Abdurrahman Dilipak
Nüfusumuz dibe vururken!
18.12.2025
132
Türkiye Avrasya’nın yükselen en büyük askeri gücü olarak, nüfus açısından 'demografik gerileme endeksinde' kaygı verici seviyeye ulaştı. İstanbul’un doğurganlık oranı 1.2 yani Japonya seviyesinde. Bu oranlar çocuk sayısı ile ilgili, ortalama değerler. Bakın; batı, Ankara’ya kadar, Trakya, Karadeniz, Akdeniz bölgesinde nüfus artış hızı %1 seviyesinde. 15-2 arasında doğuda 6 ilimiz var. Konya’nın güneyindeki 9 ilde de durum bu. 2-3 arasında da 9 ilimiz var, bu bölge Kürt nüfusunun en yoğun olduğu bölgeler. Şanlıurfa ise 3’ün üstündeki tek ilimiz.
Aslında bu veriler, 2024 yılına ait. 2025’de, ilk yarı yıldaki durum şöyle. mesela İstanbul’da bu oran 1, Ankara ve İzmir, Antalya 1.17 1.06, Urfa 3.05.. İşin kötü yanı ne biliyor musunuz, gelişmelerin yönü ve hızı olumsuz.
Biz buraya gelirken birileri neyle meşguldü, niçin farkına varmadılar? Bizi neyle meşgul ediyorlardı. İHA’lar, SİHA’lar, şehir hastahaneleri, hava alanları, otoyollar, tüneller, köprüler ana gündem maddeleri idi. Savunma sanayi ile övünürken aslında ülkemiz siber ordular tarafından işgal ediliyordu.
Bakın, biz hala son depremde kaç kişi öldü bilmiyoruz. CoVİD bahanesi ile, o aşı ve ilaçlar üzerinden kaç kişi hayatını kaybetti bilmiyoruz. Aslında CoVID bir yalandı ve biyolojik bir savaş ajanı idi. mRNA sebebi ile turbo kanser ve kalp hastalıkları sebebi ile kaç kişi hayatını kaybetti. Hayatta kalanların sağlık sorunları nedir, biliyor muyuz.
Hastahane’ler indirimli alışveriş kampanyası yapan AVM’lerden daha kalabalık ve eczanelerden insanlar AVM’den çıkar gibi torba dolusu ilaçlarla çıkıyor. Sahi yarın bir salgın olursa ne yapacaksınız.
Elektirikler gider, bilgisayar sistemleri hacklenecek olursa ne yapacaksınız. Bugünkü bilişim altyapısı, NanoChiple üretilen Quantum bilgisayarlar üzerinden her türlü erişime ve manipülasyona açık. Elektrik trafoları bile akıllı sistemlerle merkezi sisteme entegre edildi.
Kısırlık almış başına gidiyor. Sakat doğumlara ne demeli. Yaşayan insan sayısını bir de bu gözle eleyin bakalım, geriye ne kalacak. Herkes hasta. Engelli sayısında patlama yaşanıyor. İnsanların çoğu Psikolojik açıdan sorunlu. Yani yaşayan insanların hayat standartı, kalitesi, fonksiyonelliği, kendi kendine yeterliliği ayrı bir sorun. Yani yaşayan insan sayısı bütün gerçeği ifade etmiyor. Bunların önemli bir kısmı, kendi kendine yeterli olmadığı için bir başkasının yardımına muhtaç kişiler.
Nüfus hızla yaşlanıyor. Yaşlı nüfusun önemli bir kısmı geriatrik açıdan sağlık sorunu olan insanlar. Var olan nüfusu bu açıdan analiz ettiğinizde nasıl büyük bir yıkımla karşı karşı karşıya olduğunuzu göreceksiniz.Bu süreçte AK Parti kadın kolları ve KADEM bir özeleştiri yapacak mı? “Nerede yanlış yaptık” diye kendilerini sorgulayacaklar mı? Onlara destek veren alkışlayan STK’lar, medya, Cemaat, Akademi, sermaye grupları aynı şekilde davranabilecek mi?
O sizin mevcut nüfus dediğiniz kişilerin geldikleri yere baktınız mı? Büyük bir kısmı göçmen, Kürt ve Arab. İçinde Doğu Türkistanlı olan da var, Afgan da. Bir kısmı Ukraynalı, Rus, Moldovalı.. İslam ve Türk düşmanlığı sebebi ile Avrupa’dan kesin dönüş yapan insanlar da var. Onların bir kısmı Avrupalılarla evli.. Bunlarla birlikte bile nüfusumuz dibe vurmuş durumda. Bir sıcak savaşta bile bu kadar insan kaybı olmayabilirdi.
Kurtuluş Savaşı’nda (1919-1922) toplam Türk tarafındaki can kaybı 40-50.000 kişi olarak tahmin ediliyor. 13-15.000 i cephede şehit, 35.000’i cephede yaralı.. Bunun 25.000'i hastahane’de ya da evinde, salgın hastalıklar sonucu hayatını kaybetmiş. Katliam, açlık, hastalıklar sebebi ile ölenler de var.
CoVID-19 operasyonu ile 2019 sonu - 2025 itibarıyla resmi kaynaklarca teyid edilen onaylanmış ölü sayısı küresel olarak yaklaşık 7.1 milyon kişidir. Türkiye’de ise resmi kayıtlara göre 101.000 ölüm vakası gerçekleşti. 1. Dünya savaşındaki asker kaybı 9-10 milyon kişi idi. CoVID deki ölüm neredeyse 1. Dünya savaşındaki kayıp kadar büyüktü. Kaldı ki, CoVID aşısı diye yapılan mRNA, PCR, Favipiravir isimli “yerli ve milli ilaç” sebebi ile ölüm sayısı, CoVID’den öldüğü iddia edilen ölüm sayısının birkaç katı olması gerekir. Ölmese de sağlığını kaybeden insan sayısı da, gerçek ölüm sayısının birkaç katı olması uzak bir ihtimal değil. Tabi henüz farkında varmadığımız olumsuzlukların önümüzdeki günlerde ortaya çıkması mümkün. Bunlar kısırlık, erken yaşta alzaymır, sakat doğumlar şeklinde kendini gösterebilir.
Tek başına sürüleştirilmiş kuru kalabalıklar bir ülke için tehditte olabilir. Toplumun ahlaki ve akli seviyesi dibe vurdu. Ateizm, Deizmi, Satanizm, Şamanizm, Budizm, ne ararsan var. Ahlaki erazyon toplumu çürütüyor. Fuhuş, Uyuşturucu, Alkol Kumar toplumsal bir afete dönüştü. Bir şiddet toplumu olduk. Çeteleşme, cinayet, şiddet, intihar salgın haline geldi. Dede, nine, anneyi evden uzaklaştırmanın doğurduğu sonuçlar bunlar.
İlk haram, ilk, günah, ilk laneti hak eden Irkçılık, siyaset eli ile, partizanlık, etnik, milliyetçilik, futbol taraftarlığı, hizibçilik, dini anlamda tarikatçılık, mezhebcilik şeklinde toplumda hızla yayılıyor. Bize denmedi mi “Şeytan sizi Allah’la aldatmasın” diye. “Din ve devlet büyüklerini kanaat önderlerini hani İlah ve Rab edinmeyecektik.. Bu gidiş hayra alamet değil.
Bu konuda sadece iktidar suçlu değil. Medya, akademi, cemaat, sermaye ve tabi muhalefet de suçlu. Biz hepimiz bu sonuçtan belli oranlarda sorumluyuz.
Hak ve halk namına, haksızlığa, ahlaksızlığa ölseniz de tapınmayın. Din, devlet, kanaat önderleri, parti liderlerinin emir, talimat ve talebelerinin Hak mı, batıl mı olduğunu düşünmeden onlara itaat ederseniz, onları İlah ve Rab konumuna yükseltmiş olursunuz. Bizim inancımızda, “Haksızlıklar karşısında susmak, dilsiz şeytan olmaktı”. Adil olmayan, hak olmayan hiç bir iş ve söz muteber değildir. Bunlara itibar edenler, o suçun suçlusu olarak yargılanacakları bir gün var! O gün onların bir yardımcısı olmayacak. Bu dünyada da Allah (cc), birilerinin birilerine menfaatleri uğruna, haksız da olsa boyun eğerek elde etmek istedikleri ve ihtirasla istedikleri işlerin, şeylerin, (para, makam, mal, o her ne ise) bereketini görmeyecekler. Allah (cc) onların bereketini kaldıracak, elde ettikleri her ne ise, “dua ile istenen bela”ya dönüşecektir.
Trans humanizm ve nesneler arası iletişimin nesnesi olacaksa insanlık, ve 'global resetçiler' insan hayatı üzerinde belirleyici bir rol üslenecekse, nüfusun ne önemi var. Türkiye uluslararası sistemin talimatları ile İklim üzerinden bu dönüşümü gerçekleştirmek için verilen her görevi anında yerine getirerek, aslında İslam dünyası için rol model haline getirildi. Yani bizim durumumuz sadece kendi halkımız için değil, İslam dünyası için de çok büyük bir risk oluşturuyor.
Neslimizi kemiyet ve keyfiyet olarak, yani sayı ve nitelikleri ile yüceltelim ve kurtuluşa erenlerden olalım.. “Nüfusumuz artsın” derken, onun, maarif, istihdam alanları oluşturalım. 1+1 evlere sıkıştırmış çekirdek ailelerle bunu başaramazsınız. Nüfus çabuk erir, ama kayıpların kazanılması o kadar kolay olmayacaktır. Bu işlerin içinden, işi birilerine ihale ederek ya da para ile çıkamazsınız. Önce suçluları bulun ve onların sesini kesin, cezalandırın. Def-i mazarrat celbi menafiden evladır çünkü. Evet, suçlu ayağa kalk ve özür dile.. Aramızdasınız biliyoruz. Ve hala VIP ve CIP olarak itibar görüyorsunuz. Selam ve dua ile.
Yazarlar
-
Fehmi KORU“Uyuşturucu” deyip de geçemeyiz 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolGençler yargıda beraat etti 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBahçeli “demokrat” Erdoğan “ayak direten” mi? 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENDeğer çürümez, çürüyen insandır 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAÖcalan'ın Umut Hakkı, Hukuki Zemin ve Barış Süreçleri... 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlkenin siyasi şablonu 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİNeydi o düşürülen İHA öyle? 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞCHP’nin yeni gölge kabinesinin* düşündürdükleri 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünHelsinki Nihai Senedi 50 yaşında… 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZSürece çomak sokanlar ve sigortasız süreç 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUSolun bölünmüşlüğü ve Öcalan 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciKonut satılıyor da ne oluyor? 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBatı Asya’da yeni düzen arayışı 17.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURBelki de çürüyen toplum değildir? 17.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEİslâmî renkler: Fırsat mı, tuzak mı? 16.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump Doktrini: Küreselleşmenin krizi ve yeni Amerikan stratejisi 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNABD’ye Palmira şoku ve olası yansımaları 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyada küresel ara buzul dönemi: Eski düzen çökerken Türkiye'yi hangi riskler ve fırsatlar bekliyor 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞABDULLAH ÖCALAN’ ın “REEL SOSYALİZMİ…” 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANHafif hafif yılı toparlayalım 15.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2025
3.08.2025
26.08.2024
5.08.2024
4.06.2024
27.05.2024
20.05.2024
5.05.2024
29.04.2024
22.04.2024