Mücahit BİLİCİ
Bugün Türkiye nerede duruyor? Kimilerine göre büyük bir halk inkılâbı oldu, alkışlamaktan başka yapacak bir şey yok. İdealizmin naifliğine karşı reel siyasetin gerçekçiliğine atıf yaparakmevcuda iktifa etmeyi bir mecburiyet gibi sunanlar var. Haklarını yememeli, bu istikametteki bazı analizler fena sayılmaz. Ama statükocular. Yani değişimin kendisinideğişimi yapan siyasi iradenin tapulu malı gibi görüyorlar. İkinci olarak da siyasal müdahale hakkını sadece muktedir olana verip, muhalif olanın siyasetini siyasallığın dışında kalan bir “darbe” olarak isimlendiriyorlar. Bu haksız siyasallık taksimine itiraz teşebbüslerinin zayıflığı da bu yaklaşıma haketmediği bir gurur veriyor. Tartışmanın dışındakiler için bu haksız kazancın haksız kısmına işaret etmek bir insaf gereği.
Evet, Türkiye’de AK Parti ile birlikte bir halk ihtilali oldu. Devrim biteli de çok oldu. Şu anda devrim sonrası kasıtlı kurumsallaşmama sürecini yaşıyoruz. Türkiye kasten karizmatik bir araftadır. Kurumsallaşmanın gerektirdiği irade ve kanun örtüşmesi bu dönemde gittikçe bozulmaktadır. Yani irade, kanun perdesini yırtarak çıplak hâle gelmiştir. Yırtılmanın irade lehine bozulması gerektiği konusunda iktidarseverlerin yaptığı tespit doğrudur. Çünkü öncelik iradeye aittir. Kanunun boğucu ve bürokratik sıkıcılığı karşısında iradenin ön açıcı ve ferahlatıcı heyecanı geniş halk kitlelerini sarmış bulunmaktadır. Hatta bu bilinçli karizmatik performans kendi kendisini “sağlam irade” gibi etiketlerle tesmiye etmekle, kendi kendisinin farkında olan bir siyaset olduğunu da söylemektedir. Yani tesadüfî bir şahsi otoriterlik değilhesabı kitabı yapılmış bir şahıs merkezli iktidar programıdır sözkonusu olan.
Bu karizmatik geçiş döneminin devasa bir ekonomik rantın dağıtımına da tevafuk etmesi, siyasi iradenin gelecek vaat eden potansiyeline dair ümidi pek çok medya mensubu için neredeyse bir mesleki ibadet hâline getirmiştir. İktidar medyasındaki “diktatörlük çok güzel, gelsene” havasındaki koronun dışında iktidarın kendisinin medya olup ringe çıkması gibi bir durumla da karşı karşıyayız. Bugün medyada iktidarı tepe tepe hatta belki tapa tapa savunma özgürlüğü var ve bunun medya özgürlüğü olarak kabul edilmesi isteniyor. Buna tenezzül etmemek de bilerek imkânlardan feragat anlamında bir enayilik (yani gaflet) değilse eğer bir halk iradesine ihanet olarak görülüyor.
Devrim zamanlarında irade hukuktan azad olur. İradenin yaptıkları birer aksiyondur, hamledir ve evet birer darbedir. Bu hukuken meşrudur çünkü hukukun kendisi askıya alınmıştır. İrade, hukukta egemenlik deliği açınca o deliğin sadece dümenin başına geçen kaptan için değil gemideki herkes için de açıldığını unutmamalı. Nitekim o delik büyüyecek ve her yerde iradeler çıplak hâle gelecektir. Darbe dediğiniz şey,iradenin hukuk perdesinin dışında görünmesinden ibarettir. İradeler sadece savaşır. Orada derin anlamıyla saf siyaset vardır. Tarafların birbirlerine bu kadar vahşi görünmesinin sebebibudur. Sadece iktidar olan gücün değil muhalif olan güçlerin de iradesinin hukuktan soyunduğu bir düzlemde darbe sadece muhalifin payına düşen bir kalleşlik değil, tüm tarafların yaptığı şeyin, saf siyasallığın adıdır. Hatta denebilir ki bir irade olarak hukuk veya yargı bile ihtilal zamanında kendi hamlesini yapıyorsa buna şaşmamak gerekir. Bu tarz bir saf siyasallığa düşülen istisna zemininde “nefsi müdafaa”nın meşruiyeti, büyük bir çoğunluktan alınmış oy desteğinin “milli” meşruiyetinden daha az olmaz.
İhtilal meşruiyeti iradeye dayalı bir meşruiyettir ve tüm iradeler için geçerlidir. Hüküm galibe geçer ama bu galibi daha meşru yapmaz.
Twitter: @mucahitbilici
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
12.11.2025
31.10.2025
20.10.2025
6.10.2025
28.09.2025
21.09.2025
6.09.2025
30.08.2025
12.08.2025
1.08.2025