Enver SEZGİN
Her parti gibi AK Parti hükümeti de 13 yıllık bir iktidardan sonra yıpranabilir. Ancak bu büyük oy kaybını salt iktidar yorgunluğu ile izah etmek mümkün değildir.
Daha bir yıl önce yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, Tayyip Erdoğan yüzde 52 ile ve üstelik ilk turda seçilmişti. Ortaya çıkan yolsuzluklar, kayırma, antidemokratik bazı uygulamalar nedeniyle bir miktar seçmen zaten partiden uzaklaşmış, araya mesafe koymuştu. Fakat asıl kopuş Cumhurbaşkanlığı seçiminden hemen sonra başladı.
Esasen yeni bir durumla karşı karşıyaydık. Artık yeni bir başbakan ve farklı bir bakanlar kurulu vardı. Doğru olan bu kadronun seçimlere gitmesi ve seçmenin karşısına çıkıp güvenoyu istemesiydi. Böyle olmadı. Erdoğan buna izin vermedi. Parti genel başkanı gibi davrandı. Meydanlara çıkıp seçim konuşmaları yaptı; halktan oy istedi.
İkili bir iktidar görüntüsü vererek seçmenin karşısına çıktı. Bu durum yıllardır, AK Parti’ye oy veren seçmenin kafasını karıştırdı. Kime ve niçin oy vereceklerine karar veremediler. Küstüler, sandık başına gitmediler. Ya da oy verebilecekleri başka partilere yöneldiler. AK Parti’nin politikalarına, vurdumduymaz davranışına, dayatmalarına tepki gösterdiler. Hükümeti düşürüp, AK Parti’yi cezalandırdılar.
Cumhurbaşkanı’nın, “400 milletvekili” istemesi bardağı taşıran son damla oldu. “Başkanlık Sistemi Projesi” ters tepti. Bu ülkenin daha fazla gerginliği kaldıramayacağı görüldü. İnsanlar bu gerginliğin sona ermesini istediler. Kutuplaşmanın yerine uzlaşmayı; kavganın yerine işbirliğini önerdiler. Demokratik bir parlamentonun ortaya çıkmasını sağladılar. Sonuç: Hükümet partisi 2011 seçim sonuçlarına göre 9 puan aşağıya düşmüş oldu.
Asıl dramatik düşüşü ise Kürt seçmenin karşısında yaşadı. Kürdistan’ın bazı şehirlerinin ve İstanbul- İzmir gibi büyük illerin seçim sonuçlarına göz attığımızda bunu rahatlıkla görebiliyoruz.
Oysa bu parti Kürtlerin önemli bir kesiminin desteğini almış, sempatisini kazanmıştı. Bu desteği salt yapılan “hizmetlerle” izah etmek doğru değildi. Nitekim daha yakın bir zamanda Yüksekova Hava Alanı’nın açılışı bizzat Cumhurbaşkanı ve Başbakan tarından gerekleştirilmişti. Hakkâri’den aldıkları oy ortadadır. Bir önceki genel seçimlerde Diyarbakır’da aldıkları oy yüzde 32 iken bu oran 14’de düşmüştür. Bitlis’te yüzde 50’den yüzde 31’e; Muşta ise 42’den 24’e gerilemiştir. Başka bazı şehirlerde ise silinmenin sınırına gelmişlerdir.
Peki, ne oldu?
İniş Roboski Katliam’ı ile başladı. 34 insanın öldürülmesinin üzeri örtülmek istendi. Askerî ve sivil mahkemeler olay hakkında takipsizlik kararları verdiler. Sorumluların ortaya çıkartılması için en ufak bir çaba gösterilmedi.
Ardından sınırımızın hemen yanıbaşındaki yerleşim birimlerine IŞİD saldırıları başladı. Tam o günlerde Erdoğan’dan “Kobani düştü, düşüyor” açıklaması geldi. Hükümet, Kobani’nin düşmesi ile Suruç’un düşmesi arasında bir fark olmadığını anlamadı, ya da anlamak istemedi.
Erdoğan, Kürtlerle kurduğu gönül köprülerini tek tek yıkıyordu. “Kürt sorunu yoktur” yönündeki açıklaması ise yeni bir kırılmanın habercisi oldu. Hâlbuki 2005 yılında yaptığı “Türkiye’de Kürt Sorunu vardır” yönündeki açıklaması büyük bir destek almış, takdir toplamıştı.
Kırılmayı derinleştiren son hamle ise, Dolmabahçe Mutabakatı’nı yok sayması ve İzleme Heyeti’nin kurulmasını engellemesi oldu. Mesafe giderek açılıyordu.
Erdoğan, yıllar önce, Kürtlerin elinden tutmuş, onların gönlünü kazanmıştı. Şimdi o eli bıraktı.
Seçmen ise bu davranışı sandık başında cezalandırdı. Kolay unutamayacağı bir ders verdi. İşin özeti budur.
İktidar partisi, şimdi Fırat’ın Ötesi’nde can çekişiyor.
Erdoğan, CHP ve MHP yöneticilerinin Fırat’ın Ötesi’ne gidemediklerinden dem vururdu. Benzer bir tehlike AK Parti’yi beklemektedir.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarlar
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
edip şahiner
Kürt sorunu ve çözüm sürecinde son günlerde neler oluyor? Doğrusu bu ve benzeri soruların cevabını bulmak için ne olanı biteni mevcut mediadan izlemek ne de mevcut analistlerden okumak yeterli olmuyor. Çünkü pek az kişi açık ve nesnel konuşuyor.