Ümit KARDAŞ
Ölüm cezasının çağdaş ceza hukuku açısından uygun bir ceza olmadığı açık.Ölüm cezasının var olduğu ülkelerde de cinayetler devam etmekte olduğundan bu cezanın caydırıcılığı ve önleme tesiri bulunmamakta... Büyük suç faillerinin suçu işlerken sonunu düşünmedikleri kendi anlatımlarından anlaşılmakta. Zaten suçu işlerken her suçlunun içinde cezadan kurtulacağı ümidi vardır. Bu ümit cezanın her türlü önleyici etkisine engel olur.
Özgürlükçü-insancıl bir ceza hukuku, toplumun korunmasının gereklerini ikinci plana atmaksızın, her türlü terörcü,kamusal öç alıcı ve sert cezalardan ve insanlık dışı infaz yöntemlerinden kaçınmalıdır.Ancak bu durumda kişi özgürlüğü ve kişinin hukuk güvenliğinin korunmasıyla toplumun savunması arasında denge kurulabilir...
Ceza yargılamasında yapılan hatanın cezanın sonuçları bakımından düzeltilmesi imkanının bulunması önemlidir. Verilen cezanın sonuçları bakımından düzeltilme veya giderilme imkanının yitirilmesine neden olmaması gerekir. Sonucunda özgürlüğü bağlayıcı bir cezanın uygulandığı bir davada adli hata yapıldığı sonradan anlaşılırsa haksız yere ceza evinde tutulan bireyin cezaevinde geçirdiği süreyi kendisine iade etme imkanı yoktur. Bu bireyin mağduriyetini tazminat yolu ile çok hafif kalsa da belli bir ölçüde giderme imkan olabilir.Ancak bir insanı adli hata sonucunda ölüme göndermenin telafisi yoktur.Bu nedenlerle ölüm cezasının kaldırılması yerinde olmuştur.İnsan olan hakim yanıltılabilir,yanılabilir.Faruk Erem, verilen cezanın adil olup olmadığını faydalı olup olmadığında değil,hukuki olup olmadığında aramak gerektiğini belirterek şu değerlendirmeyi yapar : “İyi bir ceza,hata halinde geri alınabilir olmalıdır…Beşeri adaletin isabetinde şüphe daima mevcut olacaktır.Tamir edilemez oluşu ölüm cezasın karşı ciddi bir itirazdır.”
İdam cezasının çeşitli nedenlerle masum bir kişiye verilmesi trajik sonuçlara ve en büyük haksızlığın gerçekleşmesine davet çıkarmaya yol açar. Çünkü tüm gelişmiş imkanlara rağmen hukuk sistemlerinde suçluluk hakim, jüri ve avukatların niteliklerine ve kapasitelerine göre belirlenmekte. Ayrıca yargı sisteminde yer alanlardan her zaman mutlak bir dürüstlük göstermeleri ve daima doğru kararlar almaları beklenemez. Cezası infaz edilen bir hükümlünün hata durumunda yaşam hakkını geri verme imkanı bulunmamaktadır. Böyle bir durum toplumda ve bireylerde suçluluk duygusu yaratır.
Beccaria “…ölüm cezası, hata halinde düzeltilmesine imkan vermeyen bir ceza olup; insan oğlunun mükemmel olmayışıyla uyumluluk gösteremez.” derken, Gilber du Motier de La Fayette de bunu destekler : “İnsanın yanılmazlığını görebildiğim güne kadar ölüm cezasının kaldırılmasını isteyeceğim.”( Ateşoğulları-a.g.e )
Cinayetlere karşı toplumun ancak ölüm cezasıyla korunabileceği iddiası dayanaksız olup bu ceza genellikle sorunlara çözüm bulamayanların sığındıkları bir yöntemdir. Ölüm cezası kamuoyunu olumsuz etkiler bu nedenle de toplum adına infaz yapan cellat sevilmez.
Ölüm cezası devlet yönetimini elinde bulunduran gruplar tarafından kimi zaman siyasi rakiplerini yok etme veya sindirme aracı olarak kullanılmıştır. Bu ceza yönetme gücünü eline geçiren gücün, muhalif olanları imha etmek veya daha önce kendisine karşı haksızlık yaptığını düşündüğü grup ve bireylerden intikam almak amacıyla kullanabileceği çok tehlikeli bir silah haline gelebilir. İktidar gücüne bu silahın eline verilmesi hukuk güvenliğini yok eder.
Bu nedenle siyasal suçla ölüm cezası arasına sıkı bir ilişki vardır. Doktrindeki tanımlamaya göre siyasi iktidarın seçim dışında elde edilmesine, iktidarın kullanılmasına, devletin varlığına, askeri ve siyasal çıkarlarına ilişkin hukuka aykırı fiiller siyasal suç kategorisine girer. Siyasal suçlu, siyasi bir çatışmanın kaybeden tarafıdır. Faruk Erem’e göre tarihte siyaset, mücadele sonucu kaybeden tarafın öldürülmesi şeklinde yapılırdı. Ancak zamanla despotik bir yönetimi devirenlerin de devrilmemek için şiddete ve ölüm cezasına başvurduğu görüldü.
Osmanlı’da da “siyaseten katl” önemli bir kültürdü. Nitekim 1. yazımızda belirttiğimiz gibi birçok hanedan mensubu siyasi iktidara ortak olmaması için öldürülmüş,44 sadrazam siyasi nedenlerle boğdurulmuştur. İstiklal Mahkemeleri döneminde de askeri darbe dönemlerinde de siyasal suçlardan dolayı çok sayıda idam cezası verilmiştir.
Açıklık ve netlik taşımayan, muğlak kavramlarla ifade edilen siyasal suçlardan dolayı verilen ölüm cezalarının infazının kamuoyundaki etkisi dönemsel olarak değişmekte hain olarak görülen kişilere bir süre sonra haksızlık yapıldığı duygusu ortaya çıkmakta hatta o kişi kahramanlaştırılmaktadır.
Tarihçi-siyasetçi François Guizot, 1822’de siyasi suçlarda ölüm cezası ihtiyacının iktidarın kendi devamlılığını ve güvenliğini sağlamak konusundaki korkusundan doğduğunu belirtmiştir.
Türkiye’de tarihsel çizgi ve siyasi kültür ölüm cezasının çoğunlukla siyasal suçlulara uygulandığını göstermekte. TCK’da idam cezasının kaldırılması nedeniyle ağırlaştırılmış müebbet hapis cezaları öngörülen suçların nitelikli adam öldürme suçu dışında kalanlarının tamamı siyasal suçlardır. TMK’daki siyasal suçları kapsayan muğlak terör tanımı da göz önüne alındığında getirilecek ölüm cezasından en çok etkilenecek suçlular siyasi suç işleyenler olacaktır. Ölüm cezasını getirmedeki istek bu cezayı muhalif olan siyasi suçlulara uygulayarak korku ve baskı ortamı yaratmaktır. Bugünün dünyasında ölüm cezası ancak despotizmin vahşi bir aracı olabilir. Gelinen noktada siyasal suçlarda ölüm cezasının bulunması devletler arası suçlu iadesinde bir engel oluşturmaktadır.
Belirttiğimiz gerekçeler karşısında siyasi iktidarın bu hevesinden bir an önce vazgeçmesi zorunludur. Bu cezayı isteyenler güç değişimlerinde bu silahın kendilerini de vurabileceğini düşünmelidirler.
Sonuç olarak idam cezası, devletin önceden soğukkanlı bir şekilde tasarlayarak belli bir ritüelle işlediği cinayettir.
Yazı dizisini Beccaria’nın cümleleriyle bitirmenin uygun düşeceğini sanıyorum.”Gürültü ve patırtıların, kör örf ve adetlerin, batıl itikatların hükümranlığı yanında bir filozofun sesi pek zayıftır, bunu biliyorum. Lakin şu dünya yüzüne pek seyrekçe serpiştirilmiş çok sınırlı orandaki akil insanların bu sesi duyacaklarına,beni anlayacaklarına ve kalplerinin derinliklerinde bana hak vereceklerine inanıyorum.”( Beccaria-a.g.e ))
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEHüseyin Kocabıyık’ın sözü 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalMüslüman düşmanı Hegseth ve ‘İslami rejimler’in suç ortaklığı 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat Sevinç'Belirsizlik' kullanışlı bir idare yöntemidir, yurttaşı iki dudak arasına hapseder! 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezAtaerkil pazarlık 2.0 ve cinskırım 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin ikinci ve belki de “final” sezonu 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAMilli takım ışık saçtı: Maçın kahramanını açıkladı 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBaşkan da olsan meşruiyet şart 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHatay’ı haritasına ilk kim koymuştu? 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanErdoğan ve kurmayları acaba neden isteksiz davranıyor? 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm sürecinde bazı işaretler 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUUyuşturucu kullanımı ortaokullara kadar indiyse… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuTürkiye neden bu kadar siyasi? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTutuklama tutkusu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBorsada vurgun nasıl yapılır? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTOysa Her Şey Çok Farklı Olabilirdi… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYargıda “Kin” motivasyonu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENSadece DEM mi, ya CHP'nin ettikleri? 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAÖzgür Önderlikten , Özgür Topluma; 9 Ekim Komplosuna Karşı Halkların Demokratik Direnişi... 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAteş hattında bir ülke: Suriye sahnesinde Türkiye 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇEREkonomide akıldışılık sona erdi mi? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin geleceği giderek daha az tartışılırken… 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDevletin sahipleri ve DEM Parti! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyon, bir temel hak olan mülkiyet hakkının ihlali ve öneriler 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRTürkiye yeniden karanlık film günlerine mi dönüyor? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman ülkelerde adalet yok ama adalet masalları çok güzel! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBirinci Yılında Süreç: Olanlar, Olmayanlar 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer balkonuna havuz yapılan rezaletin perde arkası! Buna nasıl izin verildi? 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezFenerbahçe'nin Yeni Yönetimine İlk Açık Mektup 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSiyasi değil sosyolojik, hatta psikolojik 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİYapıttan Yapana: Zatî olana yolculuk 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Trumpizm’in güç gösterisi nereye kadar? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’dan sonra AKP dağılır 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“DEVLETİ ZENGİN”,”VATANDAŞI AÇ VE YOKSUL” ÜLKE… 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye’nin sosyal devletin rolünün yeniden inşası kaçınılmaz 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraDevlet Millet Kucaklaşması 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNGazze Planı: Bölgesel teslimiyete giriş 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayOVP’nin iç çelişkileri ve stratejik yönelimi 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“Siyasette zorlama yoktur!” 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTCumhurbaşkanı, “muhalefet”, “Kürtler” 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ile Batı arasındaki “sözleşme” bozuluyor mu? 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRDEMOKRATİK TOPLUM VE "YILIŞIK" FOTOĞRAF 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2025
1.09.2025
27.08.2025
7.08.2025
4.06.2025
25.05.2025
11.05.2025
24.04.2025
2.04.2025
28.03.2025