Melih ALTINOK
Aslında bu hafta, solun “son kalemiz saldırı altında” diye karşıladığı, Liberal Düşünce Topluluğu’nun kamu kurumu niteliğindeki meslek odalarının şeffaflaşması talebini içeren araştırmasından bahsedecektim.
Ama pardon, kimilerimizin genel bir çerçevede, kimilerimizinse yaşımızı falan konu edip iddialarımıza “her yeriyle güldüğü” ve oldukça “denli” takıldığı 77 1 Mayıs tartışması yakamızı bırakmıyor.
Zira sokakta karşılığı olamasa da medyada ciddi bir kolektif delilik dalgası hepimizi boğacak kadar şiddetle yayılıyor.
Kimsenin “gidin” demediği iki yazarımız, tamamen bireysel tercihleriyle bugüne kadar yazılar yazdıkları mecrayı terk ettiler.
Ne var ki kimileri, mevzuu, Yeni Türkü’nün o muhteşem şarkısındaki “kalandır aslında terk eden” dizleriyle aşırı yorumlamalarından olsa gerek, “tahammül” telkinlerini kalanlara yapıyor.
Hatta “şarkılarla yaşayan” bir dostumuz, baharın habercisi Hıdrellez şarkısıyla ağıt bile yaktı “gidenlerin ardından”.
Hiç bu kadarını “bekliyorduk” ama yine de ajitasyonun böylesine pes doğrusu.
“Berktay’a Ermeni soykırımı ile ilgili düşünceleri nedeniyle saldıran aşırı sağ ve sağdaki yorumcuların” tavır değişikliğini “düşünmeden edemeyen” bu yazarımız, 77 1 Mayıs tabusunu eleştirenler arasına “Kaypakkaya’nın ölüm emrini Berktay mı verdi” manşetiyle Odatv’nin de katılmasını, bu ortaklığı düşünüyor mu bilemiyorum.
Ama Leman’da, 1 Mayıs 77’de alanda toplanmış kalabalığa Taraf penceresinden ateş açılan ve “her taraf bok kokuyor” üst başlığıyla kapağa konulan o iğrenç “karikatürü” de görmeden edememiştir kuşkusuz.
Peki ya, 1 Mayıs 77 Katliamı’nda “bir ihtimal daha var” demekten başka bu denli büyük bir infiale neden olacak ne yaptık biz?
Hakikaten, Türkiye’nin diğer anlatılmamış hikâyelerini anlatırken yaptığımız ve bugün diklenenlerin o dönem alkışladığı tavrımızdan farklı bir tutum mu aldık?
Önce Taraf’a “Mutlaka olması gerek” deyip ardından çalıştığımız bu gazeteyi bin bir emek ve zorlukla ayakta tutan çalışma arkadaşlarımıza “Aslında Hürriyet’te çalışması gereken bir avuç densiz” diyerek mi seslendik?
Bir yazarımızın konuyla ilgili röportajının sonunda yaptığı esprinin “yalanlattırılması” için tüm “imkânlarımızı” emirlerine amade mi ettik yoksa?
Tribünlere oynama, makul sınırlar içinde kalıp dönüş biletini “yine de” muhafaza etme refleksinin kurbanıyız belki de.
Ve kuşkusuz, Twitter’da bile ayıp sayılan ve daha çok o mecranın panpişlerinin başvurduğu gibi “abi bir sen ya o gazetede, şu beşli yazmasın e mi” tarzındaki güzellemeleri retweet etmek, ezber bozanlarla birlikte ortodokslar tarafından linç edilmekten daha konforlu.
Yo yo meraklanmayın, övgüleri mesajlarını buraya taşıyıp üçüncü şahıslar üzerinden kin kusmayacağım, hakaret etmeyeceğim çalışma arkadaşlarıma. Zira en basitinden terbiyesizliktir bu.
Çünkü hâlâ derdim, sırtımın tapışlanması değil her alandaki statükoyla hesaplaşmak. Bir zamanlar Demirel’in dediği gibi “Çorum’u bırak Fatsa’ya bak” misali “Solun günahlarını bırak devletinkilere” bak diyemem bu tartışmada da.
Bu yüzden Facebook’ta, Twitter’da, gmail’de posta kutularımıza düşen eleştiri mail’lerine yanıt vermekle meşgulüz hâlâ.
Bir ileti aynen şöyle:
“Berktay, bilim adamı kimliğiyle, ‘bu tavrın etkisi ne olur’ kaygısına, gerçekçilik adına karşı çıkabilir ama gazete yazarı olarak, bu olguyu gözardı etme lüksü yok. Hele Taraf’ın hiç yok! Taraf olma misyonuyla yola çıkan bir yayında, daha Ahmet Altan Kürt hareketinin silahlı mücadelesine karşı yazdığı zamanlarda bunu söylemek istemiştim. Biz tarafız işimiz gerçekçilik değil, adalet aramak.”
Son dönemde ortaya çıkan bazı gizli okurlarımızın ve aşk günlerinde isyan eden yazarlarımızın derdi okurumuzun dediği gibi gerçek değil, neyi kastettiklerini anlamadığımız adaletleri, ideolojilerinin bekası olabilir.
Şahsen benim derdim, bu tartışmada da “gerçek”.
Beni, Hürriyet’ten ve zamanında AK Parti’nin emeklilere zam yapması gibi olumlu bir adımın yerilmesi gerektiğini, gerekçe olarak da “Çünkü Kartaca yıkılmalıdır”ı gösteren Oktay Akbal’dan, Cumhuriyet’ten ayıran da budur.
Ama ne yazık ki aynı angaje gerekçe, bugün kimilerimizi “Türkiye Türklerindir” gazetesine layık görenleri, o mecralarla özdeşleştiriyor.
Dün “şeriata geçit yok” derken bugün ayıkıp sığ sularda Kemalizm’e çakmak, Gençliğe Hitabe’yi köşede evirip çevirmek ileri bir adım olsa da kolay.
Zor olan sıkışınca o hitabenin sosyalist versiyonuna sarılmamak. Sola en ufak bir eleştiri geldiğinde “bütün tersanelerinize girilmiş, tarihimiz lime lime edilmiş” dememek.
Gerçeklik sözkonusu olunca, iddiaları savuşturmak için muhtaç olduğunuz kudret de, terbiyesiz üslubunuzda fazlasıyla mevcut, gösteriyorsunuz işte.
İşinize, ideolojinize, cemaatinize yarasa da tabuları konuştuk, yaramasa da konuşacağız.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019