Mücahit BİLİCİ
Öcalan’ın tarihi önemdeki açıklaması ile PKK’nin Türkiye’de siyasi katılıma geçiş için silahlı mücadeleyi bırakma ihtimalinin ufukta görünmesi vicdanlı her insan için sevindirici bir gelişmedir. Hayırlı olsun. İnkarı kırmak noktasındaki yırtıcı katkısı hariç, Türkiye içindeki silahlı mücadele Kürtlere faydadan çok zarar getirdi. Kürtlüğün normalleşmesi ve siyasetin olağanlaşmasına karşı bir “mazeret” olarak kullanıldı silah. İktidarlar, darbe yapmak isteyenler hep bu bahaneye sarıldı. PKK’ye yapıştırılan etiketi pervasızca Kürtlerin tamamına teşmil etmekte beis görmeyen bir gündelik hayat terörü de PKK’yi bahane ederek onyıllar boyunca Kürtleri yaraladı, bunalttı, öldürdü. Yine de son tahlilde PKK bir sonuçtu, sebep değil.
Devletin zulüm ve günahları PKK’yi doğurmuştu. PKK’nin lağvı ile Kürtleri inkar ve imha eden eski terörcü zihniyetin lağvı ana meselemiz olmalı. Kürtlerin devletin kurucu unsuru ve ortağı olduğu gerçeğini kabul etmek Türklerin ve Kürtlerin yeni ödevidir. Terörle ilişkilendirilerek varlığı tersinden kabul edilen Kürt kimliğinin “negatif tanınma”dan, resmileşme yoluyla “pozitif tanınma”ya geçişinin sağlanması gerekiyor.
Eğer PKK’nin fesholması, “terörsüz Kürt” kategorisini doğuracaksa, Kürtlüğün normalleşmesi karşımıza “Kürtsüz devlet” sorununu çıkaracak. Kürt sorununun bitmesi Kürtsüz devlet sorununun da çözülmesini gerektiriyor. Türkiye bir Türk-Kürt ittifakı, birarada yaşamayı seçmiş iki Müslüman unsurun ortak iradesi olarak yeniden tanımlanmak durumunda. Türkiye, büyük bir Kürt-Türk ittifakının ortak devleti olarak yeni rolüne uygun şekilde dönüşmek, demokratikleşmek, ve Kürtleşmek zorunda.
Terör var Kürt yok deniyordu. Şimdi artık terör yok, Kürt var demek gerekecek. Ve Kürt varsa, bu devletin aynı zamanda bir Kürt devleti olduğu gerçeği ile kitlelerin barışmasını gerektiriyor. Kürtlerin kendi evlerinde, kendi vatanlarında, onurlu, eşit ve evsahibi olarak yaşamak dışında kimseden bir talepleri olmadı. Birlikte yaşadıkları Türkler gibi devletin sahibi, bağımsız ve yine Türkler gibi ortak bir geleceğin iki tarafından biri olarak yeni bir politik sözleşmeye imza atmak isteyeğeldi Kürtler. İçine girdiğimiz bu yeni süreç buna hizmet ederse kalıcı olur. Türkiye, Türklerin ve Kürtlerin ortak devleti olarak Kürtçe ile resmi olarak kucaklaşmak zorunda.
PKK’nın şiddet yöntemini bitirme hamlesinden dolayı Abdullah Öcalan’dan Allah razı olsun. Ancak hem Öcalan’ın hem de tüm tarafların önemle garanti altına almaları gereken iki temel konu var: Kürtçe’nin resmileşmesi ve Kürt kimliğinin (ana)yasal bir tanınmanın konusu yapılmasıdır. Bu iki konu dışındaki diğer tüm konular ikincil ve basit teknik konulardır. PKK talep etmese bile (ki etmelidir) Kürtlerin bu temel haklarının temini hem devletin hem de Türkiye’deki Türk ve Kürt herkesin ortak sorumluluğudur.
Yazarlar
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
25.07.2025
22.07.2025
10.07.2025
1.07.2025
28.06.2025
17.06.2025
1.06.2025
21.05.2025
11.05.2025