Ümit KARDAŞ
Anayasa Mahkemesi’nin hakkında verdiği ‘hak ihlali’ kararına rağmen tahliyesine dair yapılan başvurular yerel mahkemelerce reddedilen ve 16 Şubat’ta kardeşi gazeteci-yazar Ahmet Altan ve gazeteci Nazlı Ilıcak’la birlikte yargılandıkları davada, ‘anayasayı ihlal’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan Mehmet Altan hakkında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) beklenen kararı verdi.
AİHM, söz konusu davada Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) ‘özgürlük ve güvenlik hakkını’ kapsayan 5.1 maddesi ile ‘ifade özgürlüğünü’ kapsayan 10. maddesinin ihlal edildiği sonucuna vardı.
Kararda, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5. maddesinin 1. bendi kapsamında, "AİHM, özellikle Anayasa Mahkemesi’nin 11 Ocak’taki ‘açık ve belirsizliğe mahal vermeyen' kararının ardından Altan’ın tutukluluğunun devam etmesinin 'yasaya uygun’ ve ‘yasalarca tanımlanan prosedür uyarınca’ kabul edilemeyeceğini tespit etti.
AİHM, aynı tespiti Şahin Alpay ile ilgili davada da yaptı. Ancak İstanbul 14’üncü Ağır Ceza Mahkemesi Alpay’ı tahliye etmiş olduğu için bu tespit onun geçmişte kalan tutukluluk sürecinin hukuksuzluğunu kayda geçirilmiş olması sonucunu doğurdu.
Mehmet Altan hakkındaki AİHS’nin 5. maddesinin 1. bendi kapsamında tutukluluk durumunun hak ihlali doğurduğuna ilişkin tespitin ise Altan hakkında hüküm verilmiş olması nedeniyle uygulanmayacağına ilişkin görüşler öne sürüldü.
Bu görüşlerin hukuki anlamda doğru olmadığı kanaatindeyim. Karara dayanak olan söz konusu sözleşmedeki m. 5/1-a’ya göre “Kişinin yetkili mahkeme tarafından mahkum edilmesi üzerine usulüne uygun olarak hapsedilmesi” düzenlemesinin Altan’ın tahliye edilmesine engel teşkil etmediği çok açık.
Çünkü ceza muhakemesi hukukunda sanığın tutukluluk statüsü yerel mahkemece mahkumiyet kararı verildiği anda değişmez ve tutuklu hükümlü statüsüne geçmez. Ancak yerel mahkemece verilen mahkumiyet kararı başvurulan kanun yolları (istinaf-temyiz ) sonucu onanırsa kesinleşmiş olur.
Bu durumda ortada kesinleşmiş bir mahkumiyet bulunduğundan tutuklu sanık hükümlü statüsüne geçer ve hükümlülükte cezanın infazına başlanır. Sözleşme’nin düzenlemesindeki “mahkum” kavramından da anlaşılan budur. Nitekim aynı düzenlemede mahkumun “usulüne uygun olarak hapsedilmesi” ibaresinden de kastedilen kesinleşmiş hükmün infaz aşamasıdır.
Altan hakkında bir mahkumiyet kararı vardır ancak hakkındaki hüküm kesinleşmemiştir. Statüsü “mahkum-hükümlü” değil, “tutuklu sanık”tır.
Bu nedenle tutukluluk halen bir koruma tedbiri olarak sürerken hak ihlali de hukuksuz bir şekilde devam etmektedir. Ceza Muhakemesi Hukuku temel prensipleri, Ceza Muhakemesi Kanunu düzenlemeleri (CMK m. 2/1-b) ve evrensel hukuk prensipleri karşısında Altan’ın tutukluluk durumunun devam ettirilmesi sorumluluk doğuracak niteliktedir.
AİHM ayrıca Altan-Alpay davalarında AİHS 10. madde kapsamında da Anayasa Mahkemesi’nin verdiği karardan farklı bir sonuca ulaşılmasını gerektirecek hiçbir sebep bulunmadığını belirtti.. Kararlarda “Bu kapsamda mahkeme, hükümetlerin eleştirilmesi ve ülkelerin liderlerinin ulusal çıkarları tehdit ettiğine dair bilgiler içeren yayınların, özellikle de terör gruplarına yardım; terör propagandası yapmak; TBMM ile hükümeti devirmek ve anayasal düzeni ortadan kaldırmak gibi ciddi suçlama suç isnad edilmemesi gerektiğini işaret etmektedir” değerlendirmesine yer verildi.
AHİM, her iki davada da ifade özgürlüğüne ilişkin 10’uncu maddeden verdiği ikinci ihlal kararlarında, ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine hükmederken, olağanüstü hal rejiminin bu özgürlüğü sınırlamak için bir gerekçe oluşturamayacağı görüşünden hareket etti.
Bu durumda ifade özgürlüğü kapsamında verilen ihlal kararı, bu yönüyle aslında beşinci maddeden verilen ihlal kararından daha önemli olarak davanın esasına ilişkin verilecek kararı da etkileyecek nitelikte.
İfade özgürlüğü kapsamında olan bir eleştiri hakkının kullanılmış olmasının doğal sonucu olarak mahkûmiyet yoluna gidilememesi ve tutuklama gibi bir tedbirin uygulanamaması gerekmekte.
Bundan dolayı Mehmet Altan hakkında verilen mahkumiyet kararı ve tutukluluğun devamı kararları hukuka aykırılık oluşturmakta. Şahin Alpay hakkında da yerel mahkemenin adli kontrol kararını da kaldırarak beraat kararı vermesi gerekmekte.
AİHM’in Altan-Alpay davalarındaki Türkiye’nin AİHS’nin tutuklama ölçütlerini düzenleyen ‘özgürlük ve güvenlik hakkı’na ilişkin beşinci maddesi ve aynı zamanda ‘ifade özgürlüğüne’ ilişkin onuncu maddesini ihlal ettiğine ilişkin kararları aynı durumda olanların hukuki durumlarını etkilemekte.
Söz konusu kararlar, aralarında Ali Bulaç, Ahmet Turan Alkan, Mümtazer Türköne, Nazlı Ilıcak ve Hanım Büşra Erdal’ın da bulunduğu tutuklu tüm gazetecilerin hukuki durumları bakımından emsal teşkil ettiğinden tamamının mağduriyetlerine son verilmesi gerekmekte.
Türkiye, 2004 yılında AİHM kararlarını ulusal hukukunun üstünde tutmayı kabul etmiş ve Anayasa’nın 90’ıncı maddesine aşağıdaki eklemeyi yapmıştır.
“Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır.”
Bu nedenle söz konusu kararlar savcı ve hakimleri bağlayıcı nitelikte. Sarsıcı, şok edici, rahatsız edici de olsa gazetecilerin hükümete karşı eleştiri hakkını kullanmış olmaları topluma karşı sorumluluklarının bir gereği. Eleştiri hakkının bu anlamda hukuk güvenliği altında olması zorunlu ve hayati.
Eleştiri hakkının ve ifade özgürlüğünün hukuki güvence altına alınabilmesi ise evrensel hukuk ilkelerine uymakla ve adil yargılanma hakkını gerçekleştirmeyle görevli hakimlerin tarafsızlık, dürüstlük değerlerine uygun kararlar vermeleriyle mümkün.
“Birleşmiş Milletler Bangolare Yargı Etiği İlkeleri' de bu anlamda hakimlere yönelik "meslek ahlakı standartlarını" oluşturmak niyetiyle tasarlanmış değer ve ilkelerden oluşmakta.
Bangolare İlkeleri, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu’nun 23 Nisan 2003 tarihli oturumunda kabul edildi. Bu metinde bağımsızlık, tarafsızlık, dürüstlük, tutarlılık gibi değerler ilkeler halinde düzenlendi. Bu ilkeler HSYK tarafından 26.06.2006 tarih ve 315 sayılı karar ile benimsenerek, hakim ve savcılara duyuruldu.
Hakimlerin bu ilkelere uyarak karar vermeleri hukukun üstünlüğünün en önemli unsuru olan adil yargılanma hakkının sağlanması bakımından hayati önemde.
Yazarlar
-
Kemal CANSürecin ikinci ve belki de “final” sezonu 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalMüslüman düşmanı Hegseth ve ‘İslami rejimler’in suç ortaklığı 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEHüseyin Kocabıyık’ın sözü 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezAtaerkil pazarlık 2.0 ve cinskırım 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat Sevinç'Belirsizlik' kullanışlı bir idare yöntemidir, yurttaşı iki dudak arasına hapseder! 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHatay’ı haritasına ilk kim koymuştu? 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAMilli takım ışık saçtı: Maçın kahramanını açıkladı 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBaşkan da olsan meşruiyet şart 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanErdoğan ve kurmayları acaba neden isteksiz davranıyor? 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUUyuşturucu kullanımı ortaokullara kadar indiyse… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTutuklama tutkusu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm sürecinde bazı işaretler 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuTürkiye neden bu kadar siyasi? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYargıda “Kin” motivasyonu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBorsada vurgun nasıl yapılır? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTOysa Her Şey Çok Farklı Olabilirdi… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAteş hattında bir ülke: Suriye sahnesinde Türkiye 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENSadece DEM mi, ya CHP'nin ettikleri? 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAÖzgür Önderlikten , Özgür Topluma; 9 Ekim Komplosuna Karşı Halkların Demokratik Direnişi... 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin geleceği giderek daha az tartışılırken… 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRTürkiye yeniden karanlık film günlerine mi dönüyor? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyon, bir temel hak olan mülkiyet hakkının ihlali ve öneriler 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDevletin sahipleri ve DEM Parti! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman ülkelerde adalet yok ama adalet masalları çok güzel! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇEREkonomide akıldışılık sona erdi mi? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBirinci Yılında Süreç: Olanlar, Olmayanlar 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer balkonuna havuz yapılan rezaletin perde arkası! Buna nasıl izin verildi? 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSiyasi değil sosyolojik, hatta psikolojik 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezFenerbahçe'nin Yeni Yönetimine İlk Açık Mektup 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİYapıttan Yapana: Zatî olana yolculuk 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye’nin sosyal devletin rolünün yeniden inşası kaçınılmaz 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“DEVLETİ ZENGİN”,”VATANDAŞI AÇ VE YOKSUL” ÜLKE… 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Trumpizm’in güç gösterisi nereye kadar? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’dan sonra AKP dağılır 6.10.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2025
1.09.2025
27.08.2025
7.08.2025
4.06.2025
25.05.2025
11.05.2025
24.04.2025
2.04.2025
28.03.2025