Enver SEZGİN
Kabul etmemiz gerekir: Türkiye’nin en kadim problemlerinden birinin çözümü için en ciddi adımlar şu son birkaç yıl içinde atıldı. Bazı yasal değişiklikler bu dönemde gerçekleştirildi. İdari bir takım tedbirler alındı. Kürt Sorununun çözümü için uygun psikolojik ortam sağlandı. Silahların susması ve ölümlerin engellenmesi yönünde girişimlerde bulunuldu. Bu amaçla, Türkiye toplumunun bilgisi dâhilinde PKK lideriAbdullah Öcalan ile görüşmeler yapıldı. Uzun süren müzakereler gerçekleştirildi. İki buçuk yıl devam eden “Barış ve Çözüm Süreci” pek çok kişiyi heyecanlandırmıştı.
Türkiye, bu kez kendi barışını gerçekleştirecek miydi? Sorulan soru buydu.
Yaklaşık iki yıl önce bu gün kan gölüne dönüşen, Cizre, Silopi, Sur ilçeleri başta olmak üzere pek çok yerleşim birimini dolaşmıştım. O zamanlar buralara “umut” hâkimdi. Barış ve çözüm için çaba gösteren insanlar gördüm. Geleceğe dair iyimserlikle bakan insanlarla karşılaştım. “Çatışmasızlığın” gerçekleşmesi bile, şehirlerden tutun da en ücra köylere kadar bir bahar havasının esmesine yetmişti.
Şimdi aynı yerde acı ve ölüm var. Bugünlerde, buralara karamsarlık hâkim. Top atışları ve hendekler arasında sıkışıp kalmış bir halk var. Göç eden insanların sayısı giderek artıyor. Çatışmaların ne zaman sona ereceğini kimse bilmiyor.
Oysa “barış” elimizi uzattığımızda dokunabileceğimiz bir mesafeye yaklaşmıştı. Bugüne kadar “Kürt sorununa” uzak duran memleketin batısında yaşayan “milyonlar” çözüme ikna olmaya hazır hâle gelmişlerdi.
Olmadı. Süreç çöktü. İyi ve olumlu ne varsa elimizden kayıp gitti.
Çöküşün sebepleri ile ilgili pek çok görüş ileri sürüldü. Hükümetin işi ağırdan aldığı, isteksiz davrandığı ve gerekli zamanda gerekli adımları atmadığı söylendi. Taraflar arasında çözüme dair derin görüş ayrılıklarının giderilemediği ve bu sebeple istenen ilerlemenin bir türlü gerçekleşmediği iddia edildi.
Daha da önemlisi, “iki taraf” arasında sürdürülen görüşmeler, varılan mutabakatlar topluma anlatılmadı. Pazarlıklar kamuoyuyla paylaşılmadı. Toplumu doğrudan ilgilendiren bir konu bizzat toplumdan gizlendi.
Parlamento devre dışı bırakıldı. Zaman ilerledikçe, süreç adeta “iki taraf” arasında sıkışıp kaldı. Birileri masayı devirdiğinde ise bu tutum güçlü bir tepkiyle karşılaşmadı, karşılaşamazdı.
Ama bugün bunların hiçbirinin önemi kalmadı.
Gerçek olan ise, iyi bir yerde olmadığımızdır.
Ülkenin bir bölgesi yangın yerine dönmüşse, her gün insanlar ölüyorsa, çocuklar nereden geldiği belli olmayan kurşunlarla hayatlarını kaybediyorsa, pek çok kişi için açlık, kızgınlık ve göç hayatın bir parçası hâline gelmişse; memleketin geri kalan bölgelerinde de huzur olmaz, güvenlik ise sağlanamaz.
Bu durum böyle devam edemez.
Bu kadar olumsuzluğun yanında bir de HDP milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılması gündeme gelmiş durumda.
Kaldırdınız diyelim. Peki, ya sonra?
Böyle yaparak yeni mağduriyetler yaratırsınız. Şiddeti meşrulaştırırsınız. Ülkeye ve topluma zarar verirsiniz.
Yüzbinlerce seçmen bu duruma razı olmaz. Tepki gösterir. Böyle davranarak yasal siyasete olan “güveni” tamamen ortadan kaldırırsınız. Yeni çatışma odakları yaratırsınız.
Oysa çubuğu tersine çevirip, siyasetin önünü açacak tedbirler almalıyız.
Barışa ve çözüme dair umutları yeniden yeşertebiliriz.
Bunun için ilk adımı atacak olan devlettir.
Vahap Coşkun’un belirttiği gibi bir an önce “devlet siyasi programını kamuoyuna sunmalı, Kürtlere ne önerdiğini netleştirmeli”.
Barış ve çözüm için yeni bir başlangıç yapabiliriz.
Geçmişten dersler çıkarmış olarak.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları

















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2016
13.04.2016
2.02.2016
16.02.2016
9.02.2016
26.01.2016
13.01.2016
30.12.2015
23.12.2015
8.02.2015