Ahmet TAŞGETİREN
Yıl 1970. Mücadele Birliği ve MTTB’li yıllar. 29 Mayıs. Muhafazakâr camianın iki kuruluşu tarafından iki Fetih Mitingi düzenleniyor. Mücadele Birliği’ninki Topkapı’dan başlayacak, Fatih Camiine gidilecek, oradan da Ayasofya’nın önüne gelinecek. MTTB’nin mitingi ise Şehremini’nde yapılacak. İki kuruluşun merkezi Cağaloğlu’nda karşı karşıya. Derinden bir rekabet var. Hangi miting daha muhteşem olacak, alttan alta konuşuluyor. Mücadele Birliği “Ayasofya Açılsın”sloganını kullanıyor. Miting en son Ayasofya önünde sonlanacağı ve yürüyüş güzergahı Fatih camii ve Şehremini’ni de içine aldığı için MTTB’nin kitlesini de sürükleyip götürmesi mümkün…
Mitingler yapıldı, Allah’a şükür derindeki rekabete rağmen büyük bir sıkıntı yaşanmadı.
***
Bir başka Fetih yıldönümü…
Bu defa başka bir rekabete sahne oluyor. Refah tabanı ikiye ayrılmış. Necmeddin Erbakan liderliğinde Saadet, ve Tayyip Erdoğan liderliğinde Ak Parti. Saadet Çağlayan’da yapacak Fetih mitingini, Ak Parti Kazlıçeşme’de. Ak Parti iktidarda, taban akışı o istikamette, Saadet de bu akışı kendi bünyesinde korumaya çalışıyor. İşte o günlerde merhum Hoca “Çağlayan’da toplananların Fatih’in, Kazlıçeşme’de toplananların Bizans’ın çocukları olduğu”nu söylüyor.
Bunu inanarak söylemediğinden emin olabilirsiniz. Sonuçta düne kadar Ak Parti’yi kuranlar da “Erbakan’ın çocukları” idi. Hoca “Çocuklar” demiyor muydu onlar için, siyasette hemen yanı başında doğmuş, büyümüş değiller miydi?
Peki neden o sarsıcı sözü söylemişti? Siyaset.
Peki o sarsıcı söz, kitleler üzerinde etkili olmuş muydu? Tabii ki hayır.
Şöyle bir psikoloji okuyorum bu tür davranışlarda. Rakibimiz kötü yerde dursun, kötülüğü sembolize etsin, biz de ona kolay vuralım, kitlelerin gözünde onu bitirelim.
Hadi soralım: Ekrem İmamoğlu’nun iyi bir insan olmasını mı tercih ediyoruz, olmamasını mı?
Camiye gelmesini mi istiyoruz, gelmemesini mi?
Annesinin başörtülü olması mı iyiydi olmaması mı?
Pontuslu-Yunanlı olmasını mı istiyoruz olmamasını mı?
Belli ki 23 Haziran seçimleri İstanbul ile Konstantinopolis arasında geçerse İstanbul mutlaka galip gelir.
İstanbul galip gelir de ya Konstantinopolis için de bilmem kaç milyon oy çıkarsa İstanbul’dan?
Hatta daha ilginci, daha vahimi vatandaş bizim İstanbul-Konstantinopolis kamplaşmasına itibar etmez, bunda kötü bir “İstanbul istismarı” olduğuna inanır, ağırlığı öteki tarafa verirse, İstanbul Konstantinopolis mi olur?
O Yunan paçavrası öyle yazdı diye, onu bizim de kendi siyasi söylemimize taşımamız mı gerekir?
Ahmet Davutoğlu’nun “Alman ajanı” olduğunu tedavül ettirdik bir süre.
Abdullah Gül’ün “İngiliz ajanı” olduğunu.
Temel Karamollaoğlu’nun eşinin “İngiliz kökenli” olmasından yola çıkarak, tertemiz Müslümanlığının üstünü çizip, komplo teorileri ürettik.
Bir yandan Cuma namazına gelen rakip siyasetçiye “Ne işin var burada?” diye bağırıyoruz, bir yandan da 300 bin kişi ile kıldığımız teravihin hazzı ve Feth’in ruhaniyeti ile yetinmeyip “İstanbul’u Konstantinopol olarak görmek isteyenlere karşı 22 günümüz var” diyerek işi siyasete bağlıyoruz.
“Fatih’in-Bizans’ın çocukları” söylemi söylendiği gün ne kadar etkili oldu bilmem, bizim Mücadele Birliği-MTTB rekabetimiz ne işe yaradı bilmem, rakip konumda olanlara, yıllarca birlikte koşmuş olmamızı göz ardı ederek akla ziyan tanımlamalarda bulunmanın getirisi ne oluyor bilmem… Ve bugün siyasi rakiplerimizi din-milliyet üzerinden şeytanlaştırmalarımız bize siyaseten ne kazandırıyor bilmem… Ama bütün bunların bizim “muhafazakâr değerler”dediğimiz ölçülerle ilişkimizdeki samimiyet boyutumuzu hayati nitelikte tahrip ettiğinden eminim. Neredeyse “Kendi çocuğumuz” gibi tanıdığımız insanlar için bile iftiralar üretebiliyorsak, öteki tarafa ne yaparız varın hesap edin.
Şu ayet bu psikolojiyi ne kadar güzel anlatır:
“Kendilerine kitap indirdiğimiz kimseler, Peygamberi, oğullarını tanır gibi tanırlar. Tanırlar ama gene de içlerinden bir kısmı bilebile gerçeği gizler.”(Bakara suresi, 146)
Asıl tehlike bizim, yani muhafazakâr camianın “ilke ıskalaması” ve bunun, insanlarda “Bunlar siyasi, ekonomik çıkar için her şeyi yapar” algısının oluşmasıdır.
Hadi şu söz kalıbını ben de kullanayım:
Siyaset, siyasetten öte bir şey haline geliyor, hâlâ anlamadık mı?
Bayramınızı en kalbi duygularla tebrik ediyor, tüm İslam dünyası olarak kederlerden kurtulmanın, sevinçle buluşmanın vesilesi olmasını diliyorum.
Yazarlar
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025
10.05.2025
8.05.2025
1.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
19.04.2025