Enver SEZGİN
Geçen yıl kasım ayında Yunus ve Elif Toprak çifti dünyaya bir kız çocuğu getirirler.
Baba Yunus Toprak Hilvan Nüfus Müdürlüğü’ne giderek çocuğunu “Kürdistan” adıyla kayıt ettirir.
Ancak Nüfus Müdürlüğü ailenin peşini bırakmaz.
Yetkililer Kürdistan isminin yanlışlıkla yazıldığını ve bunun değiştirilmesi gerektiğini bildirirler.
Baba bunu kabul etmez.
Bunun üzerine Hilvan Nüfus Müdürlüğü, Hilvan Cumhuriyet Savcılığı’na anne ve baba hakkında suç duyurusunda bulunur.
Bir süre sonra Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açılır. Mahkeme çocuğa yeni bir isim bulmuştur. Adını “Helin” koyar.
Anne ve baba bu isme razı olmaz ve Yargıtay’a başvurur.
Yargıtay başvuruyu yerinde bularak, ailenin çocuğuna istediği ismi koyabileceği yönünde karar verir.
Bölgenin hâli malum; bu olayın bir benzeri de geçen hafta Diyarbakır’da ortaya çıkmasın mı...
Komeleya Tevgera Ciwanên Kurdistanê (Kürdistan Gençlik Hareketi Derneği) adında bir dernek kurulur.
Derneğin yöneticileri kuruluşu bir basın toplantısı ile duyururlar.
Derneğin bulunduğu adrese bir de tabela asarlar.
Polisler derneğe gelerek tabelanın indirilmesi için girişimde bulunurlar.
Valilik “derneğin ambleminde bulunan güneş figürünün Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin kullandığı bayrakla benzerlik gösterdiği” gerekçesi ile soruşturma açılmasını ister.
Bunun üzerine Cumhuriyet Savcılığı inceleme başlatır.
Bu incelemenin nasıl sonuçlanacağı çok önemlidir.
Kürdistan alerjisi yeni değil elbette.
Hatırlayalım.
Irak’ta Kürdistan Federasyonu oluşmaya başladığında Türkiye’de fırtınalar kopartıldı. Türkiye’nin “kırmızıçizgileri” sıralandı.
Sonuç ortada.
Bugün Türkiye’nin yanı başında bir “Kürdistan” var.
Buna rağmen “alerji ”devam ediyor.
Üstelik bütün bunlar “Barış ve Çözüm Süreci’ni” yaşadığımız bir dönemde meydana geliyor.
Oysa Türkiye bu engelleri çoktan aşmalıydı.
Sıraladığımız bu ve benzeri örnekler çözüm sürecinde hangi aşamaya geldiğimizi çok açık bir biçimde göstermektedir.
“Demokratikleşme.”
Özellikle ifade özgürlüğünün sınırlarının genişletilmesinin tam zamanıdır.
Ne yazık ki hükümet bulunduğumuz yere uygun olarak atılması gereken demokratik adımları henüz atmış değil.
Epey bir süre çözüm sürecinin kaç numaralı aşamasına geldiğimizi konuşup durduk. Bu manasız tartışmaları geride bırakmalıyız.
Hangi aşamada olursak olalım. Atılması gereken demokratik adımlar, yapılması gereken reformlar var.
Ve bunlar yapılmadan toplumun rahata kavuşamayacağı açıktır.
Bir başka tartışma ise PKK’nin silahlı güçlerinin kaçta kaçının sınır dışına çıktığı meselesidir.
Sınır dışına çıkışların çok önemli olduğunu görüyoruz.
Ancak unutmamalıyız ki nihai amaç bu güçlerin sınır dışına çıkmaları değil, ellerinde silah olmadan evlerine dönmeleridir.
Bu olanağı sağlayabilecek miyiz?
Mesele budur.
Başbakan Tayyip Erdoğan defalarca “silahları bıraksınlar, gelip siyaset yapsınlar” anlamına gelebilecek ifadeler kullanmıştır.
Ancak hangi koşullarda?
Var olan koşulları iyileştirmeden, ifade özgürlüğünün sınırlarını genişletmeden bu mümkün olabilir mi?
Üç yıl önce doğum yerim olan Kurtalan’a gitmiştim.
Kurtalan Belediyesi ilçenin eski isminden yola çıkarak çöp konteynırlarının üstüne Kürtçe Misric Belediyesi (Şaredariya Misricê) yazısı yazdırmıştı.
Bunun üzerine Sulh Ceza Mahkemesi hemen bir toplatma kararı alır ve “sakıncalı” konteynırları bir depoya kapattırır.
Yarın polisler sözünü ettiğimiz derneğin tabelasını yerinden söküp bir yerlerde çürümeye terk edebilirler. Bu mümkündür.
Ancak böyle yaparak gerçeği değiştiremezler.
Yıllarca bu ülkede “Kürt” sözcüğü yasaktı. Sırf bu nedenle pek çok insan hakkında davalar açıldı. Cezalar verildi.
Bugün “Kürt” demek serbest.
“Kürdistan” demek sakıncalı.
Ne zamana kadar?
Yazarlar
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2016
13.04.2016
2.02.2016
16.02.2016
9.02.2016
26.01.2016
13.01.2016
30.12.2015
23.12.2015
8.02.2015