Mücahit BİLİCİ
Bir iki gün arayla iki din âliminin Kürdlere dair reçeteleri haberlere yansıdı. Sivil bir dini lider, resmi yöneticilere eskiden yaptığı (belli ki eskimemiş) tavsiye mektubunu açıkladı. Temiz kalpli bir sömürge valisinin tavsiyelerine benzer tavsiyelerle dolu bir çağrı:
Eğitimin öneminden bahsediyor. Ancak içinde eğitim alacaklar yok. Oraya gönderilecek öğretmenlerin idealizminden bahsediliyor. Misyon, batılı anlamda bir medenileştirme misyonu kadar iddialı olmasa da Anadolulu mahçup bir “kendine bağlama” misyonu.
Adı belirtilmeyen “o bölge”de “mekteplerde Kürtçe seçmeli olsun, radyoları olsun, televizyonları olsun” deniliyor ve bunun gerekçesi da yine sömürge mantığı ile açıklanıyor: “bir verin, Allah’ın izni ile iki alırsınız. Ne birliğiniz bozulur, ne düzeniniz bozulur. Ne de onlar sizin için potansiyel hale gelir.”
Sağlık açısından yapılan tavsiye: “Sağlık müesseseleri kurun, bu sağlık müesseselerinde çalışan insanlar, mekteplerde sağlık dersine onlar girsin. Ve aile hekimliği gibi aileleri teker teker onlar kontrol altına alsınlar. Ve böylece bir yönüyle dağa giden yollardan bir tanesi daha kesilsin.”
“Yaşatma duygusunu yaşamanın önünde gören Mülkiyeliler oraya tayin edin. Halkın içinde olsun. Polisiyle, askeriyle. Orda namaz kılan vatandaşlar sağa selam verdiği zaman valiyi görsün, sola selam verdiği zaman kaymakamı görsün; emniyetçiyi görsün, polisi görsün, sağlıkçıyı görsünler… Böylelikle dört bir yandan surlar oluşturmak suretiyle mel’un düşüncelerin o mübarek topluma sızmasına izin verilmeyecekti.”
Müellifinin tabiriyle “reçetenin mahiyeti bu. Yaklaşım bu.”
Devletin dini kontrol cihazı olan kurumun başındaki zat-ı muhterem önceki gün Cizre’de bir hutbe irad etmiş. Bir kısmında ise Kürdce şöyle demiş:
“Azadî, encax bi îslamê heye. Azadî, encax bi îmanê heye. Eğer îman nebe, azadî nabe. Eğer tevhîd nebe, azadî nabe. Bunu siz benden daha iyi bilirsiniz.”
Özetle özgürlük ancak İslam ile olur, iman olmazsa özgürlük olmaz diyor. Şahsın iyi niyetinden bagimsiz olarak yapısal bir hakikati ortme var. Siz benden daha iyi bilirsiniz demenin Türkçesi şudur: Propaganda yapıyorum ama siz propaganda yaptığımı düşünmeyin. Sizi kandırmıyorum çünkü sizi zaten kanmış sayıyorum. Yoksa dindarlığını öve öve bitiremediğim sizlere din dersi vermeye niye ihtiyaç duyalım?
Konu Kürdlerin hak ve özgürlüğü olduğunda Türkiye’de (ekser İslamcı ve bilumum muhafazakâr) dindar söylemin din’den dem vurmasının din’in kendisiyle zerre kadar alakası yoktur. Kürdler sözkonusu olduğunda din vurgusu yapan İslamcı-milliyetçi-mukaddesatçı-muhafazakâr çerçevenin tek ama tek derdi: öteden beri veya yenilerde taptığı devletin bekasını temin etmektir. Din, devletin bütünlüğünü korumak için bir alettir. Ve hayâsızca kullanılır. Elinde İncil ile gelen sömürgeci kadar bile dürüst olmazlar. Zaten bizden daha dindarsınız diye dindarlığını teslim ve teşvik ettikleri Kürdlere utanmadan din dersi vermeye, dini dünya metaı yapıp milli birlik fiyatına satmaya çalışırlar.
Kıytırık bir rütbeli asker bir Kürd’ün evine girip de misafirlik edebine uygun bir şekilde postallarını çıkaracağına, üstüne “galoş” geçirip bağdaş kurunca milli cehalet medyasında halkla bütünleşme manşetlerine konu olmuştu. Bir cami avlusunda bir garibanın bir başbakanın elini öpmesi, ağlaması, basının okşanması, sömürgeci söylemde devletin şefkat eline dönüşüyor.
Sivil ve resmi diyanetin iki mensubu da yanılıyor. İçinde Kürd’ün olmadığı, Kürd’ün bir nesne olduğu; İslam’ın, halen Türk olan bir devletin eline bir hak hırsızlığını örtme aleti derekesine düşürüldüğü hilekâr bir söylemi idame ediyorlar. Allah rızası içinmuhataplarınıza azıcık saygı gösterin. Karşınızdakileri dağdaki ibrik getiren çoban, sizi görünce ağlayarak elinizi öpen aksakallı ihtiyar, ezcümle güdülmesi gereken garibanlar sürüsü, ıslah edilmesi gereken sömürge nüfusu olarak görmekten vazgeçin. Azıcık demokrasiden nasibiniz olsun. Başkasının ağzına reçete tıkayacağınıza azıcık İslam’a uyup, muhataplarınızın söz hakkına, eşitliğine saygı gösterin, iradesini ortaya koymasına müsaade edin.
IŞİD müstebidleri milleti öldürüp başsız bırakıyor. Siz ise yaşatıp sözsüz bırakmaya alışmışsınız. Ama cehl-i mürekkepten dolayı farkında bile değilsiniz. Mukteza-yı hale mutabık olan hutbenin özü şudur: “îslam encax bi azadîyê heye, îman encax bi azadîyê heye. Eğer azadî nebe, îman nabe. Eğer azadî nebe, tevhîd nabe.”
İşte bunu siz ya bilmez ya da söylemek istemezsiniz.
Not: Ankara ve İstanbul'da insanlığa karşı suç işleyen teröristleri tel'in ediyor, hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet diliyorum.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.06.2025
21.05.2025
11.05.2025
4.05.2025
2.05.2025
25.04.2025
5.04.2025
28.03.2025
15.03.2025
2.03.2025