Enver SEZGİN
12 Eylül Rejimi’nin diktatörü Kenan Evren’in kızı Şenay Gürvit, “babasıyla gurur duyduğunu” söyleyerek, “ailece vicdanlarının çok rahat olduğunu” belirtmiş.
Sanki o dönemde yüzbinlerce insan gözaltına alınmadı, binlercesi işkencelerden geçirilmedi; 171 kişi işkence sırasında hayatını kaybetmedi. Sanki çok sayıda anne ve baba evlat acısı çekmedi.
Ya idam edilenler?
“Asmayalım da, besleyelim mi?” sözü bugün hâlâ akıllardadır.
12 Eylül Darbesi’nin başındaki kişiydi. Sorumluluğu kadar günahları da fazlaydı. Tüm Türkiye’ye acı çektirdi.
Yaptıkları bunlarla sınırlı değil. Cezaevine attıkları, işkence yaptıkları, sürgüne gönderdikleri insanların yakınlarına da kötülük etmeyi ihmal etmediler.
Kötülük ettikleri insanlardan biri de benim babamdı.
Eylül ayının bir ılık akşamında onunla vedalaştık. Ayrılmadan önce sıkı sıkıya sarılıp, “Dikkatli ol oğlum”, dedi. Bu ayrılığın uzun süreceğini çok iyi biliyordu. Öyle de oldu.
Binlerce kaçak insan vardı ve ben de onlardan biriydim.
Ailem üzerinde yoğun bir polis baskısı olacağını biliyordum.
En çok da babama eziyet etmişler.
Evde, işyerinde, sokakta; nerede bulurlarsa…
Yine bir gündüz vakti çok sayıda asker ve polis evimize uğramışlar. Babam o gün hasta. Onu hasta yatağından zorla kaldırıyorlar. Nerede gizlendiğimi sormuşlar.
Bilmediğini söylemiş. Gerçekten de bilmiyordu.
Tehdit dolu sözler, küfürler…
Sonra da, kolundan tuttukları gibi merdivenlerden aşağıya doğru itmişler. Dışarı çıkarıp, üç saat boyunca hasta hâliyle güneşin altında bekletmişler. Kardeşlerim bu zulme fazla dayanamayıp araya giriyorlar, bağırıyorlar. Polislerden biri “Susun,” diye çıkışıyor, “gün bizim günümüz, biz konuşacağız, siz susacaksınız”.
Gerçi hak ettiği cevabı almış. Ancak, bu kez babamı alıp götürmek istemişler. Vicdanlı bir astsubay devreye girerek gözaltın alınmasına engel olmuş.
Tüm bu olup bitenleri dolaylı yollardan öğreniyor, çok üzülüyordum. Lakin elimden bir şey gelmiyordu.
Öyle ya, ben bir kaçaktım.
Küçük kız kardeşim o zamanlar lise öğrencisi. Her okul çıkışı polisler onu izliyor, rahatsız ediyor, hakaret ediyorlarmış. Yine bir gün iki sivil polis tarafından izlendiğini fark ediyor. Hızlı adımlarla eve geliyor. Birde ne görsün; o iki adam içeride oturuyor.
Onca eziyete fazla dayanamayan kardeşim okulu bırakmak zorunda kalmış.
Bu haberi ilk duyduğumda yüreğim kanamış, içim acımıştı.
Yıllar geçiyor, babam yaşlanıyordu. Bir daha onu göremeyeceğim diye çok korkuyordum.
“Son bir defa daha onu görsem,” diye geçiriyordum içimden. Bütün tehlikeleri göze alarak onunla görüşmeye karar verdim. Bir biçimde abime haber gönderip, Diyarbakır’da görüşmek istediğimi söyledim. Babam görüşmeye gelmeyi kabul etmemiş. “Beni takip eder, oğlumu yakalarlar,” diye düşünmüş.
Gelmedi, görüşemedik.
Yıllar geçmiş, dönüş zamanı gelmişti. İstanbul’da otobüse bindim, on yıl sonra ilk kez memlekete gideceğim. İçinde büyüdüğüm ev, mahalle, hattâ şehir değişmiş. En küçük kardeşim liseyi bitirmiş. Neredeyse hiç tanımadığım bir kardeşimden söz ediyorum. Babam ise çoktan emekli olmuş, köşesine çekilmişti.
Saçları tamamen beyazlamış bir adam duruyordu karşımda. Tıpkı vedalaştığımız günkü gibi sarıldı, öptü, ağladı. Sohbet ettik. Yaşadığı o acı günlerden tek kelime bile söz etmedi.
Yorgundu, hırpalanmıştı. Eskisi gibi sevecen ve duygusaldı.
Babam bir işçiydi. Yıllarca çalıştı, didindi.
Yoksulluğu ve yokluğu iliklerine kadar yaşadı, işsiz kaldığı günler oldu. Hayattaki en büyük amacı sekiz çocuğunu kendisi gibi “dürüst birer insan” olarak yetişmelerini sağlamaktı.
O hep fedakâr bir insan olarak yaşamını sürdürdü. Tüm zorluklara rağmen ailesini ayakta tutmayı başardı.
O çok iyi bir insandı, babamdı. Yaşamı boyunca kimseyi bilerek kırmadı, kimseye kötülük etmedi.
Hayata gözlerini yumduğunda, binlerce insanın hayır duaları ve başsağlığı dilekleriyle uğurlandı.
Peki, ya Kenan Evren?
Yazarlar
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2016
13.04.2016
2.02.2016
16.02.2016
9.02.2016
26.01.2016
13.01.2016
30.12.2015
23.12.2015
8.02.2015