Enver SEZGİN
Türkiye Romanlar Federasyonu 6 Şubat günü Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a bir ödül verdi. İşte o ödül töreni sırasında Erdoğan, 1934 yılında çıkarılan Mecburi İskân Yasası’ndaki bazı ırkçı maddeleri kastederek “Bunları biz temizledik” dedi. Doğru ve olumlu bir adım atılmış.
Ancak, bu ülkede Çingenelere yönelik ayırımcılık dün olduğu gibi bugün de devam etmektedir.
Pek çoğumuzun aklına, Çingene denince köşe başında fal bakan kadın gelir. Kâğıt toplayıcısıdır, bohçacıdır; Taksim Meydanı’ndaki çiçekçidir.
Keman çalan Çingene’nin müziği karşısında mest olmuş, şarkılarına eşlik etmişizdir. Ancak onunla arkadaş, dost olmayı aklımızdan bile geçirmemişizdir. Onların hayatımızda yerleri yoktur.
Ama vardırlar; bizimle aynı havayı teneffüs ediyorlar.
En ufak bir hırsızlık olayının önde gelen “olağan şüphelileridir” onlar.
Üç yıl önce üst düzey bir polis şefinin bulunduğu bir masada oturma bahtsızlığı yaşamıştım.
Sohbet sırasında bahse konu polis şefi aynen şunları söylemişti: “Eğer İstanbul’un herhangi bir semtinde hırsızlık olayı oluyorsa, fail bellidir. Hacıhüsrev Mahallesi’ne gider; şahsı veya şahsıları yakalarsınız.” Ne yazık ki böyle düşünenlerin sayısı az değildir.
Türkiye’de Çingene olmak, her gün haksızlığa uğramak ama hakkını arayamamak demektir.
Son yıllarda ise bir başka karabulut dolaşıyor üzerlerinde; kentsel dönüşüm adı altında evleri yıkılıyor, sokağa terk ediliyorlar.
Onlara, içinde “rahat yaşayabilecekleri” konutlar vaat edilmişti. Böyle olmadı.
Derme çatma evlerden kurtulacak, sağlıklı konutlarda yaşamlarını sürdüreceklerdi. Böyle umut ediyorlardı. Umduklarının tam tersi bir uygulamayla karşılaştılar.
Kentsel dönüşümün başlatıldığı semtlerden biri ise Gaziosmanpaşa İlçesi’ne bağlı Sarıgöl Mahallesioldu.
Başta ilçe belediye başkanı olmak üzere yetkili kişiler mahallelilere kimseyi mağdur etmeyeceklerine dair sözler verirler.
Yıkılan gecekonduların yerine çok katlı apartmanlar dikilir. Yüzme havuzlu ama balkonu olmayan lüks apartmanlardı bunlar. Zamanlarının çoğunu küçücük bahçelerinde veya evlerinin önünde oturarak geçiren bu insanlar balkonu olmayan dairelere yerleştirileceklerdi.
Bir büyük problem daha vardı: Gecekondu sakinleri bu pahalı konutları hangi parayla satın alacaklardı? Sarıgöl sakinlerinin bir ay içinde eline geçen toplam para bile bu taksitleri ödemeye yetmiyordu. Var olan gecekondularını bile kaybedebilirlerdi.
Sokakta kalmamak ve daha çok mağdur olacakları günleri yaşamamak için güçlerini birleştirmeye karar verirler. Doğma büyüme Gaziosmanpaşalı olan Şadi Çatı, arkadaşlarına öncülük eder ve bir dernek kurulmasına önayak olur. Başkan seçilir. Derneğin açılışına Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı da davet edilir. Başkan, burada da bir kez daha kimsenin mağdur edilmeyeceğine dair söz verir. Sözler yerine getirilmez. Bir yandan da gecekondu yıkımı devam eder. Buna direnenlere gözdağı verirler. Zorla imza attırılmaya çalışılır.
Kabul etmeyenlere ise başka ikna yöntemleri uygulanır.
Susuz ve elektriksiz bırakılırlar. Yaşam onlar için daha da çekilmez olur.
Oysa gidecek başka bir yerleri yoktur. Şadi Çatı şunu söylüyor “Burada yaşayan pek çok insanın yiyecek ekmeği bile yoktur. 700 aile belediyeden aldığı yemekle yaşama tutunmaya çalışıyor. Bırakın taksit ödemelerini, 250 TL olan apartman aidatını bile ödememiz mümkün değildir.”
Şadi Çatı’nın belirttiğine göre kentsel dönüşüm sonucu 50 bin insanın buralardan göç etmesi sözkonusudur.
Peki, nereye?
Çingeneler, yaşadıkları yerlerden uzaklara, kentin dışına doğru itilmektedirler.
Oysa bulundukları yerde, komşuları ile birlikte sağlıklı konutlarda yaşamak onların en tabii hakkıdır.
Anılarından ve komşularından uzak diyarlara gitmek istemiyorlar. Yaşam tarzlarına ve kültürlerine uygun konutlarda yaşamak istiyorlar.
Kentlerin birer rengi olarak yaşamlarını sürdürmek istiyorlar.
Horlanmadan, dışlanmadan…
*
Yazarlar
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2016
13.04.2016
2.02.2016
16.02.2016
9.02.2016
26.01.2016
13.01.2016
30.12.2015
23.12.2015
8.02.2015