Ahmet TAŞGETİREN
Türkiye’de ve dünyada “İslam – Müslüman”, “İslam – Toplum” ilişkilerinde birçok problemli alan var.
Teröre yönelik yapılanmalar, tasavvufi alandaki sapmalar, toplumu etkileyen ve bazen dinin asli ölçülerinden öne geçen hurafeler, “kayıt dışı” din alanındaki problemler, “resmi din” alanındaki problemler, din – siyaset ilişkisinde dinin gölgelenmesi, ekranlara yansıyan din tartışmaları, “yanmayan kefen” satışları türünden din istismarcılığı ve bütün bunların genç nesillerin din algısında oluşturduğu tahribat, bir anlamda dine ödettiği bedel… bütün bunlar din konusunda duyarlı insanların üzerinde durması ve sağlıklı çözümler araması gereken hususlar.
Bunların yanında fıkhî tartışmalar var, kelâmî tartışmalar var. İslam’ın yaşanması ile ilgili fıkhi konular da zaman zaman gerilime yol açsa bile, inanç konularındaki farklılıklar üzerinde yürüyen kelami tartışmaların insanın İslam’la ilişkilerini tayin cihetiyle daha sert geçtiği söylenebilir.
Fıkhi konularda kişinin eksikleri olabilir. Belki her insanın eksikleri olur. İnsandır çünkü.
İnanç alanı ise, kesin bağlılığın arandığı alandır. İnsanın arayışı olmaz mı, soruları olmaz mı, olur kuşkusuz. Belki bunları da kendi içinde yaşamak, başkalarında çoğaltmamak da dini hassasiyet gereğidir. Çünkü sizin tahammül ettiğiniz sorular bir başkasında kalbi çöküşe sebep olabilir.
Aslında iman kalb olayıdır. Kimse de kimsenin kalbini yarıp bakamaz. Onun için peşin olarak kimsenin kimseyi inançsız diye suçlaması kabul edilemez.
Ancak kişi, inanç alanlarıyla ilgili kendi duruşunu kamu ile paylaşıyorsa ve o duruş, ana çizgi diye bilinen görüşlerden çok farklı ise o zaman karşıt değerlendirmeleri de bekliyor demektir.
Tabii ki ana çizgi denen alan da tartışılabilir, onun ana çizgi olamayacağı da söylenebilir, ama o takdirde de sizin görüşünüzün, kendi içinde tutarlı olması beklenir.
Mustafa Öztürk’le ilgili tartışma… Biliyorum böyle zamanlarda gül atsanız, taştan yaralayıcı olabilir. Onun için sürece dahil olan öfkeleri vs’yi kenara bırakarak birkaç şey söylemek istiyorum.
Dün Karar’da çıkan yazısında şu ifadeler dikkatimi çekti:
“…..videodaki konuşmam sırasında karşımdaki bazı zevatın “nato kafa nato mermer” denebilecek tarzda ve aynı zamanda kışkırtıcı şekilde itirazda diretmelerinden dolayı adeta çileden çıkıp meramımı konunun mehabetine yakışmayacak bir üslupla anlatma hatamı kabulleniyorum; fakat sonuçta ben de bir insanım kışkırtmalar karşısında ben de dil ve üslup muvazenemi kaybedebilirim.”
Bir bu.
Bir de “iç dünyamdaki maneviyata halel gelmesin…” notu.
Bir kere bir insanın “iç dünyasındaki maneviyata halel gelmemesi” duyarlılığına sahip olmasını önemsiyorum. Bence herkes Mustafa Öztürk’e yönelik yargılamalar yaparken bu hassasiyeti önemsemeli. Gelişmelerin bu hassasiyet çerçevesinde olması için dua etmeli.
Kanaatimce Mustafa Hoca da, videoya yansıyan ve tepkilere yol açan ve iman alanına tealluk eden konularda çileden çıkıp, meramını konunun mehabetine yakışmayacak, dil ve üslup muvazenesini kaybetmeyecek şekilde ifade etmeye hassasiyet göstermelidir.
Kuran’ın Hazreti Peygamber’in (s.a.v.) kalbine indirildiğine dair ayetler var, evet. (Bakara 97, Şuara 192, Furkan 32) Ama buradan yola çıkıp, “Kur’an’ın lafzının Peygamber tarafından seslendirildiği, onun da bazı tarihi ve yerel olayları, belki kendi öfkelerini Kur’an’a kattığı, böyle, sonradan katılanların Allah’ın söylemeyeceği şeyler olduğu….” tarzında bir yaklaşımın temel inançlarla ilgili pek çok şeyi allak bullak ettiğini en iyi bilecek olanlardan birisi Mustafa Hoca olmalıdır. Halen elimizde bulunan Kuran’daki bir ayete bakıp “Allah bunu söyler mi?” sorusunu sorduğunuz zaman Kur’an’ı ayıklamaya başlıyorsunuz demektir. Acaba hangi ayetler Allah kelamıdır hangisi-hangileri bir başka el tarafından sokulmuştur? Sonra Allah neyi söyler, neyi söylemezin tarifi nasıl yapılacaktır? Peygamber Kuran’a aslında Allah’ın söylemediği bir şeyi sokmuşsa -haşa- Peygamber nasıl güvenilir bir insan olacak, nasıl Peygamber olacaktır?
Mustafa Hoca meal, tefsir yazan bir insan. Kuran üzerine pek çok çalışması var. Şu anlaşılabilir: Şu ayetler şöyle tefsir edilmiştir ama şöyle anlamak daha doğrudur, denebilir. Ama “Allah böyle söyler mi?” dediğinizde ortada Kuran bırakmazsınız.
Ben İslami hiçbir birikimi olmayan bir insan olarak Mustafa Hoca’ya başvursam bana Kur’an’ı böyle ameliyat masasına yatırılacak bir kitap olarak sunmazdı, sanırım.
Hoca gençlerin soruları ve inanç sancıları konusunda duyarlı. Bu önemli. Elbette tüm o sorular önemsenmeli. Ama sanıyorum o sorulara cevap verme çabası da kendisinden beklenebilecek bir insan Mustafa Bey. O sorular zaten cevapsız, alın benden de o kadar soru tarzında bir yaklaşım, gençlerin maneviyatına da iyi olmaz, kendi maneviyatımıza da…
Her türlü sağlık afiyet diliyorum.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025
29.06.2025
10.06.2025
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025