Ahmet TAŞGETİREN
Önce Türkiye’nin parametreleri:
-Türkiye birinci dünya savaşına girmiş, yenilmiş ve dağılmış bir imparatorluğun külleri içinden doğmuş Osmanlı bakıyesi bir ülke.
-İmparatorluk bakıyesi olmanın getirdiği ilişkiler ve dağılma sürecinin getirdiği sancılar var.
-İmparatorluk bakıyesi olmanın getirdiği büyük devlet psikolojisinin örtülü etkileri var.
-Müslüman bir ülke olarak bir aidiyet dünyası var. Bunun potansiyel pozitif ilişki imkânı var.
-Türk olmanın getirdiği bir aidiyet dünyası var. Bunun potansiyel pozitif ilişki imkânı var.
-İmparatorluk bünyesinde birlikte olunan farklı etnisitedeki Müslüman toplumlarla kopuş sürecinde yaşanan sancıların doğurduğu “kuşku ortamı” var.
-İçinde bulunulan coğrafya çok hassas. Dünya yuvarlağının merkezi durumunda. Coğrafya başka güç odaklarının nüfuz çatışmasına sahne oluyor. Ve Türkiye’nin her konumu herkesin tavrını ilgilendiriyor.
-Türkiye Rusya ile komşu. Rusya’nın nüfuz genişleme alanında ve her hamlesi Rusya’nın stratejik değerlendirme ortamına giriyor. İmparatorluğun dağılma sürecinde Rusya’nın “Hasta Adam”ın mirasını paylaşma görüşmelerinde rol aldığı biliniyor.
-İmparatorluk son olarak bir dünya savaşında Batı ile savaşmış ve yenilmiş. “Ana vatan” olarak Türkiye toprağı da işgal edilmiş, sonra milli mücadele ile yine Batı ile savaşılmış, Türkiye toprağı Batılı istilacıların elinden kurtarılmış, sonra Osmanlı’nın son dönemlerinde başlayan “Batılılaşma” girişimleri üstelik “Devrim” ölçeğinde başlatılmış… “Batı ile savaştık ama yerimiz Batı” denmiş.
-Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Batı’da yeni bir güç yükselmiş, Amerika, Türkiye zamanla Amerika ile ilişkileri stratejik tercihlerinin ana eksenine eklemiş.
-Osmanlı sonrası Türkiye sistem sancıları içine sürüklenmiş. Cumhuriyeti kuran kadronun Osmanlının çözülme sürecini aşamamış olmasından da hareketle “Yeni bir toplum üretme” girişimi, toplumun devletle ilişkilerinde yer yer isyan boyutunda gerilimlerle ciddi sancılara yol açmış. Bu sancılardan bir kısmı artık “Kürt sorunu”nda olduğu gibi içten dışa taşmış ve bölgesel – uluslararası hesaplaşmaların konusu olmuş.
Böyle bir dünyada “Kartların yeniden karıldığı” bir sürecin yaşandığı herkes tarafından ifade edilirken Türkiye olarak neyi hedeflemeli, o hedefe ulaşmak için nasıl bir Türkiye imajı ortaya koymalı?
Evet içimizde bir “Büyük devlet” ideali saklı. Tarihte büyük devletler kurmuşuz, coğrafyamız ayakta kalabilmek için bile güçlü olmayı gerektiriyor, aynı şekilde coğrafyamız, bu coğrafya ile hesabı olan herkesin bizimle ilişki kurmasını gerektiriyor, bu hem riski hem avantajı içinde barındırıyor. Bunun yanında İslam dünyası – Türk dünyası gibi akraba alanlar var, ama aynı akraba alanlar, “Abilik” gibi hegemonya kokusu taşıyan bir ilişkiyi istemiyor, yine İslam dünyası – Türk dünyası dediğimiz artık her biri bağımsız ülke konumunda olan yerler, dünyada başka büyük güçlerin nüfuz alanı halinde ve bu dünya ile kurulacak her tür ilişki, geçmişten bu yana geliştirilen ve şeytanlaştırılan “Pan Türkizm – Pan islamizm” damgası ile damgalanıyor.
Ak Parti iktidarının son dönemde özellikle Tayyip Erdoğan’ın söylemine yansıyan bir vizyonu var. Bu vizyonun en genel hatlarıyla içimizde var dediğim “Büyük Türkiye” ideali olarak nitelenmesi mümkün. Ama yine Erdoğanın söylemine “Beka kaygısı” giriyor.
Bir vizyon sahibi olmak, onun adını koymak tabii ki önemli. Ama bunu soyut bir alemde yapmayacaksanız, ki yapmayacaksınız, bu idealin içini doldurmak, yani neyi kapsadığını neyi kapsamadığını belirlemek, o ideale nasıl varacağınızı tayin etmek, sizin idealinizin kimleri ne kadar ilgilendirdiğini görmek, ilgili alanlara nasıl bir mesaj vereceğinizi tespit etmek, her safhada güç değerlendirmesi yapmak…. gibi peş peşe sıralanacak birçok merhale var.
İşte burada başlığa aldığım “Türkiye’nin imajı üzerinde çalışma” meselesi hayati önem kazanıyor.
Çünkü kartların yeniden karıldığı dünyada çok süratli gelişmeler yaşanıyor ve Türkiye’nin durduğu yer her an gündeme gelebiliyor. Tercihler yapıyorsunuz ve bu söyleminize yansıyor. Nerede duracaksınız, ne diyeceksiniz?
Öyle hassas bir şey ki bu, Türkiye adına konuşan kişinin liderlik üslubu bile kayda geçiyor. Yakında Frederick Kempe’nin yazdığı Berlin 1961’i okudum. Utanç Duvarı’na geliş sürecinde Kennedy – Kruşçev ilişkilerini anlatıyor. Her ülkenin diğerinin liderine yönelik analizleri ilişkilerin yönünü belirliyor. Evet işler böyle yürüyor. Dolayısıyla her yeni hadisenin sürüklediği heyecanlarla tavır belirleyemez, ülkenin konumunu yeniden tayin edemezsiniz. İçerdeki tavrınız dışarıyı, dışardaki tavrınız içeriyi etkiliyor çünkü.
Sıcağı sıcağına yeni ABD liderliği ve AB ile ilişkiler var. Alın size Batı ile ilişkilerin yeni safhası… Dümende zaruri kırılmalar gözleniyor. Hiçbir durum “Hayırlısı” deyip geçilecek nitelik arz etmiyor.
“İmaj çalışması” aslında stratejik değerlendirmelerle iç içe bir hadise. İçeri’yi beslemekten çok Dışarı’nın nasıl algılayacağını dikkate alan bir hadise. Çok iyi mutfak çalışması gerektiren bir hadise. Benden söylemesi. Mesela “Büyük devlet ideali” ile “Beka kaygısı” arasında o kadar büyük uçurum var ki… Bilmem strateji mutfağımız bunun farkında mı?
.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları










































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.11.2025
11.11.2025
9.11.2025
7.11.2025
6.11.2025
4.11.2025
31.10.2025
30.10.2025
28.10.2025
26.10.2025