Enver SEZGİN
AK Parti’nin bir süredir önerdiği “başkanlık sistemi” şimdilik çıkmaza girmiş gözüküyor. Nitekim parti yönetiminden bu konuda ısrarcı olmadıkları yönünde açıklamalar gelmeye başladı... Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, medya kuruluşlarının haber müdürleri ile biraraya geldiği toplantıda “başkanlık sistemini olmazsa olmaz olarak” ileri sürmediklerini ifade etti.
Öyle anlaşılıyor ki, tüm çabalara ve geçen zamana rağmen halkın çoğunluğu başkanlık sistemini en azından şimdilik benimsemiş değil. Bunu, yapılan anketlerin sonuçlarından çıkarabileceğimiz gibi, Âkil İnsanlar Heyeti’nin çalışmaları sırasında da gözlemlemek mümkün. AK Parti’nin, başkanlık sistemi konusunda frene basmasının bir nedeni de bu olmalı.
AK Parti’nin bir süredir Türkiye’nin her köşesinde üyelerini ve seçmenlerini başkanlık sistemi için ikna çalışmaları yaptığını biliyoruz. Ne var ki, başkanlık sisteminin Türkiye için en geçerli sistem olduğunu anlatan konuşmaların beklendiği ölçüde etkili olmadığını, AK Parti’ye gönül verenlerin bile henüz bu konuda ikna olmadığını anlıyoruz.
CHP ve MHP’nin başkanlık sistemine (ilk günden) karşı çıkmalarından sonra gözler bütünüyle BDP’ye çevrilmişti. Acaba başkanlık sistemi çözüm sürecinde pazarlık konularından biri olabilir miydi?
Eş Genel Başkan Selahattin Demirtaş son grup toplantısında “AKP’nin başkanlık sisteminden vazgeçmesi gerekir” diyerek kendi partilerinin de tutumunu şimdilik kesin bir ifade ile sergilemiş oldu. “Önce başkanlık sistemi, sonra ‘Türk usulü başkanlık’ ve yarı başkanlık sistemi...”
İşler iyice karışınca AK Parti, çoktandır var olan B planını, yani partili cumhurbaşkanlığı seçeneğini ileri sürmüş gözüküyor. Bunun için anayasanın 101. maddesinde değişiklik yapıp, buraya bir paragraf eklemek yeterli olacak gibi gözükse de işin gerçeği öyle değil.
Bu durum, bir paragraf değişikliğinden çok daha fazlasını ifade ediyor. Bir kere, önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bir ilk yaşanacak. Halkın oylarıyla ilk kez Çankaya’ya bir cumhurbaşkanı çıkacak. Kim seçilirse seçilsin bu böyle.
O cumhurbaşkanının, ister istemez daha önce seçilenlerden daha fazla bir ağırlığı olacaktır. Yani pek çok yetkisi olan, yanı sıra hiçbir sorumluğu olmayan ve halk tarafından seçilen bir cumhurbaşkanı...
İster partili ister partisiz, seçilen cumhurbaşkanı siyasi hayatımızda bu günkünden daha etkili bir aktör olacak.
Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı sözkonusu olduğunda ise onun “makam” bakımından daha fazla bir anlamı olacağı açık.
Star gazetesinden Mehmet Ocaktan şöyle diyor: “Sanıldığı gibi partili cumhurbaşkanı, kuvvetler ayrılığına aykırı filan değildir. Eğer böyle bir endişeyi dillendireceksek, bugün de aynı şeyleri söylemek mümkündür. Şimdi, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün yasal olarak bağı yok diye özü itibariyle AK Parti’den farklı bir düşünce yapısı içinde olduğunu söyleyebilir miyiz?”
Oysa on bir yıllık başbakanlığı döneminde gördüğümüz Tayyip Erdoğan’ın, Abdullah Gül’den çok daha farklı bir cumhurbaşkanlığı profili çizeceğini tahmin etmek hiç de zor olmasa gerek.
Asıl soru şu: Erdoğan neden partili cumhurbaşkanı olmak istemektedir? Bu, onun için ne anlama geliyor?
Aklına ve bilgisine güvendiğim bir hukukçu arkadaşım, “Başbakan Erdoğan’ın bu bahiste en çok üzerinde durduğu konu, partisi ile ilişkilerinin nasıl devam edeceğidir” dedi. Onun önünde Özal ve Demirel örnekleri var. Hem Özal hem de Demirel köşke çıktıktan bir süre sonra bihakkın (kurucu, doğal, tarihî, tartışılmaz) lideri oldukları partilerine uzak düştüler. Sonrasında her iki parti de siyasi hayatımızdan silindi... İşte Erdoğan bu iki siyasetçinin yaptığı “yanlışı” yapmak istemiyor.
Tayyip Erdoğan bunca emek verdiği partisini cumhurbaşkanı olduktan sonra da arkasında görmek istiyor. Bir müddet daha lendiği '”BBir müddet dahaB partisini yönetmek istiyor. Dahası bundan sonra yapılacak seçimlerde de partisinin milletvekili adaylarının belirlenmesinde karar veren kişi olmak istiyor. Erdoğan için “partili cumhurbaşkanlığı” işte bu anlama geliyor. Bu yolla hem partisinin politikası üzerine etkili olacak ve hem de partisi vasıtasıyla parlamentoda güçlü bir kolu olacaktır.
Esasen Tayyip Erdoğan, cumhurbaşkanı seçildikten sonra da siyasetin en etkili kişisi olarak kalmak istiyor...
İşin özü bu olsa gerek.
http://www.taraf.com.tr/enver-sezgin/makale-cumhurbaskani-partili-olursa.htm
Yazarlar
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2016
13.04.2016
2.02.2016
16.02.2016
9.02.2016
26.01.2016
13.01.2016
30.12.2015
23.12.2015
8.02.2015