Ahmet TAŞGETİREN
….Ve Şehir Üniversitesi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla kapatıldı.
Çıplak gerçek bu. Tarihe böyle geçecek.
İstenseydi kapatılmayabilir miydi?
Tabii ki, elbette, muhakkak. Bunu bütün dünya biliyor.
İstendi. Bu da muhakkak. Bunu da bütün dünya biliyor.
Niye istendiğini de herkes biliyor.
Siyasetin evlat – kardeş boğazına kement atmayı içe sindirdiği bir dünyada yaşıyoruz.
Tarihe “üniversite kapatan olarak geçme”nin sözü mü olur?
Bundan sonra böyle okunacak dünya.
***
Biz, biraz içerde olup da dışardan bakanlar, kardeş katline üzülürüz, siyaset icabı evlat katline içimiz yanar, Cem Sultan’ın serencamını okumak hüzün ikliminde dolaşmaktır.
Ama gerekçe de buluruz: “Devletin âli menfaatleri gerektiriyorsa…” Devlet kutsal ya… “Ya devlet başa ya kuzgun leşe” ya… Kundaktaki bebeği “gelecekte devletin başına iş açar diye katletme”nin sözü mü olur?
Şehir Üniversitesi’iymiş. Biz ki onlarca üniversite açmış, açtırmış bir iktidarız. Bir tanesinin de boynuna urgan geçirelim, ne olmuş yani.
Hatıraları silme zamanı şimdi. Biz, “muhafazakâr camia” en zor zamanlarda tohumunu atmış, emek vermiş, kurulu düzenin gadrine uğramış çocuklarımıza sığınak olmuş, yüz akı bir bilim yuvası haline gelmiş, iktidar partisinin Meclis grubunun şu kadarının çocuğu orada okumuş, mezun olmuş, halen okuyormuş…. “Evlat acısı gibi…” imiş oranın kapısına kilit vurmak…
Ne yapalım, “siyaset icabı” deyince herkes yüreğine taş basmalı ve acıyı hazmetmeye çalışmalı.
Bir arkadaşımız, islâmî camianın kanaat önderi, entelektüeli…. tweet atmış, “Vebaldir bu” demiş, sonra “Özür dilerim” diyerek “silmek zorunda kalmış” silmiş tweetini.
Bu mudur? Budur!
Sileriz kanaatlerimizi.
Ayasofya’yı açacağız ya… Binlerce Şehir Üniversitesi kapanmış mesele mi?
Bizim bu “silme” becerimize oynuyordur siyaset zahir.
Ahmet Davutoğlu, Abdullah Gül, Ali Babacan… Şehir Üniversitesi’nin tüm bilim kadrosu… Şehir Üniversitesi’nde okuyan tüm gençler… Şehir Üniversitesi’nin tüm mezunları… Orayı seçip, çocuklarını orada okutan tüm anne – babalar… Sil, sil, sil. Herkesi sil…
Bir tek kişi yeter.
Eğer “Bir tek kişi yeter” derseniz, bir gün bir youtube kanalında gençlerin karşısına çıkarsınız ve “dislike tsunamisi”ne maruz kalırsınız.
2023’teki seçimde ilk defa oy verecek 7 milyon genç korkulu rüya haline gelir.
Bir ara “Boğaziçine gitse, kürsüde konuşmak yerine kantinde öğrencilerle sohbet etse…” diye yazmıştım Cumhurbaşkanı Erdoğan için…
“Şehir Üniversitesi’ne gitse, kantinde öğrencilerle sohbet etse…” diye de yazabilirdim.
Bunlar hiçbir zaman göze alınamadı.
Kürsüden, talimatlanmış akademisyenlere ve öğrencilere konuş, talimatlanmış öğrencilerle tv programı yap ve üniversite kapat. Otomatiğimiz bu.
“İnsanlar Cumhurbaşkanına Şehir Üniversitesini kapatsın diye oy vermedi” diyor Davutoğlu. Doğru. “Muhafazakâr camianın içi kan ağlıyor” diyor. Doğru.
Ama “İçleri kan ağlasa da gidecekleri başka yer yok” kanaati hakim Şehir Üniversitesi’ni kapatma kararı verenlere. “Evlat acısı gibi” hissederler, bu işin “Vebal” olduğunu söylerler, ama nihai planda nasıl olsa bizim arkamızda hizalanırlar” diye düşünürler.
***
Sanırım bu okuma miadını doldurdu.
Erdoğan da, Ak Parti de kaygılı.
CHP’ye gitmezdi insanlar, ama 23 Haziran’da İstanbul’da oraya bile gittiler.
Niye?
Ahlâk sorgulaması… Adalet sorgulaması… Haksız güç kullanımı…
Ben, “AK Parti ahlâkî üstünlüğünü kaybetti” ifadesini kullanalı yıllar oldu. Bunu görmüyor mu insanlar, görmez mi?
Muhafazakâr camia içini bastırır sadece. Ama şimdilik.
Ahmet Davutoğlu da bastırmış yüreğini, bugün onu “Niye önce konuşmadın?” diye hesaba çekiyor insanlar. Önceki günkü isyanını gördük.
Abdullah Gül, Ali Babacan da konuşmaya başladı. Bunlar yüreklerini bastıran insanlar.
Belki “Vefa” ağır basıyor hâlâ.
Ama orası da zorlanmamalı. “Güçlüyüz, gücümüz her şeye yeter” dediğinizde insanlar da “Yetti artık” derler. Bence Ak Parti kadroları
Davutoğlu’nun son konuşmasını bir kere daha dinlemeliler. Çünkü o konuşmanın bütün kodlarına muhafazakâr camianın yürek yangını ve isyanı yansıyor.
İSTANBUL’A 25 BARO
Ak Parti’nin Meclis’e sunduğu kanun teklifine göre avukat sayısı 5 bini aşan illerde her 2 bin avukat bir baro oluşturabilecek.
İstanbul’da 49 bin avukat var. Buna göre bin avukat daha eklenirse İstanbul’da 25 baro açılabilecek. Bol çeşnili bir savunma dünyasına gireceğiz. Seç beğen al.
Cumhur İttifakı arkasında durduğuna göre vardır bir hikmeti!
Yalnız Doğu Perinçek’in partisi itiraz ediyor. Hayret! Burada neden farklılaştılar ki?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025
10.05.2025
8.05.2025
1.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
19.04.2025