Abdurrahman Dilipak
Global resetçilerin “toplumsal atomizasyon” süreci başarı ile tamamlandı. Önce Lokalizm ile başladılar. Her şeyin yerlisi ve millisi önemli idi. Sonra “yerelden evrensele” dediler. Coğrafi işaretler kondu. Bu işin Glokalizm aşaması idi. Bütün bunların hoşumuza gitmesi için akademisyenler konuşuyor, medya haberleştiriyor, siyaset açılan yolda ilerliyordu. Sonunda Globalizm de karar kıldık.
Gelinen noktada Transhümanizm projesi ile biyolojik insanın yerine, toplumsal cinsiyet kimliğine sahip, GENDER diye tanımlanan nesneleştirilmiş, nesneler arası iletişimin objesi bir GENOM bireyle karşı karşıya kaldık. O artık din, ahlak, gelenek ve biyolojik cinsiyetinde bağımsız, değişken ve akışkan bir cinsiyete sahip TEKİL bir vaka. O “artırılmış sanal gerçeklik alemi”nde her şey olabilen, hiç bir şey…
İnsan değişince elbette toplumda değişir. Toplum değişince siyaset de değişir, siyaset değişince ülke de değişir. Geldik “kaos içinde düzen”e, tasavvuftaki “kesret içinde vahdet”e…
Amerikan dolarının arkasında ne yazıyordu? "Ordo ab chao" (Kaostan kaynaklanan düzen) plânının bir parçasıdır. “Kontrollü bunalım stratejisi”, “bulanmadan durulmaz”, kriz çıkartırsınız, krizin cini, krizi kim yönetirse ona ihanet eder! Kaos teorisine göre; her kaosun kendi içinde bir düzeni vardır. “Novus Ordo Seclorum”, Latincede "çağların yeni düzeni" anlamına gelir. “Seclorum” aynı zamanda “seküler” anlamına da kullanır ve bu slogan şöyle bir anlam kazanır: “Çağların yeni seküler düzeni” Seküler, “yercil, dünyevi otorite, ruhani kimlik ve kişiliğin hiyerarşisi dışında kalan” anlamlarına da geliyor. Bu kavram Protestan aklın ürünüdür. “İlahi olanın dışında kalan alan”ı ifade eder. O dolarla varılmak istenen hedef işte bu: Din alanı dışında yeni bir uluslararası düzen inşası. Bu gün yapılmak istenen de bu. Dolar buna adanmış bir para idi bu anlamda. “Annuit cœptis” ile birlikte Amerika Birleşik Devletleri devlet mühründe bulunan iki slogandan biridir. Bu mühür, ABD'nin tedavüldeki 1 dolarlık banknotlarının üzerinde de bulunmaktadır. Bu da “başladığın işi tamamla/bitir”, başladıkları iş ile ilgili bir emir olarak “bu bizim asıl görevimiz, misyonumuz” anlamına da gelir. Öte yandan söz konusu işleri ile ilgili “yarına bırakma, ara verme, devam et, sonuna kadar git” anlamlarına gelir. Bu bir emirdir ve bugün yaşadıklarımız açısında bakıldığında, bu yolun yolcularının Biden, Netenyahu, Bill Gates hangisi olursa olsun, geri dönemezler. Tıpkı Ebu Leheb’in geri dönemediği gibi. Dolarda sağ taraftaki yıldızlar, oklar ve yapraklar… Hepsi 13 tane. Hristiyanlıkta uğursuzluk sayılan bir rakam dolara uğur getirmiş. Çünkü onlar yüzlerini GOD’a değil, Gold’a ve “Satan”a, “Bahomed”e döndüler. İngiliz kralının tablosunda, kralın başında olması gereken taç Bahomed’in başındaydı, Kralın elinde ise asa değil, kılıç vardı ve her yer kan rengindeydi. Bunu nasıl okumak gerek dersiniz. Bu arada hatırlatalım: 13 sayısı satanizm ve masonlukta, okült olarak UĞUR anlamına gelir. Ve “onlar onunla” ya da “o onlarla beraber”di. Onlar “insin şeytanları”, o “büyük şeytanın çocukları” olmuşlardı. Sakın gerçek şeytani düzenin “deccaliyet komitesi” bu dünya derin devleti dedikleri şey olmasın.
Dolar, tarihin en büyük sihirlerinden, büyülerinden, hipnozundan, sanal gerçeklik operasyonlarından, algı operasyonlarından, illüzyonlarından biridir. ABD’nin bilimi, sanatı, gücü ve serveti bu beş para etmez boyalı ve büyülü kağıttan ibarettir. Bu kağıt her kapıyı açmakta, her şeyi satın alabilmekte, katliamların, darbelerin, soygunların üstünü örtebilmektedir. Sömürgecilik dönemine ait kirli çamaşırları kirleri temizleyen bir deterjan, ya da kitlesel ipnoz gücü ile insanlığı yönlendiren bir etkiye sahip.
Geldiğimiz noktada Amerikan yüzyılı sona eriyor. Büyü bozuluyor. İnsanlık Gazze ve Covıd fitnesinden sonra uyanış alametleri göstermeye başladı. Cenevre’deki DSÖ toplantısında bu uyanışın etkisini gördük. Yarın aynı şey, Paris İklim anlaşması ile ilgili gündeme gelecek. Tek para sistemi ile ilgili benzer tartışmalar yaşanacak.
Bakın, İsrail, Gazze’yi yenemedi, dünyayı nükleer silah kullanmakla tehdit ediyor. ABD Çin’i nükleer silahla tehdit ediyor, Rusya NATO’yu nükleer silahla tehdit ediyor.
Şimdi dolardaki o büyülü sözleri hatırlayalım. Bunlar durmayacak ve geri dönmeyecekler. Ya dünyayı ateşe verecekler, ya da içine cin girmiş domuz sürüleri gibi uçurumdan kendilerini atarak intihar edecekler. Ya da insanlık uyanacak ve her ülke kendi içindeki, bu uluslararası sistemin işbirlikçisi, servet ve iktidar sahiplerini, bu şeytani güçleri kendi başından atacak.
Sonunda her topluluk layık olduğu gibi idare olunacak. Değil mi ki, kimse eceli gelmeden ölmeyecek, değil mi ki, rızkımızdan az ya da çok yemeyeceğiz, değil mi ki, kaderimizden başka bir kader yok. İlahi takdir neyse o.
Korkum şu, Allah cahillere ve zalimlere yardım etmeyecek. Zulüm gırtlağımıza kadar çıktı ve her yerde. Cahillik derseniz, halimiz ortada. O zaman büyük bir kırıma, yıkıma hazır olalım. Bu tabii bir afetle mi, yoksa karşılarında sessiz kaldığımız zalimler eliyle mi olacak bilmiyorum. “İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helak eder misin Allah’ım” diye düşünmemiz gerek. Din ve devlet büyüklerini ilah ve rab edinmiş bu kalabalıklar bu anlamda beni korkutmuyor değil. ABD’nin devlet mührü şöyle:
Bu mühür şimdi, Pedefolik Satanist, Reptilyanı Cizvit bir Katloliğin elinde. Eski çizimlerde “Tanrı bizimle” de diyor. Önce “Tanrımıza güveniyoruz” diyorlardı, sonra GOD’a bir harf ekleyip GOLD/altınımıza güveniyoruz dediler. Aslında ne Tanrıları ve ne de altınları vardır. Güvendikleri ilahlık taslayan şeytanları idi: Titanlar, Olimpos’lular, Nemfler, deniz ilahları, yer ilahları, yerde gökte, yeraltında bunların her yerde ilahları var! Kaos’un tanrısı Kronos ve bunların Tanrılarının da soyu sopu var. Zeus, Poseidon, Hades, Hera, Demeter, Hestia, hepsi bizim hemşerimiz, Kaf dağı (Kafkasya), Babil, Mezepotamya, Mısır ve Anadolu… Hepsi de aslında biraz Anadoluludur.
“Suçüstü” olan Tanrıları gök gürültüsüyle gökyüzünü aydınlatan şimşekle öfkelerini dışa vuruyor ve güç gösterisinde bulunurken dehşet saçıyorlar dünyaya adeta. Mitolojik bir kehanetin günümüzdeki okuması böyle bir şey olsa gerek. Sonuçta, Gazze’de, Cenevre’de, Paris’te, Newyork’ta, Londra’da Washington’da, Brüksel’de insanlık aslında bugün Titanlar ve Titanistlerle savaşıyor. Dünyada görülmeyen bir savaş var sanki!
Doların üzerindeki “IN GOD WE TRUST” yazı, o gözle birlikte okunduğunda “Tanrı bizi gözetliyor/görüyor” gibi bir anlam taşıyor. Peki o Tanrı nasıl bir şey. Bunun şifresi o piramitte gizli, 3 boyutlu piramidin içinde 666 gizli. Yuhanna vahyindeki şeytana gönderme. Onları gözetleyen “büyük birader” Bahomed! Piramidin altında roman rakamları ile yazılan tarih, 1776. O piramidin temelinde bu var. Bu tarih, ABD’nin ve İlluminati’nin kuruluş tarihi. Milli Eğitimdeki ya da Olimpiyatlardaki ATEŞ, Olimpia’da tanrıdan çalınan ateş bu ateş ve şeytanın vücudu temsil eden ateşle aynı ateş. Batı uygarlığının sembolü ateştir biliyor musunuz? İslam su, Hindi-Çin topraktır mesela. Bu ateşi söndürecek de İslam’dır ama toprak suyu yuttu, ateş suyu buharlaştırdı. Yerde ve gökte varız ama birlik değiliz. Onun için kayıp bir medeniyet gibiyiz. Su ateşi de içinde barındırır, havayı da. Toprağın hayat bulması için suyun derinlerden yüzeye çıkması gerekir.
Bu arada küçük bir ayrıntı daha: Piramit’in yanına simetriğini koyun ve uçlarına gelen harfleri dikkate aldığımızda ilginç bir sonuç ortaya çıkıyor. Bunu okuyun: MASON yazdığını görürsünüz.
Biz, çağdaş yaşam, batılılaşma, muasır medeniyet, modernleşme hikâyeleri ile aslında Şeytanın vadettiği Yeryüzü Cenneti’nin peşine düştük. MİLLİ eğitimimiz, MİLLİ Savunmamız, Anayasamız, o “batıya kalkan tren” giderken rayından çıkan demokrasiyi rayına oturtmak için yapılan DARBE’ler bunun içindi. DOMUZ ağılında malaklarını emziren ANAÇ DOMUZ’u emmek için 3 çeyrek asırdır, DOMUZ AĞILI’nın kapısında bekleyen KOYUN bizdik!
Sahi Erdoğan ve yakın çevresi niye ikide bir, her fırsatta “uluslararası sistemle birlikte hareket etmek”ten söz eder. Kılıçdaroğlu da aynı şeyi söylüyordu, İmamoğlu da, şimdi yeni genel başkan Özgür Özel de aynı şarkıyı söylüyor. Söz konusu olan “uluslararası sistem” ise yok aslında birbirlerinden pek farkları. CHP ve AK Parti, MHP ile HDP arasında bir fark kalmıyor sanki.
İlginç değil mi, iktidar ve muhalefet her konuda birbiri ile çatışırken, bu konuda “arzı ihlas ettikleri dergah bir”… Cezaevindeki de aynı şeyi söylüyor, onu oraya gönderenler de. O düşman bildiklerimiz de aynı şeyi söylüyor, dost bildiklerimiz de. Bugün Suudi Veliaht Prens Selman ile “Mustafa Kemal’in askerleri” arasında da, Sağ-Sol, Liberal-Milliyetçi, Laik-Dinci, Alevi-Sünni, Kürt,-Türk, bu konuda söylem ve eylem farkı yok.
Evet onun için, siyasi emellerini dünkü müstevlilerin bugünkü temsilcileri ile şahsi çıkarlarını finans kapitalin çıkarları ile tevhid eden SİYASETE DE, SİYASİ’LERE DE GÜVEN KALMADI…
Şimdi uyanma, tövbe etme, dua etme, KIYAMET’e doğru giderken, şeytana ve onun dostlarına karşı HAYIR deme, KIYAM etme zamanıdır. Bugünlük te bu kadar.
Selam ve dua ile…
Yazarlar
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları






















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.08.2025
26.08.2024
5.08.2024
4.06.2024
27.05.2024
20.05.2024
5.05.2024
29.04.2024
22.04.2024
2.06.2022