Mücahit BİLİCİ
Sokak köpekleri üzerine eminim çok şey yazılmıştır. Tartışmanın tarafları eşit ölçüde iyi niyetli ama birbirleriyle çatışan argümanlarla bu konuda hissiyat ve muhakemelerini dile getiriyorlar.
Bu yazıda o tartışmaya girmeyeceğim. Aksine, neden böyle bir tartışmanın çıktığını anla(t)maya çalışacağım. Acaba neden sokak köpekleri diye bir sorun var? Ondan da önemlisi, neden sokak köpekleri ortaya çıktı?
Normalde hayvanlar doğaya ait varlıklar. Sadece doğada kalsa insan da bir hayvandır. Kendi hayvani doğası dahil, insanın bütün olarak doğadan kopabilme kabiliyeti onun medeniyetidir (şehir). İnsanın özgür olması ile doğaya mahkum olmaması aynı şeydir. Onun için hayvan değil insan serseri olur. Zira insanda doğanın zorunluluğu değil ahlakın lüzumu vardır. Özgür olmayan hayvanlar doğa yasalarına tabidirler. Özgür olan hayvan ise kendi yaptığı yasaya (buna ahlak denilir) tabi olan insandır (medeni hayvan). İnsanın doğadan koparak evcilleşmesi (şehre taraf olması) ona kendi kendine bir isim (nomos) vermesini gerektirir. Tamamen doğada kalan insan insan değildir, hayvandır. Doğa nostaljisi bir açıdan bir sorumsuzluk özlemidir.
Doğadan koparılarak insan himayesine alınan (yani bakıma konu yapılan) hayvanlara evcil hayvan diyoruz. Doğada fıtrat hükümfermadır. Orada içgüdü adıyla işleyen yasalar vardır. Doğa alemi ahlaksızdır ve namussuzdur. Orada iyi veya kötü yoktur, doğa vardır. Özgürlük alanı olan insan alemi ise ahlakilik ve fazilet talep eden bir düzlemdir. Orada doğru ve yanlış vardır ve “ne” olduğunuz değil “kim” olduğunuz önemli olan sorudur. Doğa’da ahlak olmadığı gibi isim ve normatiflik de olmaz. Ahlak alanındaki şeyler, yani ahlaka konu olan şeyler, haklarında karar verilmesi gereken şeylerdir. Fakat doğa alanındaki şeylerde sadece verilmiş kararlar vardır. Ahlakta az veya fazla, noksaniyet veya fazilet söz konusu olur.
Doğa’nın cennetinden beşeri ahlakın dünyasına “düşen” sokak köpekleri işsiz hayvanlardır. Bir tür olarak sadece şehirde türerler. Nasıl ki işsizlik ve dinsizlik köyde olmaz şehirde mümkün olursa, aynı şekilde sokak hayvanı ancak şehirde mümkün olan bir durumdur. Şehrin çöpü, denizin musilajı, restoranlarda artan tonlarca yemek, fitness center’larda sağlık veya estetik namına harcanıp bir “iş”e yaramadan dökülen o terler, camilerden yükselen dualar, devasa database’ler, sokaklarda biriken kedi ve köpekler… Tıpkı enflasyon veya başka yetersizlikler ve fazlalıklar gibi bir israf sorunu olarak “atık hayvan” sorunu ortaya çıkar.
Doğa’dan kopan hayvan insanın ahlakiliğinin kapsama alanına giriyor. İnsan himayesindeki hayvanlar (kent hayvanları) ahlaka tabi olmaya başladıkları için insanlar gibi üşürler, giyinme ihtiyacı duyarlar veya duydukları düşünülür. İnsanlar gibi namus’lanıp isim alırlar. Hatta onlara kimlik kartı bile çıkartılır. Onların bakımı bir kamu meselesi halini alır. Sokak kedisini ev kedisinden, sokak köpeğini ev köpeğinden ayıran şey, birincisinin özel ikincisinin kamusal olmasıdır. Yoksa ikisi de evcilleştirildiği için insanların ahlakliliğine tabi canlılardır. Sokak hayvanları evcilleştirmede kamusallaştırmanın sonucudur. Evde değil sokakta evcilleşmişlerdir.
Artık yabani değil ehlî olan bu hayvanların “bakım”ı gerekir. Sadece ahlaki olan canlılar için “bakım” gereklidir. Doğa’da bakım yoktur. Bakıma konu olanlar ahlakın (fazlalık veya yetersizliğin) açıklığına sahip olurlar. Doğada obez kedi göremezsiniz ama evcil kediler arasında tıpkı insanlar gibi obezite görülür. Doğada atıl ve işsiz köpek göremezsiniz ama evcilleşmiş sokak köpeği tıpkı insanlar gibi atalet ve işsizliğin pençesinde bulur kendini. Tembel tembel yatan sokak köpekleri işsiz insanlar gibi yük olarak görünürler. Peki köpeklerin işi nedir?
Sokak köpeği olarak tanıdığımız hayvanlar işsiz köpeklerdir. Şehrin ağlarına yakalanmış bu hayvanlar ahlaka sokuldukları için onlara bakılır. Evcil hayvan ilgisi kentleşmenin şiddeti oranında artar. Modernleşme ve kentleşme şehir insanlarında geleneksel bağlardan soyunma anlamına gelir. Akrabalar ve aile bağlayıcılık ve besleyiciliğini yitirir. İş yoğunluğu ve hayat temposu kalıcı ve güçlü bağlar kurmak için çok hırçındır. Sevmeye ve sevilmeye muhtaç insan ruhu için evcil hayvan ideal bir teselli olarak temayüz eder. Hayvanlarda neredeyse karşılıksız bir sevgi görürüz. İnsanın aşırılık ve eksikliklerinden azade bir sevgiyi insana verir evcil hayvanlar. İnsanda çok pahalı olan ve nadir bulunan bu firesiz sevgi ve teslimiyeti insanlar evcil hayvanlarda bulur. Onları insanileştirmek üzere onlara hem isim verirler hem de onları kendilerine aile yaparlar. Köpeğine çocuk, kedisine kız diyen “sahip” anneler/babalar… Bu isimlendirme (namus verme) işlemleri ve akrabalık bağı enjekte eden referanslar bir tesadüf değildir.
Bu söylediklerimin hiçbiri kuşkusuz bu hayvancağızların sevgiye layık olmadıkları anlamına gelmiyor. Sadece insanların onlara olan bu utkulu adanmışlıklarının yapısal arkaplanına dikkat çekiyorum.
Şehirde evcil hayvanların işi sevmek ve sevilmektir. Ancak ahlakiliğin içine girdiklerinden bakımları gerekir. Bakımı yapılmayan hayvanın doğaya dönmesi ve ahlaktan çıkması gerekir. Fakat bu kez de insanların ürettiği şefkat duygusu (tıpkı fazla çalıştırılan işçinin emekte ürettiği “artı değer”e benzer şekilde) bir “artı şefkat” doğuruyor. Sahipsiz köpeklerin doğaya dönememeleri söz konusu oluyor. Çünkü onların dönüşünü onlara “annelik” veya “babalık” yaptığını düşünen şefkat kahramanı insanlar onları beslemek suretiyle engelliyor. Böylece “çalınan emek” nasıl sermaye için kâr adında bir fazlalığa dönüşüyorsa, sahipsiz bir şekilde “çalınan şefkat” de şehir için sokakta kimsesiz hayvanlara dönüşüyor. Ahlakta kıvamın, yani Aristo’nun “altın oran”ının (vasatın) tutturulamamasının bir örneğidir sokak köpekleri. Şehrin hayvan perhizini uygulamasını gerektiriyor bu durum. Doğada başının çaresine bakan hayvanlar, şehirde insanların başına yük olarak biniyor. Kimisi onları arkadaş ve komşu olarak görüyor, kimisi de onları işgalci ve düşman olarak.
Şehrin evcilleştirilmiş hayvan fazlası, insanın ahlakilikte optimum olanı tutturamayan faziletlilik özelliğinin bir sonucudur. İnsani olan hiçbir şeyde tamamen serbest piyasa yoktur, regülasyon gerekir. İnsana dahil olan sokak hayvanları da buna dahildir.
Okuyucularımın ve dostlarımın Kurban Bayramı’nı tebrik ederim.
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları



























































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.12.2025
13.11.2025
12.11.2025
31.10.2025
20.10.2025
6.10.2025
28.09.2025
21.09.2025
6.09.2025
30.08.2025