Aslı Aydıntaşbaş
Gelin bugün biraz sesli düşünelim...
Maalesef Türkiye’nin Avrupa yolu, bir daha açılmamak üzere kapandı.
Kendim için değil; bizden sonraki kuşaklar için üzülüyorum. Bizler, sadece şu anda karşımızdaki karanlık Türkiye’yi değil, 2000’li yıllarda ışıltısıyla göz kamaştıran o eski Türkiye’yi de tattık. Dünyada yükselen, herkesin imrenerek baktığı, ekonomi ve özgürlüklerin kol kola geliştiği o Türkiye, hepimizin hafızasında taze...
Ancak 2010’dan itibaren Avrupa sürecinin duraksaması ve 2013’ten itibaren iktidarın kendini tahkim etmeyi öncelik haline getirmesiyle, demokratik kazanımların gerisin geriye çevrildiği bugünkü o ağır tablo çıktı.
Bazen gazeteci arkadaşlarla oturduğumuzda, “Nasıl oldu bu iş bu kadar hızlı? Nasıl kaşla göz arasında böyle otoriter bir Ortadoğu rejimine dönüverdik” diye sorup duruyoruz. Verilebilecek onlarca cevap var; ama hiçbiri Türkiye’nin içe kapanma hızını açıklayamıyor.
İnsanın Türk filmlerindeki repliklerle “Her şey yalan mıydı?” diyesi geliyor. Sahi, Türkiye’deki o açılımlar, o demokratikleşme paketleri, aslında hep Batı dünyası bizi itekledi diye mi oluyordu? Avrupa, Amerika elini çektiği noktada uçurumun ucuna geleceğimizi tahmin eder miydiniz? Bizi yöneten insanların, liderin, toplumun hiç mi demokratikleşme özlemi yoktu?
Bu soruların cevabını bilmiyorum. İçimden “Hayır hayır, tabii ki Türkiye’deki değişim, demokrasi talebi, toplumun kendi dinamiklerinden geldi” demek geliyor.
Ama o zaman da ‘toplum’ diye adlandırdığımız o ‘büyük çoğunluk’ şu an olan bitene nasıl rıza gösteriyor, bunu açıklamakta zorlanıyorum. Nasıl oluyor da üniversitelerin fakirleşmesine, kurumların çöküşüne, Kürt meselesinin 90’lı yıllara dönmesine, insan haklarının ayıplı hale gelmesine, medyanın karikatürize bir duruma düşmesine, siyasette tek iradenin hâkim olmasına rıza gösteriyor?
Alternatifi olmadığı için mi ya da korku iklimi Anadolu’nun her köşesine buram buram sindiği için sesini çıkarmıyor? Yoksa aslında yukarıdaki saydığım meseleleri dert edinmediği için mi gıkı çıkmıyor.
Bu sorunun da cevabını bilmiyoruz.
Tek bildiğim şu: Bizi daha da zor günler bekliyor. Türkiye’de özgürlüklerin daralmasıyla ekonomik daralma el ele gidiyor ve gitmeye devam edecek. Bizim için ‘Çin modeli’ (yani otoriter kapitalizm) mümkün değil. İnsan haklarında 90’lara giden bir Türkiye, kişi başına gelirde de aynı kümeye düşecek gibi gözüküyor.
İkinci bildiğim, Avrupa’yla yaşadığımız gerilimin daha başında olduğumuz... Önümüzdeki birkaç yıl içinde eninde sonunda AB üyelik müzakere sürecimizin resmi olarak askıya alınacağını düşünüyorum. Diyeceksiniz ki, zaten bu süreç işlemiyor ki. Evet ama Türkiye her şeye rağmen kurumsal olarak Avrupa’ya bağlı, kâğıt üzerinde ‘aday’ ülke. Fakat önümüzdeki dönemde Avrupa’daki popülist rüzgârların güç kazanmasıyla bu uzun nişanlılığın resmi olarak da bitmesi kaçınılmaz görünüyor...
Üçüncü bildiğim, halihazırda iktidar çevrelerinde esen Avrupa karşıtı rüzgârlar, “NATO’dan çıkalım” gibi ‘parlak’ fikirlere rağmen, aslında Türkiye’nin stratejik olarak son 70 yılın en yalnız, en kırılgan döneminden geçtiği. Rusya ile kurulan ilişki, özünde asimetrik bir güç dengesi içeriyor. Çin, çok uzak. İran, hasmane. Körfez ülkeleri, bizden katbekat daha ‘Batıcı’...
Diyeceğim, Türkiye içeride ve dışarıda kötü bir dönem yaşıyor ve bu büyük ölçüde kendi tercihlerinin belirlediği, bana göre hiç de değerli sayılmayacak bir yalnızlık...
Yazarlar
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları



































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.08.2018
26.08.2018
23.08.2018
20.08.2018
18.08.2018
13.08.2018
10.08.2018
5.02.2018
3.02.2018
29.07.2018