Roni MARGULIES
Diyarbakır’da şöyle bir konuşma geçmiş: “Merkez! Belediye Başkanı Osman Baydemir panzerimizin üzerine çıktı. Ne yapalım? İzin verelim mi, müdahale mi edelim?”
“Panzerin üzerinde ne işi var?”
“Ne yapalım çıktı işte.”
“Üzerinde oturuyor, şu anda hareket yapıyor.”
“Merkez”, Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü olsa gerek. Ne düşünmüştür acaba oradaki yüksek rütbeli polis?
“Haydaa, panzer bizim, niye çıkıyor yahu herif üstüne? Üstelik, Allah bilir ayakkabılarıyla çıkmıştır!”
“Panzerin üzerinde ne işi var?” diye düşünenlerin hiçbiri asıl sorulması gereken soruyu sormuyor: “Panzerin orada ne işi var?”
Baydemir’le birlikte olay yerinde bulunanlar şunlar: BDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Gülten Kışanak, DTK Eş Başkanları Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk, BDP Mardin Milletvekili Emine Ayna ve ilçe belediye başkanları.
Baydemir’in dediği gibi, “Sabahtan beri buradayız. Tek bir taşımız yok, sopamız yok, molotof yok, tek bir şiddet aracımız yok ve olmayacak. Burada yüreğimizle, zılgıtlarımızla, çığlığımızla çözümü haykırıyoruz.”
“Panzerin orada ne işi var?”
Olay yerinde bulunanların orada bulunma nedeni, şu talepleri dile getirmek: “Anadilde eğitim”, “Siyasî tutukluların serbest bırakılması”, “Seçim barajının düşürülmesi” ve “Askerî ve siyasî operasyonların durdurulması”.
Talepleri dile getirenlerin hiçbiri savaşçı değil, hepsi seçilmiş siyasetçi. Taleplerin hiçbiri savaşkan değil, hepsi savaşı sona erdirmeyi amaçlıyor.
“Panzerin orada ne işi var?”
Aynı gün Batman’da ‘Demokratik Çözüm ve Barış’ çadırına gece 03:30 sularında Çevik Kuvvet ve Özel Harekât timleri baskın yaptı. Çadır söküldü, dört kişi gözaltına alındı. Valilik, çadırın yasadışı gösteri merkezi haline getirildiğini iddia etti.
BDP milletvekilleri Bengi Yıldız ve Ayla Akat Ata ile Belediye Başkan Vekili Serhat Temel oturma eylemi başlattı.
Polis basınçlı su sıktı, gözyaşartıcı gaz ve cop kullandı, 70 kişiyi gözaltına aldı. (Haberi Hürriyet gazetesinden aldığıma göre, polisin yaptıklarının abartılmadığını varsayabiliriz).
Niye su, gaz ve cop? Bu yöntemlerin orada ne işi var?
Diyarbakır Belediye Konukevi’nde oturma eylemi yapmak isteyen BDP’lilerin bulunduğu bir otobüsün yolu polis tarafından kesilmiş. Emniyet Müdürü İlyas Burunak’la BDP’li avukat Meral Danış tartışmış. Burunak, “Siz geçebilirsiniz. Arkanızdaki kalabalık geçemez. Taş atıyorlar. Taşları gördünüz mü?” derken, Danış, “Siz de gaz atıyorsunuz. Gazları gördünüz mü?” demiş.
Herkes, kendi bakışından yola çıkarak, ya “Baydemir’in ne işi var panzerin üzerinde?” der ya da “Panzerin orada ne işi var?” Kimileri “Taş atıyorlar” der, kimileri “Gaz atıyorlar”.
Bazılarımız “Sebahat Tuncel tokat attı” der, bazılarımız “Kadının bacağına isabet eden gaz bombası niye atıldı?” der.
Oysa bambaşka bir şey düşünmek gerek.
Taş ve gaz niye atılıyor? Panzer ve Baydemir niye karşılaşıyor?
“Kim önce attı?” sorusunu değil, “Niye atılıyor?”sorusunu düşünelim.
Ve hepimizi fazla yakından ilgilendiren, fazla duygusallaştıran Türkiye özelinde değil, bir başka örnekle düşünelim.
Filistin örneğine bakalım.
İsrail Gazze’ye saldırdığı zaman, “Hamas bize roket atıyor, kendimizi korumak zorundayız” der. Filistinliler ise, “Bize ambargo uygulanıyor, açlıktan kırılıyoruz, kendimizi korumak zorundayız” der.
Meselenin özü, kim önce roket attı, kim önce ambargo uyguladı değil.
Şu: Altmış yıl önce, dünyanın bir ucundan bir insan topluluğu kalkıp Filistin’e geldi. Filistin’in yerli halkına “Biz 2.000 yıl önce burada yaşıyorduk, geri geldik, bu topraklar bizim, siz gidin” dedi.
Ve savaş açtı. Ve Filistinliler ülkelerini bırakıp kaçtığında, dışarıdan gelenler, “Artık burası bizim, burada sadece bizim gibi olanlar yaşayabilir” dedi, kendi devletini kurdu.
Kaçmayan Filistinliler tüm haklarından mahrum üçüncü sınıf vatandaşlar gibi yaşamak zorunda bırakıldı.
Demek ki, sorunu yaratan Filistinliler değil, onları dışlayan devlet.
Meselenin özü bu. Kimin bugün ne yaptığı değil. Bunlar ayrıntı.
Türkiye’de de sorun kimin kime taş veya tokat, basınçlı su veya gaz attığı değil.
Sorun, Kürt halkının 1923’ten beri tüm demokratik ve insan haklarından mahrum olması.
Sorunu yaratan, Kürt halkı değil, devlet.
Bu sorun çözülmeden, geri kalanı fasa fiso.
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.03.2023
13.03.2023
27.02.2023
20.02.2023
13.02.2023
6.02.2023
29.01.2023
21.01.2023
15.01.2023
15.01.2023