Zeliha AKPINAR
NEFRETİNİZ ELEKTRİĞE DÖNÜŞTÜRÜLEBİLSEYDİ BÜTÜN DÜNYAYI AYDINLATIRDI - NİKOLA TESLA
13 yıldır, bir nefret söylemi ile birlikte oluşturulan bir nefret algısıyla karşı karşıyayız. Ulusalcısından sosyalistine dek aslında geniş bir yelpazeye uzanan bu nefret, sadece nefret söylemi üretiyor. Ne teori üretiliyor, ne analiz yeteneği görülüyor, ne de akl-i selim yaklaşımlar görülebiliyor kendilerinde. Sadece ve sadece nefret…Neden nefret ettiğini sorsanız belki cevap bile veremeyecek ve AKP demekle yetinecek…Neden AKP deseniz, ona verecek mantıklı bir cevabı var mıdır, emin değilim…Zira 13 yıldır mantıklı bir cevapları olsa herhalde karşılaşırdık…
Her gündem için – ki gündem çok hızlı akıyor ülkemde ve Ortadoğu’da- yazılanlar, analizler, nefret söyleminin altını çizmeler sürekli yapılıyor, yazılıyor. Son günlerde ise, Rusya uçağının düşürülmesinden sonra, hem güvensizlik üzerinden nefret söylemleri havada uçuşmuş; bundan sonuç alınamayınca Rusya “ cici” ilan edilerek Rusya’ya “akınlar” başlamıştır. Rusya’da verilen beyanlarda da yine NEFRET söylemi ön planda. CHP’li Eren Erdem, tartışıladursun, biz Selahattin Demirtaş’ın Rusya yolculuğuna bakalım biraz…
Ak Parti’nin tek başına hükûmet kuramadığı, HDP’nin, 80 milletvekili ile meclise girdiği 7 Haziran seçimlerinden sonra, Türkiyelileşme vaadleri karşılığını bulmadı. Koalisyondan kaçan muhalefet partilerinin tüm algı operasyonları üzerinden gelinen 1 Kasım seçimlerine dek, HDP’nin tek sloganı “Seni başkan yaptırmayacağız.” idi. 1 Kasım seçim sonuçlarını darbe (?) olarak değerlendirip özyönetim anlayışını hayata geçireceklerini belirtip, devrimci halk savaşı başlattıklarını ilan etmeleri de uzun sürmedi…
Bu arada Ortadoğu’da ve Suriye üzerinden Rusya’nın devreye girmesi, İran’ın belirginleşmesi, hatta Çin’in devrede olduğu bir hat çiziliyordu.
PYD’nin, “ünlü” Kobane direnişinin,PYD dışındakiler için ölüm olduğu çok geçmeden öğrenildi. Kobane olayı Demirtaş’ın ABD gezisi sonrası gerçekleşmişti ve ülkedeki ayaklanma çağrısının (7-8 mart) bedeli de 50 den fazla ölüm ile sonuçlanmıştı.
Şimdi Rusya’ya giden Demirtaş ‘ın, son Brüksel gezisinde aradığını bulamadığı ortada. Kandil ve HDP kendi kafalarındaki 90’lı yıllar Türkiye’si senaryosuna ne Kürtleri inandırabildi ne Türkleri…Hendekler, kendilerinin gömüldüğü mezarlara dönüştükçe, Kandil’in feveran halinde “imha” direktifleri geri teptikçe, ABD ve AB’den de gerekli desteği bulamadıklarını gördükçe, PKK için Rusya en güzel ittifak olanağı haline geldi. Rojawa’yı Esed eliyle yorulmadan elde eden YPG, ABD’nin de silah desteğiyle bir yere kadar geldi. Rusya’nın devreye girmesiyle birlikte hem ABD, hem AB, Türkiye’nin yanında yer aldı. Zira Türkiye, hem Nato üyesiydi, hem Suriye üzerinden söyledikleri bir bir çıkıyordu, hem de Rusya hala ikinci büyük güç olduğunu ıspatlamak için uygun bir manevra alanı bulmuştu. Ortadoğu’nun yeniden şekillenmesinde Rusya- İran devreden çıkarılamayacaksa bile Türkiye onların yanına itilemeyecek hassasiyette bir ülkeydi… Bu gerekçelerle PYD’yi koalisyon gücü görmediklerini, terör örgütü olarak gördüklerini açıklayan ABD’ den yüz çeviren PYD-PKK ve tabi HDP, yüzünü Rusya’ya çevirmeliydi. Bağımsız Kürdistan kim tarafından altın tepside sunulursa ona yüz çevirmek siyasetin gereğiydi(!)
Kimsenin kimseye hakkını altın tepside sunmayacağını en iyi bilmesi gerekenlerin, düşmanımın düşmanı mantığından hareketi de, NEFRETin tavan yapma durumudur.
Ortadoğu’yu bataklık olarak niteleyenlerin Essed’i ziyaret etmelerinden tutun, Mısır’daki darbeye darbe bile demekten imtina edenlerin kullanışlı aptallığına Kürt hareketi en güzel örnekleri sunmaya devam ediyor. Kürtleri, Ortadoğu’da kullanan ABD, AB, Rusya, İran ve Suriye merkezi gücü, işi bittiği an terör listesine alıyor. ABD’nin düne dek silah yardımı yaptığı YPG’yi bugün terörist olarak ilan etmesi ve Kürtlerin Biji Obama’dan Biji Putin’e evrilmeleri çıkarları gereği olsa dahi, kullanışlı aptallıklarını bertaraf edecek pozisyonda değil ne yazık ki. Kullanışlılıklarının tarihi süreci bambaşka bir yazı konusu olsa da, burada esasen Türkiye ve Ak Parti nefreti üzerinden şekillenen aptallıklarının en son geldiği Rusya ile ittifak arayışları, vehametin son noktasıdır. Bu nokta sadece nefret ile açıklanamayacak denli vahimdir. Yeni Türkiye söylemi, dünya üzerinden en azından Ortadoğu’da bir YENİ’ye tekabül etmemektedir. Dünya, emperyal amaçlı bir şekillendirmeyi Ortadoğu’da denemeye başladığında Afganistan bir ilkti… İkiz Kulelerin yıkılması yeni Ortadoğu stratejisi için bir kapıydı. O kapıdan girildiğinde Irak hezimeti ABD’ye çok pahalıya mâl oldu. Bu yüzden ABD kendi askerlerini göndermek yerine, Ortadoğu’ya kiralık ordular göndermeye başladı. ABD’de yaklaşan seçimler, AB’nin kendi içindeki sorunları ve Merkel’in durumu ( mülteciler üzerinden), Batı dünyasında faşizmi ve islamofobiyi hortlatıyor ve ekonomik krizler ülkelerini vuruyor… Rusya ve özellikle Putin ise hastalıklı bir prototip olarak tüm dünyaya meydan okuyor. SSCB’nin KGB ajanına bel bağlayan bir Kürt hareketinin neye bel bağladığını iyi değerlendirmesi gerektiği sadece iyi niyet temennisi tarafımdan. Ama nefretin bunca göz karartmasını ileride ne Kürtler affedebilir, ne de buna boyun eğen liderleri…Kürtler kendi iplerini boğazına doluyor Putin görüşmesi ve yapacakları ittifak ile. Bu ip ki hem Beşer Essedci, hem İrancı, hem hasta bir diktatör Putinci bir ittifakın ipi…
Nefretiniz geleceğinizi karartmasın…Gelecek ise geçmişin emperyal güçleri ile kazanılmaz…
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Ismail Karadag
Sn.Aktolga, makalenizi dikkatle okudum. Elestirilerinize cogunlukla katiliyorum. Bu makale sadece elestiryi kapsadigi icin diyecek birsey yok!..Peki cozum nedir? insanlarin yarinindan guven duydugu,bir duzen nasil kurulur?Siz soyle bir soru soruyorsunuz:“sol”-“sosyalizm” deyince bundan ne anlıyorsunuz? Halâ, üretim araçlarının özel mülkiyetinin toplumsallaştırılacağı bir düzen midir sizin bu “sosyalizminiz”, yoksa nedir?" diye. Bende size soyle bir soru sorayim: Bilimin ve teknolojinin alabildigine gelistigi.. Bunun sonuncunda da milyonlarca iscinin issiz kaldigi.. Issizligin daha da artacagi bir dunya, siz nasil bir yonetim bicimi oneriyorsunuz?Burjuvazinin dogal olarak en gelismis teknolojiyi kullanarak; issizler ordusu yarattigi bu sistem genis emekci kesimlerin sadece issizlik sorununu cozebilecek bir karektere sahipmidir?
Hrac Madooglu
Beyin firtinasindan hoslananlar icin, okunmasi gereken bir yazi. Ne yazik ki boylesine uzunca bir yaziyi okuyacak sabir yok bu ulkenin insanlarinin buyuk cogunlugunda...
Ad Soyad Giriniz...
Sayin Ismail Karadag, bu konulara asagida linkini verdigim calismamda cevap vermeye calismistim isterseniz bir bakin, calisma oldukca uzun, siz 300. sayfadan itibaren bakarsaniz sanirim yeterli olur, selamlar..m.a http://www.aktolga.de/t5.pdf