başdanışmanı Yalçın Akdoğan, Taraf’ın haberiyle ilgili önceki gün “2004’teki MGK kararı Hükümet tarafından yok hükmünde kabul edilmiş, hiçbir Bakanlar Kurulu kararı alınmamış, hiçbir işlem yapılmamıştır” dedi. Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin de “Bu kararla ilgili tek bir adım atmadık” diye konuştu.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ise, “Varsayılan konuların hiçbiri gerçekleşmedi. Tavsiyeydi. Uygulanmadı” açıklamasında bulundu. Ancak, Taraf yeni bilgi ve belgelere ulaştı.
Taraf’ın elindeki yeni belgelere göre, “Yok hükmündedir, uygulanmadı” denen MGK’nın “İrticai Faaliyetlere Karşı Mücadele” kararları, 25 Ağustos 2004’teki MGK toplantısından hemen iki ay sonra 28 Ekim 2004’te uygulanmaya başlanmış. 2005 ve 2006 yıllarında da uygulamalar devam etmiş.”
Anlaşılacağı üzere bir cevap haber bu. Haberin amacı “Yalan söylüyorsunuz, o karar uygulamaya geçti” demek. Bunun için iki belgenin (yalancı; az sonra) şahitliğine başvurulmuş.
Haberden okumaya devam edelim:
Ara başlık: “İşte 25 Ağustos 2004 MGK’sında alınan kararların ardından yaşananlar....”
“2004 yılı Haziran ve Ağustos aylarında MGK, “İrticai Faaliyetlere Karşı Yürütülecek Mücadele” başlığıyla toplanıp, bu toplantılarda Gülen Cemaati’ne karşı yapılacak eylem planını da imza altına aldı. Eylem planlarını hayata geçirecek kurum olarak da Başbakanlık Uygulamayı Takip Koordinasyon Kurulu (BUTKK) görevlendirildi.”
Madde madde anlatalım ki Ahmet Hakan bile yanlış anlayamasın. (Taraf’tan masa komşum Baransu için altyazılı versiyonu ise çok yakında)
1)Dakika bir gol bir. “İrticai Faaliyetlere Karşı Yürütülecek Mücadele” planının 2004 MGK’sından sonra hayata geçtiği iddiası doğru değil çünkü Tam adı 'İrticai Faaliyetlere Karşı Yürütülecek Mücadele Stratejisi' olan plan, Anasol-M hükümeti döneminde 28 Nisan 2000 tarihli MGK toplantısında görüşülüp kabul edilmiş. 11 sayfalık, 109 maddenin sıralandığı plan 28 Şubat soruşturması sırasında ortaya çıkmış, gazetelere de haber olmuştu. http://www.sabah.com.tr/Gundem/2012/02/27/28-subati-yasatmak-icin-109-emir
Bir 28 Şubat klasiği olan plan, Diyanet’ten “cuma hutbelerinde kullanılacak temaların seçiminin ve uygulamasının Başbakanlık Uygulamayı Takip ve Koordinasyon Kurulu ile koordineli olarak Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yürütülmesi"nden MEB’den ise “İlköğretimden itibaren öğrencilerin hangi dershanelere devam ettiğinin okulları tarafından Milli Eğitim Müdürlüklerine bildirilmesi"ne kadar tek bir cemaati değil bütün dindarları hedef almış.
2- Haberden hakkında hiçbir background verilmediği için Başbakanlık Müsteşarı olarak Ömer Dinçer’in başında olduğu ve o MGK’dan sonra planları uygulama görevi verilen Başbakanlık Uygulamayı Takip Koordinasyon Kurulu (BUTKK)’nun sırf bu iş için kurulduğu sonucunu çıkarmak mümkün. Halbuki Başbakanlık Uygulamayı Takip Koordinasyon Kurulu da 1998 yılında Mesut Yılmaz’ın Başbakanlığı döneminde Batı Çalışma Grubu’nun yerine kurulmuş bir kurul. Hem de bayağı bir tantanayla. http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=-10327
Peki bu kurul ne zaman kaldırıldı. Ve sürpriz: Taraf’ın 2013’teki dershane tasarrufunu bile bağladığı planı uyguladığını söylediği bu kurul 2010 yılında 2010/27 sayılı gizli bir genelgeyle bizzat Başbakan Erdoğan tarafından kaldırıldı. Bu da gizli bir bilgi değil tabii. http://politika.bugun.com.tr/erdoganin-28-subat-genelgesi--haberi/136098
3) Haberdeki şu iddiaya bakalım şimdi de: “İşte “hayata geçirilmedi” denilen bu MGK kararının ardından, Başbakan adına Müsteşar Ömer Dinçer, devletin bütün kurumlarına bir yazı yazdı. “İrticai Faaliyetlere Karşı Yürütülecek Mücadele Stratejisi” kapsamında hayata geçirilecek eylem planlarını bu kurumlara iletti. Planların uygulanıp, muhafaza edilmesini, uygulama sonuçlarının da Başbakanlığa aylık raporlar hâlinde gönderilmesini istedi.”
Seferberlik hali olarak gösterilen uygulama da aslında 1998’den beri Başbakanlık Uygulamayı Takip Koordinasyon Kurulu’nun rutin çalışma yöntemi. 2000 yılı tarihli İrticai Faaliyetlere Karşı Yürütülecek Mücadele Stratejisi için örneğin kurumlara verilen görevler şöyle: 22 madde Milli Eğitim Bakanlığı, 5 madde Adalet Bakanlığı, 8 madde İçişleri Bakanlığı, 9 madde Dışişleri Bakanlığı, 9 madde Maliye Bakanlığı, 7 madde Vakıflar Genel Müdürlüğü, 6 madde Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı, 19 madde Diyanet İşleri Başkanlığı.
4) Haberin sonlarına doğru bu kez başka bir plandan bahsedilmeye başlanıyor. Bir ek plan bu. Okuyalım: “Dinçer, 17 Mart 2005 tarihinde ise Genelkurmay Başkanlığı başta olmak üzere, İçişleri Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Maliye, Dışişleri, MİT Müsteşarlığı gibi onlarca kuruma benzer bir yazı yazdı. İrticayla Mücadele kapsamında kararlaştırdıkları Ek Eylem Planı’nın uygulanmasını, sonuçlarının aylık rapor olarak Başbakanlığa gönderilmesini istedi.”
Ergenekon davalarını, özellikle de internet andıcı davasını biraz bilenlerin, ya da şöyle söyleyelim; sadece eline verilen belgeler dışında o belgelerle ilgili açılan davaların iddianamelerini de okuyanların, gayet iyi bildiği bir belge bu.
28 Ekim 2004 tarihli "İrticai Faaliyetlere Karşı Yürütülecek Mücadele Stratejisine Ek Eylem Planı. İşte bu ilginç. Gülen’le ilgili kararın alındığı MGK’dan iki ay sonraya ait bir plan bu. Şüphelenmek için haklı sebepler var. O zaman önce Başbakanlıktan kurumlara gönderilen o planın adına bakalım: "Dini Motifli Terör Örgütleri ve Radikal Gruplara Yönelik Mücadele Stratejisi”
Planı Ergenekon iddianamelerinde aradım. Henüz bulamadım. Adı dışında, zamanında hakkında çıkmış haberler de plan hakkında epey bilgi vermekte. http://arsiv.sabah.com.tr/2005/01/13/gnd106.html
O haberlere göre, "Dini Motifli Terör Örgütleri ve Radikal Gruplara Yönelik Mücadele Stratejisi" adı altında eylem planının amacı: "terör örgütlerinin amaçlarına hizmet edilmemesi ve dindar vatandaşların rencide edilmemesi". Peki ne yapılması öneriliyor bunun için, örneğin "İslami terör," "İslamcı terör," "ılımlı İslam" gibi kavramların kullanımını yasaklamış. Sebep de dindarları rencide etmemek, kutuplaşmayı körüklememek.
Pek Gülen cemaatiyle ilgili bir plana benzemiyor.
5- Peki bu iki plan yani Taraf’ın çarpıtıp, birbirine karıştırdığı 18 Mayıs 2000 tarihli "İrticai Faaliyetlere Karşı Yürütülecek Mücadele Stratejisi" ile 28 Ekim 2004 tarihli "İrticai Faaliyetlere Karşı Yürütülecek Mücadele Stratejisine Ek Eylem Planı" hâlâ yürürlükte ve buna dayanarak mı dershaneler kapatılıyor? Hayır. Çünkü bu iki plan 14 Aralık 2010 günü Başbakanlık tarafından yürürlükten kaldırıldı. Bunu nereden biliyoruz? İlker Başbuğ’un internet andıcı savunmalarından, iddianamelerdeki yazışmalardan. Sadece bu iki plan değil. 28 Şubat’tan kalma bütün irtica planları, fişlemelere olanak sağlayan genelgeler de kaldırıldı.
6) Taraf’ın haberinde adı sık sık geçen bir isim Başbakanlık müsteşarı Ömer Dinçer. Gülen cemaatine yönelik fişlemeler, planın uygulanması onun üzerine kalmış. Ne tuhaftır Ergenekon İddianameleri’ne şöyle bir bakıldığında adı en çok geçen isimlerden biri de Ömer Dinçer. Nasıl geçiyor peki: Neredeyse bütün askeri fişlemelerde, irticacı bürokrat olarak. Hatta 24 Ocak 2004 tarihindeki bir toplantıda Başbakan’ı irtica konusunda sorgu suale çeken komutanların en çok şikayet ettikleri isim de (Tabii Başbakan’dan sonra) müsteşar Dinçer.
7) Taraf’ın haberine göre o Dinçer’in talimatıyla fişlenen isimlerden biri de eski Polis Akademisi Öğretim Görevlisi Önder Aytaç. Aytaç cemaatçilikten değil, herhalde o dönem TESEV için hazırladığı almanak yüzünden “Türk Silahlı Kuvvetleri’ni hedef alan beyanı” yüzünden Jandarma tarafından fişlenmiş. O fişleme anlaşılan Aytaç’a iyi bir referans olmuş. 14 06 2008 günü Taraf’ta Emre Uslu-Önder Aytaç ortak köşesindeki yazının başlığı şöyleydi çünkü: Önder Aytaç’ı Kültür ve Turizm Bakanlığı’na kaptırdık. http://www.taraf.com.tr/onder-aytac-emre-uslu/makale-onder-aytaci-kultur-ve-turizm-bakanligina.htm. 2004’te AKP’nin MGK kararıyla fişlenip, dört yıl sonra AKP’nin bakanlığında bürokrat olmak. Gerçekten de hesabı sorulması gereken büyük bir mağduriyet bu. Aynı kişi Polis Akademisi’ndeki işinden ise ancak Twitter’da Başbakan’a açıkça küfredince olmuştu. Bayağı sabırla yürütülen bir bitirme planıymış bu.
“AK Parti askerle anlaştı 2004’ten beri cemaati bitirmeye çalışıyor” farsına cemaati ikna etmek için bakalım daha ne ortaya karışık belge numaraları göreceğiz. Anlaşılan cemaatin bir kısmı şimdiden buna inanıyor. Peki cemaatle ilgili kitap yazan Hanefi Avcı, Nedim Şener, Ahmet Şık’ın son olarak da hükümete cemaati gerçekten bitirmeyi teklif ettiği anlaşılan İlker Başbuğ’un akıbetlerine bakınca bu bitirme planın tarihin en başarısız ve en talihsiz bitirme olanı olduğu anlaşılıyor.
Bu arada bu medya analizini Rize’deki hizmet dershanesinden sevgili matematik hocamız, hepimizin matematik netlerini üçe katlayıp, iyi üniversitelere girmemizi sağlayan Gürol Bey’e borçluyum. O olmasaydı, galiba bu yazı da olmazdı.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Bizi esas ilgilendiren çarpık ilişkiler…
24.12.2025 - Halkı kin ve nefrete Murat Övüç mü tahrik ediyor?
23.12.2025 - Belki de çürüyen toplum değildir?
17.12.2025 - Müzelik bir müzede bir gece…
15.12.2025 - Suriye bir kere daha çözümü bozabilir mi?
10.12.2025 - PKK zaten bitirilmiş miydi?
9.12.2025 - CHP’nin `Kürt Sorunu´, Kürtlerin sorunlarını çözebilir mi?
6.12.2025 - Çözüm Süreci’nde top MİT’ten Meclis’e geçti
3.12.2025 - Büyük ülkenin, küçük insanları…
1.12.2025 - Örgütüne silah bıraktırırken Öcalan’ın “teröristbaşı” olduğunu hatırlayanlar….
24.11.2025
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları




























özdal alas
sayın halit ayarcı bey iyi ayar vermişsiniz doğrusu. siz hangi dönem öğretmenlerinin elinde yetiştiniz merak ettim. bakın ne güzel engin düşüncelere sahip biri olarak topluma salmışlar sizi. biraz düşünerek konuşmanızı öneririm.akçakocaya gelirsen bu konuda tartışırız. ancak yazdıkların neden nefret kokuyor anlamadım.bende bir emekli öğretmenim benim canım kadar sevdiğim öğretmenlerde emekli. sahi siz nerede yetiştiniz.AKP ye oy vermek suçmu? onu da anlamış değilim