Enver SEZGİN
Planım, kadim dostum Eşref Tarhan ile Diyarbakır’da buluşup bir an önce Suruç’a gitmek yönündeydi. Ancak şiddetli yağmur bu planımızı bozuyor. İkinci gün erken bir saatte yola koyuluyoruz. Araçta üç kişiyiz. Direksiyonun başında 35 yıldır Almanya’da yaşamını sürdüren, Ezidi arkadaşımız Cemal Kızılhan var. Şehrin hemen girişinde güvenlik güçleri tarafından durduruluyoruz. Kente girmek o kadar kolay değilmiş. Önümüzdeki araçların çoğu geri çevriliyor. Sıra bizde. Bir polis memuru aracımızın fotoğrafını çekmekle meşgul. Bir diğeri ise bize dönüş yolunu gösteriyor. Sebebini soruyoruz. Urfa valisi, sınır yönüne gidişe yasak getirmiş. Bize söylenen bu.
Kısa bir tartışmadan sonra geçişimize izin veriliyor.
Kentin içinde bir kez daha durduruluyoruz. Aynı diyaloglar burada da tekrarlanıyor. Devam ediyoruz. Hedef 16 km. ötedeki Mürşitpınar Sınır Kapısı. Az ötede, bizi bir başka polis barikatı karşılıyor. Duvara yaslanmış, etrafı gözetleyen sivil giyimli bir adam gözüme çarpıyor. Her hâlinden “müdür” olduğu belli oluyor. İnsanların neden geri çevrildiğini soruyorum. “Vatandaşın güvenliğini düşünüyoruz,” cevabını alıyorum. Nihayet sınırdayız. Burada Türkiye’nin pek çok yerinden gelen insanlar var. Özellikle yakın il ve ilçelerden gelenlerin sayısı bir hayli fazla. Kalabalık, bir kilometre ötedeki çatışmaları kaygılı gözlerle izliyor.
Üç yönden saldırı altındaki bir kent günlerdir direniyor. Top mermileri Kobani’nin kenar mahallelerini dövüyor. Yüz metre ötemizde bir patlama sesi ve ardından yükselen dumanlar. Etrafa saçılan şarapnel parçaları. Herkes yere yatıyor. Sınırın hemen yanında motosikletle hareket hâlinde olan IŞİD militanları gözüküyor. Bu durum sinirleri bozuyor, gerginliği daha da atırıyor.
Patlamaların ardı arkası kesilmiyor. Geceleri ise Rus yapımı “Katyuşa Füzeleri” devreye giriyor. Kobani 24 saat buyunca ateş altında.
İnsanlar canlı olarak bir savaşı izliyorlar. Acımasız bir örgütün kanlı saldırılarıdır izlenmekte olan. Öte yandan kendisini savunmaya çalışan bir kent var tam karşımızda. Kobani tüm saldırılara karşı ayakta durmaya çalışıyor.
Birkaç tankın namlularının kalabalığa doğru çevrildiğini görüyorum. Birden, polis şefinin güvenlikle ilgili söyledikleri aklıma takılıyor.
Mardin’den gelen orta yaşlı bir adam bu duruma tepki gösteriyor: “Savaşın tüm şiddetiyle devam ettiği bir sırada, Türk Ordusu’na ait tankların bize yöneltilmiş bir vaziyette konuşlandırılması ne derece doğrudur?”
Suruçlu Ali yanıma yanaşıp konuşmaya başlıyor: “20 gündür doğru dürüst uyuyamıyorum. İki halam sınırın öte tarafında yaşıyor. Sürekli telefonla görüşüyorum. Çok zor durumdalar. Gördüğünüz gibi her iki yakada yaşayanları birbirinden ayıramıyorsunuz. Bu sınırı biz çizmedik. Oradaki insanların sorunları bizimde sorunumuzdur. Bu katliam durdurulmalıdır. Kürtler yardımı hiç mi hak etmiyor?”
Tel örgüler ve mayınlar dayanışmayı ve yardımlaşmayı engelleyemiyor. Suruç ile Kobani’nin bir bütünün parçaları olduğunu burada daha net görebilirsiniz. Burada halk Kobani’ye yapılan saldırının aynı zamanda Suruç’a da yapıldığını düşünüyor. Bu nedenle hükümet üyelerinden gelen “Kobani çözüm sürecinin bir parçası değildir,” yönündeki izahatların buralarda herhangi bir karşılığı yoktur. Her iki yakada yaşayan insanları birbirinden ayıramazsınız.
Hükümetin bu gerçeği görüp, ona göre bir politika izlemesi gerekmektedir. Aksi durumda çok daha büyük sorunların ortaya çıkması kaçınılmaz olabilir.
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun, “Kobani’nin düşmemesi için elimizden geleni yaparız,” biçimindeki açıklamalarından sonra, hangi adımların atılacağı merak ediliyor.
YPG savaşçılarına yapılacak lojistik destek bile burada çok şeyi değiştirebilir. Ancak evvela, PYD’yi yenilmesi gereken bir düşman değil, işbirliği yapılması icap eden bir ortak olarak görmek gerekmektedir.
Yazarlar
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2016
13.04.2016
2.02.2016
16.02.2016
9.02.2016
26.01.2016
13.01.2016
30.12.2015
23.12.2015
8.02.2015