Celal DENİZ
Güney Kürdistan'ın bağımsızlığı için geriye sayım başladı. Referandum için sayılı günler kaldı. Bu konuda bölge devletlerinden ve ABD, Rusya, İsrail, İngiltere'den farklı açıklamalar gelmektedir.
Bağdat yönetimi referandumu hukuksuz bulurken, Türkiye ve İran gibi ülkeler bağımsızlık referandumuna kesin karşı olduklarını açıkladılar.
Ülkelerin Güney Kürdistan’ın bağımsızlık referandumuna karşı tutumunun belirleyici noktası bölgesel çıkarlarına bağlı şekilde değişkenlik göstermektedir. İran, Türkiye ve Suriye'nin referandum karşıtı politikalarının temelinde kendi ülkelerinde ki Kürtlerin taleplerinin önünün alınması gerektiğidir.
Referandum üzerine çok farklı çevrelerden aylardır yazılıp üzerinde konuşuluyor. O anlamda bilinenlerin bir tekrarı yerine Türkiyeli Kürtlerin ve sosyalistlerin referandumda ki tavırları üzerinde durmak daha önemlidir diye düşünüyorum.
Ulusalcı solun Kürt sorununa bakışı üzerine durmaya değmez. Çünkü devletin inkarcı asimilasyoncu bakışı bu çevreleri de fazlasıyla etkilemektedir. Bu anlamda kendisine sosyalistim diyen ÖDP'nin 1 Eylül Dünya Barış günü nedeniyle açıklamasının ilgili bölümleri sanırım konuşulmaya değer.
ÖDP açıklamasında ''Irak’ta Çözüm Toprak Bütünlüğü Çerçevesinde Demokratik Birliktir.25 Eylül’de Irak’ta gerçekleştirilmesi planlanan Kürdistan Bağımsızlık Referandumu bu bütünlük içinde ele alınmalıdır. Elbette bir halk kaderini tayin etmeli ve istediği gibi yaşamalıdır. Ancak, bugün dağılmış bir pazar yerine dönen Irak ve Ortadoğu coğrafyasında gerçek bir bağımsızlığı ve özgürlüğü kazanmak mümkün olmayacaktır. Kerkük’ün referanduma dahil edilmesi de tarihsel bir gerekliliğin yerine gelmesinden öte kaos koşullarının yarattığı bir fırsatı değerlendirmek izlenimi vermektedir. Daha büyük çatışmaların ve hesaplaşmaların kapısını aralamak tehlikesi taşımaktadır. Irak’ta ve Suriye’de çözüm, söz konusu ülkelerin toprak bütünlüğü çerçevesinde demokratik birliği sağlamanın yollarını aramaktan geçiyor.'' demektedir.
Self determinasyon ; ulusların kendi geleceklerini kendilerinin belirleme hakkıdır. Bu kavramı siyaset dilinde en çok V.İ.Lenin kullanmıştır. Ulusların geleceklerini belirleme hakkı 18. yy da konuşulmuş olsa da 20. yy da pratikte uygulanmıştır.
ÖDP bildirisinde ''Ortadoğu coğrafyasında gerçek bir bağımsızlığı ve özgürlüğü kazanmak mümkün olmayacaktır. '' diyor. Lenin ise '' Emperyalizm koşullarında yalnızca ulusların kendi kaderini tayin hakkı değil, siyasi demokrasinin bütün temel talepleri ancak kısmen uygulanabilir...'' demektedir.
Gerçek bir bağımsızlık ve özgürlük hangi koşullarda ve nasıl gerçekleşir bu sorunun cevabını vermeden bağımsızlık talebini emperyalizmin yenilgiye uğratılacağı koşullara erteleyen bir mantık kabul edilemez. Ulusların kendi kaderini tayin hakkını kabul edip ''ancak'' diyerek çekince kurmak sosyalist bir tavır olamaz. Bu konuda Lenin yukarıda ki alıntının devamında ''....hiç de sosyal demokratların bütün bu talepler için acil ve kararlı bir mücadeleden vazgeçmeleri gerektiği sonucu çıkmaz-sosyal demokratların böylesi bir mücadeleden vazgeçmeleri sadece burjuvazi ve gericiliğin ekmeğine yağ sürecektir'' der.
ÖDP bildirisinde ''Ne yazık ki Kürt sorunu Suriye savaşı ile birlikte Amerikan müdahaleciliğinin çekim alanına girmiştir. Bugün Kürt sorununun ülkemizdeki seyri Suriye’deki savaşın seyrine bağlanmıştır.'' diyor.
Kürt sorunu zaten bir iç sorun olmaktan öte başından beri ulusal olduğu gibi uluslararası boyutu olan bir sorundur. Kürdistan’ın 4 parçalı olması bunun başlıca etkenidir. Bir başka etken ise Ortadoğu gibi çatışmalı bir bölgede olunmasıdır. Ancak Kürt sorunu Amerikan müdahaleciliğinin çekim alanına girdi saptaması resmi olmayan tarihten bihaber olunduğunun göstergesidir.
Tarihe baktığımızda bağımsızlık sürecine girmiş devletler mutlaka güçlü bağlaşıklar kurduklarında başarılı olmuşlardır. Bulgaristan, Yunanistan, Sırbistan gibi ülkeler Osmanlı Devletinden ayrıldıklarında İngiltere ve Rusya'nın desteğini almışlardır. 1950'li yıllardan sonra ulusal kurtuluş savaşı veren ülkeler de SSCB'nin desteğini almıştır. Ki BM'de bağımsızlığın kabul edilmesi için büyük ülkelerin desteği önemlidir.
ABD'nin bölgede ki politikaları üzerinden Kürt sorununa yaklaşım bizi sadece yanlışlara götürmekle kalmaz, Kürtlerin tarihsel gerçekliklerinden de uzaklaştırır. Kürtlerin tarihte elde ettikleri kazanımların Sykes-Picot Anlaşması ile nasıl yok edildiğini bilmeden, sadece anti emperyalizm üzerinden bir değerlendirme ile bir halkın iradesinin yansıyacağı referanduma karşı olmak bölgedeki emperyal hevesler içerisinde bulunan Türkiye gibi ülkelerin demokratik olmayan rejimlerinin ekmeğine yağ sürülmüş olacaktır.
Yakın zamanda açıklanan Demokratik Bölgeler Partisi PM toplantısı sonuç bildirgesi, 25 Eylül referandumuna dönük genişçe değerlendirmeler içermektedir.
Açıklamada ''Bu temelde 25 Eylülde Güney Kürdistan'da yapılması planlanan referandumu Kürtlerin özgürlük ve statü talebini küçük bir ulus devletçik ile boğma çabası olarak görüyoruz. Ortadoğu da sorunların çözümü özellikle yüz yıllardan beri devam eden Kürt sorununu, miladı dolmuş ulus devletler kurarak değil halkların ortak iradesine dayalı demokratik ulus paradigmasına dayalı çözüm yöntemleriyle ancak mümkün olabilir. Halkların demokratik birlikteliklerine dayalı çözüm yöntemleri 21. Yüz yılda ulus devletlerden daha kazanımcı olacağı inancımızı yeniden vurguluyoruz. 21. yüzyılda Kürt halkının demokratik, eşitlik ve özgürlük talepleri, ulus devlet anlayışına mahkum edilmeye çalışıldığı görülmektedir. Demokratik ulus yaşadığımız sorunların kökeninde gördüğümüz ulus devlet yapılanması karşısında insanca yaşamanın tek alternatifidir.'' denilmektedir.
Öncelikle şunu belirtmekte yarar vardır. Kürdistan toprakları Kürt halkının iradesi dışında parçalanmış ve Kürtlerin devlet kurması yerine, Kürtler diğer toplumların oluşturdukları devletlere tabi kılınmıştır. 100 yıllık bu süreçte Kürtler tabi kılındıkları toplumlarla bir içiçelik yaşamış, kendi kültürlerinin yanında farklı idari yapıların anayasal süreçleri ve koşulları içerisinde biçimlenmişlerdir. Kürtler parçalanmış bir ulus olarak bulundukları ülkelerin karakteristik özelliklerinden etkilenmişlerdir. Bu anlamda her Kürdistan parçasının sosyal kültürel, ekonomik, siyasi farklılıkları vardır. Her parça Kürdistan’ın iç koşulları ve iç dinamikleri kendi geleceklerini belirlemede belirleyici olacaktır.
Bu nedenle de bir bütün olarak şimdiki koşullarda Kürdistan’ın 4 parçasına aynı gömleği dikmeye kalkmak doğru sonuçlar üretmeyecektir. Tamamen üstten bir dayatma olacaktır.
Bugün Güney Kürdistan’ın bağımsızlığı Irak'lı Kürtler için bir statü arayışıdır. Özgürlük ve eşitlik istemidir. Bu nedenle Bağımsızlık istemini özgürlük, eşitlik ve statü talebini boğmaya dönük girişim olarak görmek en hafifinden insafsızlıktır. Güney Kürdistan’ın bağımsızlığını siyasetler üstü değerlendirmek gereklidir. Bu tüm Kürtlerin çıkarınadır.
Rojava'da federatif bir çözüm mümkün olabilir. Türkiye'de özyönetim İran'da farklı bir talep öne çıkarılabilir. Bu var olan ülkelerin koşullarına göre orada yaşayan Kürtlerin belirleyeceği bir durumdur. Bir parçada öne çıkan çözüm önerisine karşı olmak yerine desteklemek 4 parçada ki tüm Kürtlerin görevi olmalıdır.
Güney Kürdistan'da Barzani siyasetini beğenmeye biliriz. Referanduma giderken içeride ki sorunların varlığından rahatsız olabiliriz. Ama tüm bunlar Kürtlerin statü elde edecekleri bağımsızlık referandumuna karşı olmayı gerektirmez. Tersine her koşulda desteklemek gereklidir. Bağımsızlık referandumunda ortaya çıkacak sonuç bölgede ki tüm Kürtlerin geleceğine etki edecektir. Bu anlamda DBP son değerlendirmelerini yeniden gözden geçirmeli Kürtlerin yüzyıllık özlemlerinin önünde set olmamalıdır.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları


























































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.04.2019
14.12.2017
30.11.2017
13.09.2017
5.02.2017
28.04.2017
19.04.2017
1.02.2017
24.03.2017