Ahmet TAŞGETİREN

Ahmet TAŞGETİREN
Ahmet TAŞGETİREN
Karar Tüm Yazıları
Hepsi Erdoğan’a yazılıyor
12.10.2025
15

Son üç olayı alalım:

– En sondan başlayalım: Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş için soruşturma izni talep etmiş. Şu konser meselesi. “Geliyor gelmekte olan”dı bu. Muhtemel Cumhurbaşkanlığı seçiminde favori olanlardandı Mansur Yavaş, bir biçimde önünün kesileceği varsayılıyordu. Konser ile başladı, dosya ilerliyor.

– Hemen öncesinde tanınmış sanatçılara jandarma tarafından yapılan şafak baskını. İçlerinde emzikli anne var, süt pompası ile sütün sağılıp bebeğe gönderilmiş. Saç örnekleri, kan örnekleri alınıyor, acaba uyuşturucu kullanmışlar mı diye… Nasıl belirlenmiş bu isimler, jandarma nasıl karar vermiş bu operasyona belli değil. Ama ortaya çıkan izlenim bu, şafak vakti kimin kapısı polis - jandarma tarafından çalınacak belirsiz hale gelmiş.

– Hüseyin Kocabıyık. İki dönem Ak Parti milletvekilliği yapmış bir isim. Geçmişte Tansu Çiller’in danışmanlığında bulunmuş. Devleti bilen bir düşünce – siyaset insanı. Son zamanlarda “eleştirel” duruyor, “işler yanlış gidiyor” uyarıları yapıyor. İçerden. Dostane. İyi olsun diye. İşte öyle bir mülakat vermiş Cumhuriyet Gazetesine… Gözaltı, tutuklama. Gerekçe Cumhurbaşkanına hakaret.

15 gün içine sığan üç olay.

Bir Türkiye manzarası.

Onun hemen öncesinde başka gerekçe ile gözaltına alınıp, sonra “Gezi ile iltisak” gerekçesi ile tutuklanan Ayşe Barım’ı tahliye – tutuklama girdabında kıvrandırma eylemi.

– Onun hemen yanı başında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından Selahattin Demirtaş için verilen “derhal tahliye” kararına son anda itiraz.

– Onun hemen yanında artık çok kabarık bir dosya olan “Belediyeler” olayı. 2024 31 Mart’ında kaybedilen belediyeleri, İstanbul’dan başlayıp teker teker devşirme olayları.

– İstanbul başlı başına bir olay. Ekrem İmamoğlu gitti gider mi artık. Diploma iptali, ardından yolsuzluk dosyaları… Suç örgütü bilmem ne… Kaç kişi tutuklandı, tutuklayanlar hesap yapmış mıdır acaba? Acaba içeri alınıp da şu veya bu “kuyu tipi” cezaevinde unutulanlar (!) var mıdır?

– Aydın Büyükşehir Belediyesi bir başka olay. Beykoz bir başka. Şimdilerde “Vekillik oylaması iptal edilen” Bayrampaşa bir başka olacak gibi. Erdoğan partisine iltihaklara rozet takmaya yetişemiyor sanki.

– Yargı işin içinde. Ama kararlar hep iktidara çalışıyor gibi.

– Ötede bir yerde, neredeyse unutulmaya mahkum edilen Osman Kavala dosyası var. Geziden tutuklandı, “Casusluk – Hükümeti devirme” gitti geldi, sonunda “Hükümeti devirme” işine bağlandı ve adamın kaderine “Ömür boyu hapis” yazıldı.

Daha pek çok şey sıralanabilir burada.

Bunların tamamı sonuç itibariyle “Erdoğan Türkiyesi’nde” yaşanıyor.

Yola böyle bir “Türkiye manzarası” inşa etmek için çıkmamıştı Ak Parti kadroları ve Erdoğan, böyle düşünürüm.

Yukarda sayılanlar “Yargı alanı”nda gerçekleşen şeyler ve “Yargı bağımsız, Erdoğan ne yapsın ki…” gibi bir yaklaşım akla gelebilir.

Öyle değil işte.

Erdoğan’ın sisteme hakimiyeti diye bir olgu var, bir.

Şu sayılanların önemli bir kısmı doğrudan Erdoğan’ın siyaset dünyası ile ilgili, iki.

Osman Kavala – Selahattin Demirtaş – Ekrem İmamoğlu – Mansur Yavaş…

Bu ülkede kime sorarsanız sorun, bu isimlerle ilgili operasyonların Erdoğan’la ilişkisine dair bir izlenim alırsınız.

Bir de şu: Eğer olan bitende “ülke imajı”nı ya da “Erdoğan Türkiyesi”ni olumsuzlayacak bir sorun görüyorsanız, müdahale edersiniz. Müdahale ettiğinizde netice alamayacak bir “güçsüzlüğünüz” olduğunu kimse düşünmez bu ülkede.

Şu kesin:

Bu ülkede işsizin, emeklinin, asgari ücretlinin, okula beslenme götüremeyen çocuğun açlığı da Başkan’a yazılır, Yargı alanında meydana gelen hukuk açlığı da…

Bunlar “yönetim zaafı”ndan kaynaklandığında da böyledir “Aşırı yönetmek”ten kaynaklandığında da… Bazı alanlar var ki, onlar, “devlet işleyişi”nden ziyade doğrudan Erdoğan’ın politik hesapları ile bağlantılanıyor. Bana göre asıl o alan, “ahlâki sorgulama”yı getiriyor.

Sanırım bir “Yıpranma payı” değerlendirmesi yapmak gerekiyor. Bu gittikçe ülke için daha hayati bir mesele haline geliyor. Çünkü bu ülkede gittikçe daha çok insan, “Demokrasi sabah kapınızı sütçünün çalacağından emin olunan rejimin adıdır!” özdeyişini seslendiriyor.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar