Roni MARGULIES
Günde dört “rekât” namaz kılan bir arkadaşımdan söz etmiştim bir iki yazı önce!
Müslüman dostlarımdan, “Yine bizi güldürdün, Allah da seni güldürsün, rekât değil, vakit” diyen mesajlar aldım.
Oysa rekât ile vakit arasındaki farkı biliyordum.
En azından şu fıkrayı bildiğim için biliyordum.
Bektaşi yanında uşağıyla at sırtında giderken caminin önünden geçer. Günlerden cuma. Madem denk geldi, önünden geçiyorum, şurada bir namaz kılayım diye düşünür, girer, kılmaya başlar. Bir rekât kılar, tam kalkıp çıkacak, cemaat devam eder. O da eder. Tam kalkıp çıkacak, cemaat yine devam eder. O da eder. Teravih namazına denk gelmiştir, farkında değildir. Üçüncü rekâttan sonra sessizce çıkar, uşağına seslenir, “Sen atı bağla, ben devam edeceğim, bunlar benim kim olduğumu anladı, iş inada bindi”.
Mesaj gönderenlere, “Allah’ın dinsiz Yahudi komünisti namaz hakkında yazarsa böyle olur işte” diye cevap yazdım!
Ama bugün yine de Müslümanların işine burnumu sokmak istiyorum.
Önce niyesini söyleyeyim.
Sosyalistler arası iç tartışmalar çok ilgimi çekmiyor. Sosyalizmin sorunlarıyla ilgili teorik ve pratik konuları tartışmak elbet önemlidir. Teorinin değişen dünya ile ayak uydurmaya devam etmesini, stratejik anlayışların somut taktik adımlara dönüştürülmesini sağlamak için önemlidir.
Ama sosyalizmin sorunları, özellikle de taktik sorunları, kâğıt üzerinde çözülmez. Kimin haklı, kimin haksız olduğu büyük mücadeleler içinde, kitleler harekete geçtiğinde ortaya çıkar.
Ve zaten sosyalizmi, tartışanlar değil, bu büyük emekçi kitleler yaratır.
Tartışanlar iyidir, güzeldir, ama sosyalizmin öznesi bu kitlelerdir.
Güzel yurdumuzda bu kitlelerin büyük çoğunluğu kendisini şu veya bu şekilde Müslüman olarak tanımlar, düşünce dünyası az veya çok bu tanım doğrultusunda oluşur, davranışlarını az veya çok bu tanıma uydurmaya çalışır.
İslam’la ilgilendiğim için değil, sosyalizmin öznesi olan bu kitlelerle ilgilendiğim için, Müslümanlar arasındaki tartışmalar ilgimi çeker.
Ve Müslümanlar arasında yoğun bir tartışma dönemi yaşandığı, bu tartışmanın giderek daha da yoğunlaşacağı çok açık.
Yoğunlaşacak, çünkü iktidardaki Müslüman ile yoksul Müslüman arasındaki uçurum büyümeye devam edecek.
AK Parti hükümetinin hem MÜSİAD patronunu hem o patronun düşük gelirli işçisini temsil etmediği, hem Anadolu kaplanlarını hem yoksul Anadolu köylüsünü temsil edemeyeceği, giderek daha çok sayıda Müslüman’a malum olacak.
“Komşusu açken gerçek Müslüman cip kullanır mı” sorusu epey zamandır soruluyor. Sorular giderek çoğalacak, çeşitlenecek.
Bunu şimdilik en açık şekliyle İhsan Eliaçık gündeme getiriyor:
“Şu anda iktidar benim de geldiğim köktendir. Cumhurbaşkanıyla tanışıklığımız, oturup çay içmişliğimiz var. En azından 20-25 milletvekili arkadaşım. Ama çizgiyi çiziyoruz ve diyoruz ki siz öbür taraftasınız. Ebuzer-i Gifari’nin Muaviye’ye dediğini diyoruz: ‘Senle aynı Kıble’ye dönmüş olabiliriz, aynı namazı kılmış olabiliriz, ama bundan böyle sen çizginin öbür tarafındasın.’ Çünkü servet ve iktidar sahibi. Ve bunu halktan, hakkı olanlardan saklamış, kendine kenz ediyor. Şu anda da aynı şey yaşanıyor. Alınteri dökmeden, sadece kamu imtiyazını kullanarak zenginleşmiş, karısına cip alıyor. Bir zamanlar ‘Sınırsız ve sınıfsız İslam toplumuna doğru’ diye duvarlara yazdığımız bazı arkadaşlarımız, kavmin zenginlikten şımarmış ileri gelenlerine dâhil olmuşlar.”
Ama İhsan Bey’in ulaştığından, ulaşabileceğinden çok daha yaygın bir rahatsızlık olduğu belli.
Örneğin, İHL Sözlük (İmam-Hatip Lisesi) adlı internet sitesinin kurucusu ile bir yöneticisi şöyle diyor:
“Birçok Müslüman genç iktidar sahibi olmaktan rahatsız. ‘Biz ötekiyken daha iyiydik, merkezde değilken kardeşlik duygumuz daha yüksekti, dün kızdığımız şeyleri bugün biz yapıyorsak yanlış giden bir şey var’ diyorlar.. Tepki, mücahitlikten müteahhitliğe geçişe.. Bunu dillendiren gençler İslamî camiada pek sevilmiyor. ‘Daha ne istiyorsunuz ki?’ diyorlar. Ben Başbakan için ‘Türkiye A.Ş. CEO’su’ dedim, daha ne diyeyim!”
Tartışma sürdükçe, Müslümanlar arasındaki gerçek bölünmenin ‘Sen Süleymancısın’, ‘Sen Menzircisin’, ‘Sen Nurcusun’ olmadığı; sınıfsal çelişkilerin çok daha önemli ve gerçek olduğu giderek daha görünür hale gelecek.
Yazarlar
-
Akif BEKİKimmiş bakalım devlete saldıran? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBüyük eşik atlandı, sıra mayınlı alanda… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasPara vermeden diploma alanlarımız da bunlar 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.03.2023
13.03.2023
27.02.2023
20.02.2023
13.02.2023
6.02.2023
29.01.2023
21.01.2023
15.01.2023
15.01.2023