Enver SEZGİN
Geçen ay içinde Kolombiya Hükümeti ile Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri (FARC) arasında yapılan görüşme sonucunda altı ay içinde nihai barış anlaşmasının imzalanmasına karar verildiği duyuruldu. Her şey planlandığı gibi giderse gelecek yıl mart ayında ülkede atmış yıldır devam eden savaş sona erecek ve Kolombiya, özlemini çektiği barışına kavuşacaktır.
2013 yılının başında bizde de benzeri bir süreç başlamıştı. Nihayetinde silahlara veda edilecek ve ülkeye barış gelecekti. Tüm zaaflarına rağmen “Barış ve Çözüm Süreci”, işte bu amaca yönelikti. Olmadı, çöktü.
Çöküşün pek çok sebebi var. Aynı zamanda bize bıraktığı belli bir miras da var.
Murat Belge bir yazısında şu ifadeleri kullanıyor: “‘Barışçı Çözüm’ ya da ‘Barış Süreci’ gibi, içinde ‘barış’ kelimesi geçen adlar verdiğimiz bir dönem oldu. ‘Kürt Sorunu’ yerine bu adları kullandık. Çok da iyi oldu, ne kadar içi boş olursa olsun bu ‘barış’ kelimesini telaffuz etmemiz. Ağzını açan ezmekten, parçalamaktan söz ederken ‘barış’ kavramına iyi kötü bir yatırım yapıldı. İnsanlar ya da bazı insanlar bunun mümkün olabileceğini düşündüler; ‘mümkün’ den öte, iyi bir şey olabileceğini düşündüler.’Barışmak’ nasıl bir şeydir, nasıl barışılır, buna biraz kafa yormaya başladılar.”
İnsanlar aynı zamanda “çözüm” kavramına da yatırım yapmaya, bu konu üzerinde düşünmeye başladılar. Bugüne kadar Kürt sorununa mesafeli davranan çevreler de dâhil olmak üzere pek çok kişi diyalog içine girerek ve konuşarak en zor meselelerin bile silaha ve şiddete gerek kalmaksızın çözülebileceğine inanmaya başladılar.
Çözüm sürecine verilen destek bunu çok açık bir biçimde ortaya koymuştur. Kürtler silaha başvurulmadan; demokratik yollardan haklarına kavuşabileceklerini gördüler. Buna uygun davrandılar. Kendilerini temsil ettiklerine inandıkları yasal partilerine daha sıkı sarıldılar. Seçimlerin ve parlamentonun önemini daha çok kavradılar.
7 Haziran Genel Seçimleri için yürütülen kampanyaya var güçleriyle katkı yaptılar, çalıştılar. 7 Hazirandan sonra ise gözlerini yeni oluşan parlamentoya diktiler. Sorunların parlamento yolu ile çözüleceğine inanmışlardı. Ne yazık ki süreç çöktü, silahlar yeniden patladı.
İki buçuk yılın sonunda süreç çöktüyse bunun birinci derecedeki sorumlusu hükümettir. Bu yüzden iktidar her türlü eleştiriyi hak ediyor. Ancak, yanlış tek taraflı değil. PKK yönetimi, hükümetin ayak diremelerinin önüne geçecek, ileri doğru adım atmalarını sağlayacak bir yaklaşım göstermedi. Aksine her fırsatta bizzat “sürecin kendisine” inanmadıklarını dile getirdiler.
Örneğin…
KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, 2013 yılında kendisi ile yapılan bir mülakat sırasında şu açıklamayı yapmış: “Eylül sonuna kadar adım atılmadığı takdirde savaşı yeniden başlatabiliriz.”
Keza, KCK Yürütme Konseyi üyesi Murat Karayılan’ın, 2014 yılının eylül ayındaki açıklamasından şu ifadeleri bulmak mümkündür: “Ortada çözüm süreci falan kalmamıştır. Süreç bizim için bitmiştir.”
Bir diğer KCK yöneticisi Sabri Ok ise, PKK yönetiminin genel yaklaşımına uygun açıklamalarda bulunuyor ve şöyle söylüyor: “Bizim açımızdan çatışmasızlığı sürdürmenin anlamı kalmamıştır.”
Bugün kanlı bir çatışmanın içindeyiz. PKK’nin tek yanlı eylemsizlik kararı da durumda bir değişiklik yaratmış değildir.
HDP an itibariyle 80 milletvekilliği ile parlamentoda güçlü bir parti konumundadır. Yüzün üzerinde belediye başkanlığına sahiptir. Partinin toplum üzerinde hatırı sayılır bir etkisi/ saygınlığı vardır. Böyle bir durumda, Kürtlerin kendi haklarını elde etmeleri için silaha gerek yoktur. Doğru olanı, PKK’nin Türkiye’ye karşı silah kullanmayacağına dair açıklama yapması ve böylelikle sözü ve eylemi demokratik siyasete bırakmasıdır.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2016
13.04.2016
2.02.2016
16.02.2016
9.02.2016
26.01.2016
13.01.2016
30.12.2015
23.12.2015
8.02.2015