Celal DENİZ
Başbakan 1 Kasım seçim sonuçlarının belirginleştiği saatlerde gerek Konya'da gerekse AKP genel merkezi önünde geleneksel ''Balkon'' konuşması yaptı. Konuşmalarda oy veren vermeyen herkesi kucaklayacaklarını söyledi.
2011 yılında da Recep Tayyip Erdoğan benzer balkon konuşması yapmış, toplumu kucaklamaktan dem vurmuştu. Ancak o zaman Erdoğan o balkon konuşmasını çok kısa sürede unutmuş gergin kutuplaştırıcı siyasete devam etmişti.
Başbakan Davutoğlu balkon konuşmasında tüm toplumu kapsama konusunda söyledikleri sesinde ki tınısından bile inandırıcı gelmedi. Balkonda konuşulan sanki balkonda kalacak gibiydi. Bir an için AKP'nin samimiyetini kabul etsek bile,7 Haziran sonrası AKP'nin savaşçı çatışmacı siyaseti toplumda o kadar çok tahribat yaptı ki bunun onarılması öyle balkon konuşmaları ile olmaz. Çünkü tahribat gerçekten büyük.
İlkokul öğrencilerinin bile aralarında siyasetten kaynaklı birbirlerini hırpalayıcı tutum sergilediği bir ülkede gerginliği bitirmek o kadar kolay olmayacak.
Bunun için başta ülkenin bir demokratik anayasaya ihtiyacı vardır. Böyle bir anayasa yapmak için kararlı bir siyasete ihtiyaç vardır. Ancak AKP kaç dönemdir anayasayı bir süre gündeme alıp ondan sonra rafa kaldırma konusunda epey bir sabıkaya sahip durumda. MHP'nin gücünün meclis içerisinde azaldığı bir durumda AKP CHP ve HDP demokratik bir anayasada uzlaşabilirler. Bunun olanaklı olduğunu söyleyebiliriz.
Toplumda ki gerginliği esasta bitirecek olan bir başka konu ise çözüm sürecidir. 7 Haziran öncesi süren çözüm sürecine dönülecek mi? Bu sorunun cevabının muhatabı AKP olacaktır. Çözüm sürecini ''buzdolabına'' koyan AKP ise buzdolabından çıkaracakta AKP olmalıdır.
Başbakanın, Yalçın Akdoğan'ın ve Cumhurbaşkanının söylemlerine bakıldığında geçmişte ki çözüm süreci anlayışından vaz geçilmiş görülmektedir. Tek bir terörist kalmayıncaya kadar diye başlayan cümlelerle yapılan konuşmaları duyunca çözüm sürecinde umut var olmak mümkün gözükmüyor.
PKK'nin silahlı unsurlarını dışarı çıkarmadan çözüm mümkün değildir anlayışı suyu yokuşa sürmekle eş anlamlıdır. Çünkü çözüm sürecine neden ihtiyaç duyuldu? Zaten PKK’nin silahlı gücü olmasa böyle bir müzakere masası kurulur muydu? Müzakerede demokratik iyileştirmeler yapılmadan bir silahlı güç kendi varlığını neden sonlandırsın? Kendi varlığını sonlandırdıktan sonra müzakereye gerek var mı?
Adama sorarlar atı arabanın önüne mi koşacaksın yoksa arabayı atın önüne mi? PKK silahlı unsurlarını sınır dışına çıkarmadan çözüm masası kurulamaz demek arabayı atın önüne koşmaktır.
Çözüm süreci anayasal güvenceler ister. Anayasal haklara kavuşmadan çözüm mümkün olur mu? Deniliyor ki silahlı güç karşımızda durduğunda anayasal haklar vermek anlamsız değil mi? Değildir. Sen Kürtlerin haklarını ver ki o silahlı güç kendini sönümlendirsin. Silahlanmanın çıkış gerekçesi inkar ve asimilasyon değil mi? O zaman inkar ve asimilasyon politikası bitecek ki fiili olarak silaha ihtiyaç duyanlarda silahlı bir zemin kalmadığına ikna olsunlar.
Hükümet kurulmadan, programı bile açıklanmadan anayasa ve çözüm sürecini gündeme getirmek erken değil mi? diye sorulabilir. Ancak 13 yıllık AKP iktidarda ise sil baştan demek mümkün değildir. Ancak AKP dünkü yürüyen çözüm sürecini yeni bir konsept ile ele almalıdır. Bu konsept oyalayan değil, hak ve özgürlüklerde cimri olan değil tersine şeffaf ve özgürlükçü bir tutumu içermelidir.
Gerginlik siyasetini devam ettirmek mevcut tahribatları iyileştirmez. Kutuplaştıran siyaset bir arda yaşama arzusunu tüketir. Kimsenin isteği bu olmamalıdır.
Yazarlar
-
Erol KATIRCIOĞLUTürkiye’nin Kürt Sorununu çözecek yaklaşım neden Suriye’de uygulanmasın? 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNENereye gidiyoruz? 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayKilitlenmiş düzen: Hindistan örneğiyle yol gösterici planlamanın sınırları 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİCHP'siz Türkiye nasıl şahlanıyor görün 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçMarx, YouTube kanalı açacakmış, kesin bilgi… 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci bozulmaz, bozulamaz 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZİktidarın CHP Planı, muhalefetin geleceği 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİktidar çıkış yolunu siyaset içinde bulmak zorunda 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSuriye’nin kimlik krizi ve İslamcı hibritizm 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENHayra alamet şeyler değil 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveci3 yıllık OVP 3 günde bitti 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanSiyasi yargı maceralarının bedelini kim ödüyor? 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTemeldeki sorun 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBaba ocağına polis kordonuyla giren evlat! 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYolun sonu 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMahkemelere çağrı! Bütün seçimleri iptal edin ve bizi bu eziyetten kurtarın 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSavcılık Jennifer Lopez’i nasıl kaçırdı? 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞGürsel Tekin konusunun pek konuşulmayan tarafı 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'nin umudu eğitim: Cumhuriyet’in en önemli başarısı, bugün sınav usulsüzlüğü ve fırsat eşitsi 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış, Demokratik Toplum ve Ortak Geleceğimiz... 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENTam 70 yıl öncenin 6-7 Eylül komünist avı... 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTÜRKİYE’NİN HUKUK GÜNDEMİ 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBeklentiler ve gerçekler… 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKYeni devlet kurulurken 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİPanoptikon’dan Palantir’e: İnsan kalesi nasıl düştü 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKanun tiyatrosu 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuHukuksal doğrular-yanlışlar… 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun‘Türk olmaktan niye rahatsız oluyorsunuz ki?’ 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAhlâki Üstünlük 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRİhale şartnamesi skandal! Moda’daki milyarlık vakıf arazisi kime peşkeş çekilecek? 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Barışı yapay zekâ anlatıyor… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNYargı İstanbul Yönetimini Görevden Alınca CHP Direniş Kararı Aldı 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRT20 Yılda Ne Değişti? 2.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.04.2019
14.12.2017
30.11.2017
13.09.2017
5.02.2017
28.04.2017
19.04.2017
1.02.2017
24.03.2017