Enver SEZGİN
Hakkâri’nin Yüksekova ilçesinde meydana gelen ve üç insanın yaşamını yitirmesine neden olan olayların ardından tam bir ay geçti.
Olayı hatırlayalım: 6 Aralık Cuma günü Orman Mahalle’sinde bulunan PKK’lilere ait mezarların tahrip edildiği iddiasıyla iki bin civarında bir grup şehir merkezine doğru yürüyüşe geçer. Ardından burada bir basın açıklaması yaparlar. İşte ne olduysa bu esnada olur. Polisler gaz bombaları ile kalabalığa müdahale eder. Çoğunluk dağılır. Geride yüz civarında insan kalmıştır. Polisin “gaz saldırısına” taşlarla yanıt verirler. Güvenlik güçlerinin cevabı daha da sertleşir. Hedef sadece taş atanlar değildir. Neredeyse orada bulunan herkes saldırıdan nasibini alır.
Yüksekova’da o gün bir vahşet yaşanır.
Hakkâri Barosu Başkanı Muhittin Güngör şunları söylüyor: “Bugüne kadar ilçede benzeri sayısız gösteriler oldu. Ancak ilk kez polisin bu kadar sert davrandığına tanık oldum.”
Aynı gün Hakkâri Valiliği’nin basın açıklamasında şu iddiaya yer verildi: “Olayların başlamasından bir saat sonra eylemciler sekiz dokuz uzun namlulu silahla değişik mevkilerden TOMA araçlarına ateş etmeye başlamışlardır.”
Baro Başkanı Güngör, bu iddialara itiraz ediyor.
“Ortada herhangi bir silah yok. Üstelik olay yerinde de iddia edildiği gibi mermi kovanları da yoktu. Savcıya olay yeri incelemesi yapılmasını istedim, kabul etmedi.”
İlçede genel kanı herhangi bir silahı çatışma olmadığı yönündedir. İnsanlar bir haber ajansı tarafından basına servis edilen görüntülerin o günkü olaylarla bir ilgisi olmadığını söylüyorlar.
Basın açıklamasına katılanlardan biri de İhsan İşbilir’dir.
Burada kardeşi Mehmet Reşit İşbilir ve yeğeni Veysel İşbilir’le karşılaşır. Kardeşi kaynakçı, yeğeni ise oto tamircisidir. Ellerinde herhangi bir silah yoktur. Üstelik her ikisi de iş elbiseleriyle gelmişlerdir. Basın açıklamasından hemen sonra işe döneceklerini söylerler.
Bunun, onlarla yaptığı son konuşma olduğunu bilemezdi.
Ortalık karışır. O güne kadar görülmemiş sayıda polis aracı kalabalığa acımasızca saldırır.
Kobra tipi araçlar, Toma’lar...
“Bize düşmanca ve büyük bir hınçla saldırıyorlardı.”
Bu sözler İhsan İşbilir’e ait.
Bir süre sonra silah sesleri yükselir. Polis araçlarından ateş açılır. Olan olmuştur.
Amca- yeğen polis kurşunlarının hedefi olurlar. İnfaz gerçekleşmiştir. İki insan yaşamını kaybeder.
İki evlat, iki baba, iki eş.
Cenazeler morga kaldırılır. Polis bu kez morgu basar. İnsanlara plastik mermi ve gaz bombalarıyla saldırırlar.
Polis, cenaze törenine katılanlara da “iyi!” davranmaz. Panzerler onbinlerce kişinin arasına dalar. Sonra gaz bombası ve plastik mermiler devreye girer.
En sonunda ise silahlar patlar. Polisin yakın mesafeden açtığı ateş sonucu Bemal Tokçu yaşamını yitirir.
İlçede genel kanı bu olayların bir kışkırtma sonucunda ortaya çıktığı ve hedefin de barış süreci olduğu yönündedir. Üstelik bu cinayetler aydınlatılmaz ise bu tür olayların giderek artacağı endişesi yaygındır.
Muhittin Güngör’ün belirttiğine göre Hakkâri Valisi bugüne kadar herhangi bir idari soruşturma açmamıştır. Başsavcılığa gelince, burada henüz kimsenin ifadesine başvurulmuş değildir. Ancak Baro’nun bu işin peşini bırakmaya hiç niyeti yoktur.
İhsan İşbilir de öyle...
O herhangi bir intikam peşinde değildir.
Tek istediği yakınlarının katillerinin bulunup cezalandırılmasıdır.
Bunun için dava açmaya hazırlanıyor.
“Barışa en yakın olduğumuz bir dönemde bu provokasyonu yapanların peşini bırakmayacağız” diyor.
Tam bir ay önce Yüksekova’da üç eve ateş düştü. Üç anne katledilen evlatları için ağladı. Burada devlet eliyle üç cinayet işlendi.
Olan budur.
Yazarlar
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2016
13.04.2016
2.02.2016
16.02.2016
9.02.2016
26.01.2016
13.01.2016
30.12.2015
23.12.2015
8.02.2015