Enver SEZGİN
Bazı kentler var ki, her ziyaret ettiğinizde ondan etkilenir; burada bulunan eserleri yaratanlara hayranlık duyarsınız. İşte Midyat böyle bir şehirdir.
İlk kez lisede okuduğum yıllarda sınıf arkadaşlarım ile birlikte bu ilçeye gitmiştim. Lezzetli yemekler yemiş, ev yapımı şarapların tadına bakmıştık. O zamanlar Midyat’ın ahalisinin büyük çoğunluğunu Süryaniler oluşturuyordu.
Peki, ya bugün?
Çoğumuz, Mor Gabriel Manastırı’nı büyük bir merakla gezmiş; Gelüşke Hanı’nda küçük bir mola vererek karnımızı doyurmuşuzdur. Kubbeleri, taş evleri, abbaraları, çan kuleleri ve mozaiklerini büyük bir keyifle incelemişizdir.
Yöre insanının deyimiyle, “gelen ağlar, giden ağlar” sloganıyla özdeşleşen kadim bir kent burası.
Bu tarihî kentin geri planında büyük bir medeniyet vardır.
Ve o medeniyetin yaratıcıları.
Süryaniler…
Onlar yüzyıl önce soykırıma uğradılar. Büyük bir trajedi yaşadılar, sürgüne gönderildiler.
UNESCO’ ya göre Süryanice, Türkiye’de ciddi anlamda yok olmayla karşı karşıya kalan dört dilden biridir.
Yuhanna Aktaş, doğma büyüme bir Midyatlıdır. Süryani Kültür Derneği’nin başkanlığını yaptığı gibi, HDP Parti Meclisi üyeliği görevinde de bulunmaktadır. Süryanilerin ayakta kalması için çaba sarf edenlerden biridir. Kentin meydanına bakan mağazasında buluşuyoruz. İlk lafı şu oluyor: “Süryaniler hâlâ çok tedirgin.”
Söylediğine göre Midyat’ta sadece 130 Süryani aile kalmış.
Süryanice dilinin tehlike altında olduğunun farkındadırlar. Bunun için Süryanice eğitim verecek bir ilköğretim okulunun açılması için İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne müracaat etmişler. Şimdi bakanlıktan gelecek cevabı bekliyorlar. Benzeri bir girişim İstanbul’da yapılmış. Süryaniler, her şeyden önce Lozan Anlaşması’ndan doğan haklarını kullanmak istiyorlar. Azınlık statüsünde kabul edilmedikleri için 1928 yılından beri okul açmalarına izin verilmiyor. Bugün, gecikerek de olsa bu haksızlığın giderilmesini talep ediyorlar.
Süryani topluluğu, ne yazık hâlâ güven içinde bir hayat sürdüremiyor. “Kılıç Artığı” insanların evlatları için kötü günler tam olarak geride kalmış değil. 90’lı yılların karanlık ve korku dolu günlerinde yaşadıklarından hiç söz etmeyeceğim. Daha dokuz yıl önce büyük bir katliam tehlikesi ilke karşı karşıya kalmışlar.
Yuhanna Aktaş, o günleri şöyle anlattı: “Danimarka’da, bir dergide Hazreti Muhammed’in karikatürünün çizilmesi sonrası meydana gelen olaylar buraya da sıçradı. Bir Cuma namazı sonrası bir grup şehir merkezinde gösterilere başlamıştı. Ellerinde yeşil flamalar, alınlarında ‘Allahu Ekber’ yazılı bantlar vardı. Derken, evlerimizin ve işyerlerimizin bulunduğu bölgeye yöneldiler. Ne acıdır ki, içlerinde daha bir gün önce birlikte oturup çay içtiğimiz bazı kişiler de vardı.
İşte asıl bu bizi çok üzmüştü. Can güvenliğimiz tehlikedeydi. Bereket versin kısa zamanda evlerimiz ve işyerlerimiz polisler tarafından koruma altına alındı. Birkaç gün çocuklarımızı okula gönderemedik. Biz saldırmak isteyen bu insanların çoğu Danimarka’nın haritadaki yerini bile bilmiyordu. Ama işte birileri bu kalabalığı galeyana getirmişti.
İşin sevindirici yanı ise, dost olarak kabul ettiğimiz bazı arkadaşlarımız tehlikeyi göze alarak gelip yanımızda durdular. Bize moral verdiler. Sonunda hiç kimseye bir zarar gelmemişti. Ancak bir kez daha güvende olmadığımız anlaşılmıştı.”
Çocukluğumuzda, Süryanilere yapılan zulümleri dinlerdik. Gençlik yıllarımızda ise bu haksızlıkların bir bölümüne bizzat şahit olduk.
O gün, bunları bir kez daha hatırladım.
Utandım, üzüldüm,
Midyat’ta 500 civarında Süryani yaşıyor. Bir o kadarı da Mardin il merkezinde.
Diyarbakır’da ise taş patlasa 30 kişi.
Bu topraklarda Süryani bırakmadık. Mezopotamya coğrafyasının “kadim bir rengi” soluyor.
Çok az sayıda insan ayakta kalmaya, varlıklarını sürdürmeye çalışıyor.
Yazarlar
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2016
13.04.2016
2.02.2016
16.02.2016
9.02.2016
26.01.2016
13.01.2016
30.12.2015
23.12.2015
8.02.2015