Yıldıray OĞUR
Şimdi geçen pazarki hikâyeyi biraz geri sayalım. 1937’de “Denizbank Türkçe değil” diyen Türkçü ordinaryüs profesör Sadri Maksudi’nin radyoda gayrimillî ve cahil ilan edildiği o geceden 5 yıl öncesine gidiyoruz. http://www.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/yildiray-ogur/591364.aspx.
2 Temmuz 1932 günü Ankara’da toplanan Birinci Türk Tarih Kongresi, locadan açılışı izleyen Gazi’yi selamlayan hararetli konuşmalarla başladı. Bizzat Atatürk’ün himayesinde ortaya çıkarılan Türk Tarih Tezi’nin sunulacağı kongrenin başkanlık kürsüsünde, Türk Tarih Kurumu’nun başındaki Profesör Yusuf Akçura oturmaktaydı.
İlk tebliği Atatürk’ün manevi kızı Afet İnan sundu. Afet Hanım Tarih Öğretmeni’ydi ve sadece 24 yaşındaydı. Türklerin ikincil, sarı ırklardan olmadığını, güzel bir ırk olduğunu, Orta Asya halklarının hepsinin de Türk olduğunu anlattığı konuşmasını bitirirken salon her cümlesini alkışlıyordu:
“Türk çocukları biliyor ve bildirecektir ki onlar 400 çadırlı bir aşiretten değil, on binlerce yıllık, Ari, medeni, yüksek bir ırktan gelen, yüksek kabiliyetli bir millettir...”
Konuşmadan sonra İstanbul Darülfunun’un tanınmış profesörlerinden Köprülüzade Fuad Bey söz istedi. Kısa bir aradan sonra kürsüye çıkıp, çok kibar ifadelerle Afet Hanım’ın aslında resmî tarih tezi de olan fikirlerinden bir kısmını eleştirdi. Ama bizzat Atatürk’ün imzasını taşıyan temel teze değil, bazı teknik bilgilere dönük itirazlardı bunlar. Örneğin Türk adını Türklere Çinlilerin verdiğini söyledi.
Ama yine de pek hoş karşılanmadı. Önce Şevket Aziz Kansu kürsüye çıkıp cevap verdi Fuad Köprülü’ye, ardından 24 yaşındaki Afet İnan kürsüye çıkıp sert bir ifadeyle “Türklerin isim almak için hiçbir millet tarafından baptize edilmeye ihtiyacı olmamıştır ve yoktur” dedi. Çoğunluğu öğretmenlerden oluşan salondan yine alkışlar yükseliyordu. Fuad Köprülü, daha fazla direnemedi. Kürsüye çıkıp, kendisini yeterince ifade edemediğini, oysa Afet Hanım’ın bütün tezlerine katıldığını söyledi, mesele daha fazla uzamadan kapandı.
Kongrenin ikinci gününde söz sırası "Türk Irk ve Medeniyet Tarihine Umumi bir Bakış" başlıklı konuşmasıyla Maarif Vekili Dr. Reşid Galip’teydi. Reşid Galip adının önündeki unvandaki gibi aslında tıp doktoruydu, Atatürk’ün sofrasının müdavimlerinden biri olarak Türk Tarih Tezi’nin oluşumuna katkı vermişti. Atatürk’ü yeterince devrimci bulmadığı için onunla tartışınca, Atatürk ve beraberindekilerin sofrayı terk ettiği, Çankaya’da bir kanepede uyuyup, sabah da borç parayla şehre indiği o meşhur gecenin üzerinden bir yıl bile geçmemişti. İnanmış bir Kemalistti. Konuşmasının en çok alkış alan cümlesi şuydu:
“Uzun boylu, beyaz simalı, düz veya kemerli ince burunlu, muntazam dudaklı, çok kere mavi gözlü ve göz kapakları çekik olarak değil, ufki açılan Türk, beyaz ırkın en güzel örneklerinden biridir...”
Ama resmî tezleri dillendiren Dr. Reşid Galip’in uzun konuşmasına da çok ünlü bir tarihçinin itirazı vardı. Söz alarak kürsüye çıkan profesör Rusya Müslümanlarının liderlerinden, dünyanın büyük üniversitelerinden aldığı teklifleri reddederek cumhuriyetin ilanından sonra hemşehrisi Yusuf Akçura’nın davetiyle Türkiye’ye gelen ve Darülfunun’da Türk Tarihi dersleri veren Orta Asya uzmanı tarihçi profesör Zeki Velidi’ydi (Togan)
İtiraz ettiği konu, Reşid Galip’in hâlâ kitaplarda okutulan “Türklerin Orta Asya’dan kuraklık yüzünden göç ettiği” iddiasıydı. Uzun uzun kaynaklar vererek Orta Asya’da sadece tarih öncesi devrilerde kuraklık yaşandığını, Türklerin göç sebebinin nüfus artışı, savaşlar gibi başka sebepler olduğunu anlattı. Ama dünyanın en önemli Türk tarihçilerinden birinin itirazı aslında bir tıp doktorunun tezlerine değildi. Atatürk’ün himayesinde oluşturulan Türk Tarih Tezi’neydi.
Tartışma kongrede müzakereye geçildiği anlarda günlerce sürdü. İnatçı Zeki Velidi’nin karşısında sadece epey alaycı, kibirli ama iyi bir hatip olan Reşid Galip yoktu. 24 yaşındaki Afet İnan, ırkçı antrapolog Mazhar Atıf da onun itirazlarındaki açıkları arıyor, en ufak hatalarını yüzüne vuruyorlardı. Tartışma bir linçe dönmüştü.
Lince katılanlardan biri de onun gibi Rusya’dan gelmiş Tatar hemşehrisi Sadri Maksudi’ydi. 1917-18 yıllarında Rusya’daki Müslümanların özerklik girişimleri sırasında siyaseten karşı karşıya gelmişti bu iki isim. Ve Sadri Maksudi, o günlerin hasımlığını tarih kongresinde çıkarmaktaydı.
İyi bir tarihçi ama kötü bir hatip olan Zeki Velidi üslubunu bozmadan kendini savunuyordu ama locada izleyen Gazi’nin gözüne girmek isteyenlerin gözü hiçbir şey görmüyordu... En son Reşid Galip şöyle dedi:
“Arkadaşlar esefle ifade edeyim ki Zeki Velidi Bey’in Darulfünün’undaki kürsünün önünde talebe olarak bulunmadığıma çok şükrediyorum... Türkiye Cumhuriyeti Darülfunun’un kürsüsü bu kadar hafif malumat ve bu kadar sakim metotlarla işgal edilecek kıymetsiz bir mevki değildir.” (Şiddetli ve sürekli alkışlar)
Zeki Velidi artık pes etmişti.
Ertesi günkü gazetelerde şöyle haberler çıktı: Darülfunun Tarih Müderrisi Zeki Velidi Bey, tarih kongresindeki nutkunda izahat verirken mehazları (kaynakları) yanlış izah ettiğinden tarih kongresinde kendisine verilen kürsünün geri alınması muhtemeldir.
Ertesi gün Zeki Velidi, Darülfünun’dan istifa etti.
Gazetelere konuşup kendini savunan Zeki Velidi aslında tarih tezine karşı olmadığını söyledi. Ama en çok “Rusya’da olup biten siyasi hesapları araya karıştırmakla” suçladığı eski dostu Sadri Maksudi’ye kırılmış ve kızmıştı.
Gazetelerde “Akademik sahtekârlığı” hatta “vatana ihanet”inden bahseden yorumlar çıkmaya başlayan Zeki Velidi, kısa bir süre sonra İstanbul’dan ayrıldı ve Viyana'ya gitti.
Ama bu kez de Avrupa’daki akademik çevrelerde Atatürk’ün yürüttüğü tarih çalışmaları aleyhine karşı propaganda yapmakla suçlanınca 3 Mart 1933 günü Atatürk’e bir mektup yazarak iddiaları yalanladı, bağlılığını bildirdi.
Mektubun bir yerinde şöyle diyordu:
Zat-ı devletinizin bendenize karşı dalgınlığı şayiası dolayısıyla Türkiye’deki herhangi ilmi müessese ve neşriyatla ve şahıslarla temas hususu gayrimümkün bir hâle gelmiştir. Türkiye’deki bildiklerim, dostlarım, Darülfünun arkadaşlarım, hatta Türkistanlı mühaceret arkadaşlarımla temas hemen hemen kesilmiş gibidir, yahut münasebette bulunanlar başka adres ve vasıtalarla yazmak mecburiyetinde bulunuyorlar...”
Zeki Velidi, Viyana’da felsefe doktorasını yaptıktan sonra Almanya’daki üniversitelerde dersler verdi. İyi bir Türk milliyetçisi olarak Türkiye’ye dönme isteğinden hiç vazgeçmedi. 1937’de Afet İnan ve Şükrü Kaya’ya yazdığı mektuplarda dönmek istediğini söyledi ama cevap alamadı.
Dönüşü ancak Atatürk’ün vefatı sonrası mümkün olabildi. 1939’da Millî Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’in davetiyle Türkiye’ye döndü ve “Orta Asya’da kuraklık meselesi” tartışması yüzünden ayrılmak zorunda kaldığı yeni adıyla İstanbul Üniversitesi’nde Genel Türk Tarihi Bölümü’nü kurdu.
1944’te Darülfunun’dan atılırken yanında durduğu için onunla birlikte üniversiteden uzaklaştırılan talebesi Nihal Atsız’la birlikte Alparslan Türkeş, Reha Oğuz Türkkan’ın da aralarında olduğu 23 kişiyle birlikte ‘hükümeti devirmek için gizli bir örgüt kurmak suçundan yargılandı. Irkçılık-Turancılık olarak bilinen, 2. Dünya Savaşı’nda Almanlar kaybetmeye başlayınca Batılı ülkelere yeşil ışık yakmak, Almanya yanlısı görüntüsünü silmek isteyen hükümetin imzasını taşıyan davalarda hükümeti yıkmaya teşebbüs suçundan sadece Zeki Velidi ceza aldı. 10 yıl hapis cezası askerî mahkeme tarafından bozuldu. Zeki Velidi, yeniden üniversiteye döndü, 1970 yılında vefat ettiğinde Türk tarihinde alanının dünyadaki en büyük tarihçilerinden biri kabul ediliyordu.
Tarih Kongresi sırasında 24 yaşındaki Afet İnan’la tartışmayı kısa kesen Fuad Köprülü'ye, neden ısrarcı olmadığı ve alttan aldığı sorulunca “Benim evim sırtımda değil ki” demişti.
Daha sonra DP’nin kurucuları arasında yer alan Köprülü, Yassıada Mahkemeleri’nde Menderes aleyhine verdiği ifadeyle hafızalara kazındı.
Tarih Kongresi’nde eski dostu Zeki Velidi’yi kurtların önüne atan Sadri Maksudi de aynı kaderi beş yıl sonra yaşadı. Bir kelimeye itiraz edilince yaptığı her şey unutuldu ve linç edildi.
O gece radyoda Sadri Maksudi’yi gayrimillî ve cahil ilan eden Agop Dilaçar’ın akıbeti de benzer oldu. Hain ya da cahil ilan edilmedi ama hep dış kapının mandalı kaldı. Adı yıllarca kitaplarda A. Dilaçar olarak geçti. 1979’da vefat ettiğinde TRT adını "Adil Açar" olarak anons etti. Şişli’de adının verildiği sokakta da sadece Dilaçar yazmaktadır.
Günümüze kadar geldik. Ama o da bir sonraki yazıya kalsın...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.09.2025
28.09.2025
22.09.2025
20.09.2025
17.09.2025
10.09.2025
8.09.2025
6.09.2025
3.09.2025
2.09.2025