Melih ALTINOK
Son günlerde, bedelin hasını ödemiş birkaç isim dışındaki BDP’lileri aradığımda, benden hazzetmediklerini açıkça ifade eden ve buna hiç de şaşırmadığım MHP’lilerin telefonunu çaldırır gibi zorlanıyorum.
Bazı BDP’liler, eksik olmasınlar, barış gazeteciliği gereği terörist ya da şehit gibi ifadeleri kullanmadığımız için bizlere Ali Kemal muamelesi çeken MHP’lilerden daha sert bir tavır takınıyorlar.
Geçenlerde BDP’den bir hanımefendi “Size konuşmama kararı aldım” diyerek telefonu yüzüme kapattı. Bir başkası da muhabirimize beni gerekçe göstererek aynı kabalığı yapmış.
Canları sağ olsun.
Diyarbakır’da taksisine bindiğimiz Kürt kardeşimin “Sizden de mi para alacağız” demesi, bir başkasının Mardin’de dönerci dükkânı kapatıp mihmandarlığımızı yapması bana yetiyor da artıyor bile.
Gerçi bazı BDP’lilerin niçin böyle davrandıklarına dair kafamda pek çok yanıt var elbette.
Ama yine de empirizmin kısır döngüsünde “bilmeyi olmaya” eşitleyen arkadaşlarımızın “Siz ne konuşuyorsunuz ki batıdan” diye yakınmalarını dikkate alarak “anlamaya” çalışıyorum kendilerini.
Ne olur bana yardımcı olun da bir hata yapıyorsam inat etmeyeyim.
Sizce bu vefalı vekillerimiz, savaşın o netameli günlerinde “gerilla” dedik, JİTEM’e yüklendik diye medyada linç edildiğimiz zamanlardaki “dostluğumuzu”, ulusalcıların bile bayram değil seyran değil Kandil’e heval kesildiği bugünlerde, Diyarbakır romantizmine prim vermediğimiz için dondurmuş olabilirler mi?
İyi de dünyadaki en büyük problemin milliyetçilik olduğunu düşünen ve insanlığın baş belası bu hastalığı yeni güç ilişkileri yaratarak sürekli yeniden üreten ulus-devletle kendimi bildim bileli fikrî bir mücadele yürütüyorum.
Şimdi kalkıp, derdimiz demokratik cumhuriyet dedikleri halde, savunma konumundaki silahlı mücadelelerini özerlik ilan ettikleri bölgelere “sızma” yapan TC’ye karşı aktifleştirme kararı alan ve bu haliyle bir Kürt ulusal ordusunu haline gelen HPG’yi nasıl destekleyebilirim ki.
Hududa kadar anti-militarist vekillerimizin Karargâhın tescillenmiş gazetecilerine ve yazarlarına gösterdikleri muhabbetti, her dönem ezilenlerin safında durmuş olan bizlerden esirgememeleri için orduya ilişik çalışmamamız da yetmiyormuş anlaşılan. Ağabeyler, ablalar Kandil’e asker yazılmamızı da mı bekliyor ki?
Ama ben JİTEM’in infazları, askerlerin köylülere bok yedirmesi, çapulcu sürülerinin insanları asit kuyularında eritmesi karşısında, bu pisliklerin sorumlularının amaçları dünya görüşümle uyuşmuyor diye değil, hangi kutsal nedenle olursa olsun insanların öldürmesine, işkence yapılmasına, aşağılanmasına “amasız” karşı olduğum için çığlık attım.
Yolda ambulans durdurup sağlık memurlarını kaçıran, madenleri basan, sığınağından çıkıp ovada gencecik insanları –Kandil’in tabiriyle– “avlayan”, dışlarında kalan muhalif Kürtleri ezen silahlı bir yapıya “solcuyum, sosyalistim” iddiasında bulunuyor diye bugün “helal olsun” diyebilir miyim?
Belki de Hatip Dicle’ye bir iltimas geçilmesini, KCK sanıkları tahliye olacak diye Silivri’nin boşaltılmasına göz yumulmasını savunmadığımdandır hınçları. Şemdinli’deki Umut Kitapevi’ni bombalayanlara sahip çıkan Büyükanıt’ın ifadeye çağrılmasının da yolunu açan referandumda “boykot” demediğim için de kızgın olabilirler.
Kusura bakmasınlar ama nasıl Öcalan hakkında özel yasalara ve yargılamaya mesafeli durduysam, barışçı tavrını takdir ettiğimi her vesileyle tekrarladım Dicle için de olsa bir güzellik bekleyecek kadar “yerel” çalışmıyor kafam.
Hatip Bey’e Meclis kapısını kapatan faşizan yasaların değişmesi için parlamentoya yasal ve meşru yollarla baskı yapılması gerektiğini savunmam ya da KCK dâhil, tüm yargılamalarda evrensel hukuk normlarının gözetilmesini talep etmem de demokratlığıma halel getirmez sanırım.
“Yetmez ama evet” diyenlerle konuşmuyorlarsa da, referandumun namusunu kurtaran ve kitlesel olarak “evet” diyen Kürt halkının telefonlarına da çıkmasınlar o zaman.
Yine olmadı...
Olması için, hamaset yapmadan barışta ısrar eden Kürt ve Türk halklarının dostlarına, bir zamanlar devletin seslendiği gibi “uy ya da sus” diye bağırıp çağırmayı bırakıp bu muhakemeyi, en azından yalnız kaldıklarında kendilerinin de yapmaları lazım sanırım.
Böylece, Karasu’nun ve Kandil’in diğer radikallerinin provokasyonlarına gerilla güzellemeleri düzerek, demokratik özerlik için “ertelenebilir” diyen Öcalan’ı, “iyi bari, içini doldurun” yani “sertleşin” demek zorunda bırakanların mı, yoksa askerin operasyonlarına zemin hazırlayan koşullara tümden karşı çıkanların mı Kürt halkının da dostu olduğunu anlayabilirler belki.
Ha, benim gibilere kızgınlıkları, Kürtler’in huzuruna, refahını ve güvenliğine karşı olduğumuz safsatasına gerçekten inanmaları değil de, fiili durumun devam etmesi, hatta eskinin o kanlı günlerindeki siyasi konfora dönülmesi önünde engel teşkil etmemizden kaynaklanıyorsa, tamam.
Zaten fikir teatisi ve diyalog ehliyetinde etnik köken hanesinin doldurulmasını da şart koşar hale geldiklerine göre ben de siliyorum isimlerini fihristimden.
Ama bilinmeyen numaraları yine de açacağım, bir umutla.
Yazarlar
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019