Roni MARGULIES
Süheyl Batum içimi çok rahatlattı. Son sözlerini okuduğumda derin bir “Ohh!” çektim.
Diğer CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran ve kırka yakın milletvekili ile geçen gün Silivri Cezaevi’ni ziyaret etmiş. İkinci Ergenekon davasının 127. duruşmasını izlemek için.
“Bugün hep beraber geldik. Nasıl yürüdüğünü işlerin göreceğiz. Türkiye’de hep beraber bir şey izliyoruz. Şimdi milletvekilleri olarak neyi göreceğiz onu merak ediyoruz. Arkadaşlarımıza ve bütün burada yargılananlara destek olmaya geldik” demiş Batum.
“Türkiye’de hep beraber bir şey izliyoruz” saptamasını beğendim. Sorbonne Üniversitesi mezunu, Cumhuriyet gazetesinde köşe yazıları yazan bir hukuk profesöründen bunu duymak güzel. Tabii ben hukukçu olmadığım için “bir şey izlemek” ifadesinin tam olarak anlamıyor olabilirim, belki benim bilmediğim teknik bir hukuk terimidir.
Ama beni rahatlatan bu değildi zaten. Şöyle devam etmiş Batum:
“Biz her yargılanana mutlaka destek vereceğiz diye bir çaba içinde değiliz. Türkiye’de kim yargılanıyorsa onun davasına gideceğiz diye değil. Doğrusunu söyleyeyim, Recep Tayyip Erdoğan’ın faşizmini yerleştirmek amacına yönelik bütün davalara destek veriyoruz. Bütün davalarda ne olup bittiğini gözlemliyoruz. Türkiye’de binlerce kişi yargılanıyor. Ama siyaseten ve AKP faşizmini yerleştirmeye, şu önümüzdeki olayları yaşatan süreçleri yaşatan bütün davaları izliyoruz, izleyeceğiz. O kadar kolay değil faşizmi bir ülkeye getirmek. Üç beş tane siyasetçi diktatörlük özlemi altında oldukları zaman bunları yargı aracılığıyla yerleştirmek o kadar kolay değil.”
Beni sevindiren, faşizmi bir ülkeye getirmenin o kadarkolay olmadığını öğrenmek. Bunu yetkili bir ağızdan, ne dediğini bilen birinden duymak.
Kaygılanmıştım çünkü.
Memlekette faşist bir parti var. Hatta iki tane var.
Bunlar her fırsatta sokaklara dökülmeye, tabanlarını seferber edip genişletmeye çalışıyor. Bozkurt, köpek filan gibi çeşitli hayvan işaretleri yapıyor, Türk bayraklarına sarılıyor, sağa sola saldırıyor.
Üstelik, faşizmin milliyetçilik ve ırkçılık gibi temel unsurları Türkiye’de resmî ideolojinin de temel unsurları olduğu için bu faşist partiler zaten baştan avantajlı.
Ve üstelik, garip ülkemizde “sosyal demokrat”, “sol” filan diye bilinen parti, faşist partilerin büyüğüne dost gözlerle bakar. “Bana oy vermeyenler, bari bunlara versin” der. Ve gerçekten de, “Oy verdiğiniz parti yok olsaydı, kime oy verirdiniz” sorusuna CHP seçmeninin üçte biri “MHP” cevabını verir.
Ve üstelik, yine garip ülkemizde, dindar Müslümanlar, nur yüzlü ihtiyarlar faşizmi ve faşist partileri çok da itici bulmaz. Zaman zaman bu partilere girer çıkar, bu partilere oy verir. İslam, kavmiyetçiliği yasaklamış değil de, özellikle övmüş gibi.
Dindar vatandaşlarımızın yoğun olduğu bölgelerde faşistlere de çok oy çıkar.
Süheyl Batum’un partisine yüksek oy çıkan sayfiye bölgelerimizde faşistlerin de oyu yüksek olur.
Hâl böyleyken, Batum’un bir ülkeye faşizm getirmenin o kadar kolay olmaması hakkında söyledikleri yüreğime su serpti.
Bir de faşizmin ne olduğu ve kimin faşist olduğu konularında anlaşabilsek, iyice rahatlayacağım.
Ben Sorbonne Üniversitesi’nde okumadım ama, bence mesela bir numaralı millî düşman ile görüşenlere, millî düşmanın da haklarının olduğunu ve bizimle eşit olduğunu, “kardeşimiz” olduğunu söyleyenlere faşist denmez. Yalancı oldukları, samimi ve iyi niyetli olmadıkları filan söylenebilir, tartışılabilir, ama faşist oldukları söylenemez. Hitler’in Yahudilere, Ruslara kardeşlik ilan ettiğini hayal etmek zordur!
İki numaralı millî düşman ile görüşmeler yapan, birlikte futbol maçı seyredenler, bu düşmanın dindaşlarını toplama kamplarına doldurmayanlara faşist denmez. Olsa olsa, işi yokuşa sürdükleri, sorunu çözmeye pek de niyetli olmadıkları söylenebilir.
Başa geldiğinde yasalar dâhilinde davranan, silahlı sokak milislerini muhalefetin üzerine salmayan, tüm muhalefeti yasadışı ilan edip kapatıp dağıtmayan partilere “faşist” denmez. “Muhafazakâr” denebilir, “burjuva partisi” denebilir, “beğenmiyorum” denebilir.
Batum’un CHP’sine ise ne denebilir, bilemiyorum.
“Gereksiz” kelimesi geliveriyor aklıma.
Ve Sezgin Tanrıkulu’nun bu partide ne aradığını merak edip duruyorum.
Yazarlar
-
Akif BEKİKimmiş bakalım devlete saldıran? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBüyük eşik atlandı, sıra mayınlı alanda… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasPara vermeden diploma alanlarımız da bunlar 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSistem çürümüş ki nasıl çürümüş 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHayır, bu Türklük Sözleşmesi değil! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.03.2023
13.03.2023
27.02.2023
20.02.2023
13.02.2023
6.02.2023
29.01.2023
21.01.2023
15.01.2023
15.01.2023