Yıldıray OĞUR
PKK, HDP’lilerin coşkulu sloganları, direnişçi edebiyatları, kahramanlık destanları ve onların Batı’daki fanlarının silahlı militanlara yelpaze işlevi gören bildirileri, haberleri, raporları eşliğinde başlatıp sürdürdüğü özyönetim ve öz savunma’ları bitirdiğini açıkladı. Geriye yüzlerce genç ölüm, 400 bin göçmen, yıkılmış şehirler kaldı ama Nusaybin’den kuvvetlerinin “başarı”yla çekilip kamplarına ulaştığını duyuran PKK’ya göre ortada yine mutlak bir zafer var.
Geçen haftaki gazete manşetlerine, siyaset yorumcularına göre “PKK yenildi”
PKK’nın bir kere daha yenildiği açık. Ama maalesef PKK ilk defa yenilmiyor.
Son 40 yılın gazete arşivlerine girip “PKK”, “yenildi”, “beli kırıldı” yazdığınızda karşınıza epeyce manşet, haber, yorum çıkıyor.
PKK’nın yenilgi tarihinin ilk sayfalarında 1992 yılı var.
1992 yılında Türkiye sınırları içinde Botan-Behdinan Savaş Hükümeti’ni kurup, Şırnak’ta bugünkü gibi şehir savaşına giren PKK, ağustos ayında bugünkünden çok daha ağır bir yenilgiyle şehirden çekildi. Aynı yılın ekim ayında tarihinde ilk kez cephe savaşına girip bir taraftan Barzani ve Talabani’nin ortak güçleriyle bir tarafta TSK’yla savaştı. Sandviç adı verilen operasyonla köşeye sıkışan PKK, 1000’in üstünde kayıp verdi, PKK militanlarından teslim olmamak için intihar edenler oldu. PKK, Barzani ve Talabani’nin tüm şartlarını kabul edip onların izin verdiği alana çekildi. PKK tarihinin bu en ağır kaybı en çok Şam’daki Abdullah Öcalan’ı kızdırmış, Öcalan, aralarında Murat Karayılan, Cemil Bayık, Duran Kalkan’ın da olduğu alandaki komutanlarını yargılamış rütbelerini söküp, hapis cezalarına çarptırmıştı. Hatta yenilgi nedeniyle kardeş Osman Öcalan idamla cezalandırılmıştı (Sonra hepsi affedildi.)
Yani 1992 yılındaki gazetelerde Demirel, dönemin İçişleri Bakanı Nevzat Ayaz “PKK’nın belinin kırıldığını, bitirildiğini” söylerken haklıydılar.
Arşivlerde benzer sözlerin bulunabileceği ikinci yıl 1995. Başbakan Çiller “Son büyük operasyonu yapıyoruz. PKK’nın kökünü kazıyacağız, bir daha dirilmeyecek” derken, Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş tarih vermişti “Nisan 1995’e kadar PKK sorunu halledilecek”
Sahiden de son büyük bir operasyon oldu. PKK kaynaklarında da kabul edilen büyük yenilginin sebebi mart ayında başlayan ve 43 gün süren, 40 bin askerin katıldığı Çelik Harekâtı’ydı. PKK o kadar zor durumda kaldı ki, dağlardaki PKK’lılar yiyecek bulamadıkları için kış üstlenmelerinden çıkmak zorunda kaldılar, şehirlere inmeye çalıştıkça da öldürüldüler.
PKK bir kere daha askerî olarak bitirilmişti ama siyaseten bitirilmemişti. 1995 yılının sonunda 24 Aralık’ta yapılan seçimlerde bitirildiği düşünülen PKK’nın partisi HADEP 1 milyon 200 bin oy aldı.
1997 yılında PKK bir kere daha bitirildi. Sınır ötesine Barzani ile koordineli olarak yapılan Çekiç Operasyonu’nu, havadan Yarasa ve kış üstlenmelerine yönelik Süpürme operasyonları izledi, PKK çok ağır bir yenilgi aldı. Dönemin İçişleri Bakanı Meral Akşener “PKK’nın beli kırıldı. Türkiye’nin gündeminden çıktı” demişti.
1999’da Abdullah Öcalan’ın yakalanması da PKK için büyük bir yıkımdı. Arşivlerde önünüze çıkacak örneğin Hasan Cemal’in “PKK’nın belkemiği kırıldı, çökertildi, Apo yakalandı, bileklerine kelepçe vuruldu” diye başlayan yazıları o günlerin havasını anlatır.
2003’te PKK ikiye bölündü. Örgütün dağ kadrosu yola siyasetle mi silahlı mı sorusu etrafında parçalandı. Esas savaşçı kadrolar Kandil’i terk etti. Örgüt kadrolarını yeniden kurmak zorunda kaldı.
Yani 2010 yılında Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ “Güvenlik kuvvetleri 26 yılda PKK’yı beş kez yendi” derken haklıydı.
Bu listeye PKK’nın 2012’de Devrimci Halk Savaşı başlatıp aralarında üst düzey komutanlarının da olduğu 1500 kayıp verdiği altıncı yenilgisini de eklersek PKK 1984’den bu yana 7. kez yenilmiş oluyor.
Ama bu yenilginin diğerlerinden bir farkı var. Bu kez yenilgi çözüm süreci gibi devletin barış için iradesini ortaya koyduğu, müzakere yaptığı, siyasi alanı açtığı bir 3 yıllık tecrübeden sonra geldi. Çözüm süreci ve siyasi alanın bugüne kadar olmadığı kadar açık olması PKK’nın son savaşını ilk kez Kürtlerin gözünde gayrimeşru ve anlamsız yapmıştı.
PKK sivil katliamlarla bu gayrimeşru hâlini perçinlerken, çözüm süreci tecrübeleriyle hukuk içinde kalarak mücadele etme konusunda hassas davranan devlet 30 yılda ilk defa Kürtler aşçısından meşru ve haklı oldu.
Yani bu kez ve ilk kez PKK sadece askerî olarak değil siyaseten de yenildi. Ama bu mutlak bir yenilgi değil.
35 yılda 6 kez yenilmiş yani 7 kez ayağa kalkmış bir örgütün 8. kez de ayağa kalkması mümkün.
Eğer devlet siyasi yenilginin kıymetini bilmez, üzerine bir birlikte yaşama iradesi inşa etmeyi başaramaz, ahlaki üstünlüğü kaybedecek adımlar atarsa tarih maalesef yine tekrarlanır.
35 yıldır ilk kez ele geçirilen böyle bir fırsatın PKK hiyerarşisinde pek de kıymeti olmayan milletvekillerinin, PKK’nın savaşında çok da tayin edici olmayan, yaşanan şiddet dalgasının sertliği yanında hükümsüz kalan eylemleri yüzünden tutuklanması, mağdur edilmesi, siyasi alanın kapalı olduğu propagandasının tekrar PKK’ya verilmesi PKK’ya ilk kez yaşadığı ve ne yapacağını bilemediği bu siyasi yenilgiden kurtulma şansı verecektir.
En son Cumhurbaşkanı’nın Diyarbakır’da “silahları gömsünler, gelip siyaset yapsınlar” cümlesi devletin buzdolabına kaldırılmış çözümden tümden vazgeçmediğini bölge halkına hissettirmesi açısından son derece kritik bir mesajdır.
Ama maalesef PKK’nın yenilgisi artık sadece içeride halledebileceğimiz bir mesela değildir. Aslında hiçbir zaman da öyle olmadı.
Dünyada sadece askerî olarak yenilgiye uğratılmış bir silahlı örgüt yok.
Bu örgütleri var eden tek faktör silah değil çünkü. Üzerlerine oturdukları sosyoloji ya da PKK gibi, IŞİD gibi kurulduktan sonra üzerine kondukları sosyoloji, devletler dünyasında var olmalarını, silah bulmalarını sağlayan bölgesel ve küresel ittifakların desteği devam ettikçe bu örgütleri silahla tamamen bitirmek mümkün değil.
Dünyadaki silahlı örgütlerin pek çoğu bu yüzden ancak 1989’dan sonra soğuk savaş bitince yok oldular. Savaşın iki cephesinden destek kesilince örgütler barış masalarına oturdular.
IRA’yı pes ettiren Katolik dünyadaki meşruiyetinin saldırılarla bitmesiydi. ETA, hem İspanya’daki demokrasiye geçiş süreci hem de Fransa’nın desteğini kaybedince bitti. Kolombiya’da yakın zamanlarda FARC’ı masaya oturtan Küba ve Venezuella’nın desteğinin kesilmesiydi.
Eğer Suriye krizi olmasaydı ve Rojava diye bir parantez açılmasaydı muhtemelen bugün artık PKK diye bir şeyden bahsetmiyorduk.
Çözüm süreciyle birlikte söyleyecek sözü tükenmiş, silahının hükmü geçmiş PKK’nın imdadına Rojava yetişti. Artık PKK’ya katılımların motivasyonu “TC devleti” değil, “IŞİD çeteleri”. Hendeklerde 2000’e yakın militan kaybederken, Rojava’da onun iki üç mislini bulabilen PKK için Türkiye, Suriye’deki esas savaş alanının yan cephesi. Burada hendeklerde direnmenin sebebi de Suriye cephesindeki hesaplar, verilmiş sözler...
Hem ABD, hem de Rusya hem de Esad rejimi ve İran üst üste Suriye’de Kürtlere otonomi vermek gibi bir düşünceleri olmadığını açıklarken, tek bir Kürt’ün yaşamadığı Rakka’yı kurtarmak için Kürtlerin kanını müttefiklerine hediye etmekten çekinmeyen bir örgüt PKK. Önce Kürtler değil önce PKK diyen bir örgüt bu.
O yüzden PKK sadece Türkiye’de yenilerek bitmeyecek. Suriye’de elindeki silah sayesinde kurduğu ittifaklarla dünyada bulduğu meşruiyet alanın daraltılması da gerekli. Türkiye’nin ABD ile yakınlaşan ilişkileri ve hatta Rusya’yla son dönemdeki yakınlaşma girişimlerinin temel motivasyonu bu olabilir.
Suriye’deki Kürtleri Araplarla arada PKK/PYD olmadan yan yana getirecek politikalar, PKK’nın ABD’nin gönlünü hoş etmek için Rakka operasyonuna asker yazılmasından hoşlanmayan Suriyeli Kürtlerle kurulacak diyaloglar da yeni dönemde karşımıza çıkabilir.
Ama en başta Türkiye’nin içinde sağlam durmak, çözümü sadece askere havale etme hatasına bir kere daha düşmemek, güvenlik politikalarını sürdürmek ama söylemde milliyetçi tonlara kaymamak, dokunulmazlıkların kaldırılmasından sonra bütün alanı savcı ve hakimlere bırakıp siyasetin alanını daraltacak girişimlere fırsat vermemek, tam tersine PKK’nın siyaseten yenilgisini kalıcılaştıracak hamleler yapmak...
Bu anda elimizdeki en iyi imkân çözüm sürecinde biriktirilen umutlar, güven ve “başka türlüsü mümkün”e olan inanç. PKK’nın en büyük düşmanı da bu inancın hâlâ yaşaması...
İzin verin bu PKK’nın son yenilgisi olsun...
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları

















































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.12.2025
23.12.2025
17.12.2025
15.12.2025
10.12.2025
9.12.2025
6.12.2025
3.12.2025
1.12.2025
24.11.2025