Akın ÖZÇER
Yarı başkanlık sistemiyle yönetilen Fransa’da Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron bir kez daha Milli Meclis’i feshetmenin eşiğine gelmiş bulunuyor. Bunun nedeni, 2016’da ılımlı sağla solu birleştirerek kurduğu Cumhuriyet Yürüyüşü LREM (La République en Marche) yeni adıyla Renaissance’ın, ikinci kez seçildiği 2022 yılından bu yana Milli Meclis’te salt çoğunluğa ulaşamamış olması.
Anımsatmak gerekirse, Fransız usulü yarı-başkanlık sisteminde Cumhurbaşkanları ve milletvekilleri, 2000 yılındaki anayasa değişikliğinden bu yana beşer yıl için seçiliyor. Önce iki turlu Cumhurbaşkanlığı seçimleri, ardından genel seçimler yapılıyor. 577 milletvekili, dar bölgeli çoğunluk sistemine dayalı iki turlu seçim sistemiyle belirleniyor. Her seçim bölgesinde oyların yüzde 50 +1 ni alan aday ilk turda seçiliyor. İkinci tura oyların yüzde 12,5 unu alan adaylar katılabiliyor. İkinci turda isteyen adayların başka bir aday lehine yarıştan çekilmesi mümkün.
Fransız yarı başkanlık sisteminin özelliği, başbakan ve hükümetinin içinden çıktığı Milli Meclis’e olduğu kadar Cumhurbaşkanı’na karşı da sorumlu olması. Hükümeti görevden alma ve Milli Meclis’i fesih yetkisine sahip olan Cumhurbaşkanı’nın dış politika ve savunma ve güvenlik politikaları alanında özel yetkileri var. Ama diğer alanlarda ülkeyi yönetme sorumluluğu hükümete ait. Bu sistem, Cumhurbaşkanı Meclis’in salt çoğunluğuna sahip olduğunda başkanlık, olmadığındaysa parlamenter sistem özelliği taşıyor. 1988 yılından bu yana, dönemin Cumhurbaşkanı Mitterrand’ın yorumuyla, Cumhurbaşkanı’nınki ile genel seçimlerden çıkan yasama çoğunluğu farklıysa “birlikte yönetim” (cohabitation) gündeme geliyor. Cohabitation Mitterrand döneminde üç, Chirac döneminde ise iki kez hayata geçti. 2000 yılında yapılan anayasa değişikliğiyle 7 yıl olan Cumhurbaşkanı’nın görev süresi beş yıla indirildikten sonra, yürütme ve yasama arasında farklı çoğunluklar oluşmadı. Ama yukarıda belirttiğimiz gibi, 2022’den bu yana Milli Meclis’te salt çoğunluğa sahip bir parti yok. Kurulan hükümetler zayıf azınlık hükümetleri niteliğinde.
Emmanuel Macron 9 Mayıs 2024 Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinde partisi Renaissance yüzde 14,6 oyla bozguna uğrayınca, demokratik meşruiyet refleksiyle, Milli Meclis’i fesih yoluna gitmişti. Ama bu kararında, AP seçimlerini yüzde 31, 37 oyla aşırı sağcı olarak bilinen ama Marine Le Pen’in çabalarıyla merkeze doğru çekilen, yeni adıyla Ulusal Birlik RN’e (Rassemblement National) karşı duran anti-lepenist seçmeni harekete geçirme arzusunun rol oynadığını söylemek mümkün. Çünkü bu seçmen Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, 2002’den bu yana ikinci tura çıkabildiğinde, önce baba Le Pen Jean Marie, sonra kızı Marine’nin karşısındaki adaylara oy verdi.
Ne var ki Macron 7 Temmuz (2024) erken genel seçimlerinden beklediği sonucu almış değil. Hiçbir siyasi parti ve ittifakın salt çoğunluğa yaklaşamadığı parçalı bir tablo ortaya çıktı. Meclis’in birinci gücü yüzde 27 oy ve 180 sandalye ile Yeni Halk Cephesi NFP (Nouveau Front Populaire) oldu. Macron’un Cumhuriyet için Birlikte (Ensemble pour la République) İttifakı 163 sandalye ile ikinci siyasi güç oldu olmasına ama erken seçimden önceki 245 sandalyeden çok uzaktaydı. Meclis’in üçüncü gücüyse anti-lepenist seçmenin çabaları sonucu, ortağı Ciotti grubuyla birlikte ancak 143 milletvekili kazanabilen RN’di. Bu sonuçlar, toplumun Macron yönetimine (Macronie) ve özellikle emekli reformuna tepkisinin sonucuydu. NFC ve RN reforma karşı tutum almış olduğu için oylarında büyük artış olmuştu.
Emeklilik reformunun ters tepmesi
Macron’un 2023’te gerçekleştirdiği tartışmalı emeklilik reformu emekliliğe hak kazanmayı kademeli olarak 62 yaştan, 1968 ve sonrası doğumlular için 64 yaşına çıkarıyor. Yasa ayrıca işe yeni girenler için özel emeklilik rejimlerinden birine tabi olabilme hakkını da ortadan kaldırıyor. Çalışanlar arasında eşitlik sağlamak gerekçesiyle tek genel bir emeklilik sistemi öngörüyor. Reformun amacı Sosyal Güvenlik Sistemi’nin (SGS) her yıl GSYİH’nin yüzde 0,5’i oranındaki zararını gidermek. Eğer reform yapılmazsa, 2030-50 döneminde bu zararın GSYİH’nin yılda yüzde 1,1’i oranına ulaşacağı hesaplanıyor.
Ne var ki sendikalar halen yılda 10,4 milyar avro zarar yazan SGS bütçesindeki açığın devlet bütçesindeki başka kalemlerden karşılanarak çalışanların kazanılmış haklarında geriye gidiş olmaması konusunda ısrarlı. Sosyal devlet, çalışanlarının ve emeklilerinin refahını öncelemekle yükümlü elbette. Aşırı sol olarak bilinen Jean Luc Melenchon’un partisi Baş Eğmeyen Fransa LFİ (La France Insoumise) ve içinde Sosyalist Parti, Komünistler ve Yeşiller’in de yer aldığı sol ittifakın (NFP) yanı sıra RN de emeklilik yaşının yükseltilmesine karşı. Hatta 40 yıllık çalışma hayatı karşılığı olarak emeklilik hakkına 60 yaşında sahip olunmasını savunuyor.
Konunun bir süredir gündemin ilk sıralarında olmasının nedeni Fransız ekonomisinin yüksek kamu açığı (déficit public) veriyor olması. Her ne kadar yıllık enflasyon Eylül ayında yüzde 0,88 düzeyine inmiş olsa da kamu harcamalarındaki açık, Maastricht kriterlerinde öngörülen yüzde 3 oranının neredeyse iki katı. GSYİH ’nın 2024’te yüzde 5,8 i oranında gerçekleşen, bu yıl yüzde 5,4 düzeyinde tutulmaya çalışılan kamu açığını düşürme zorunluluğu azınlık hükümetlerinin ayakta durmasını zorlaştırıyor. Erken seçimlerin hemen ardından kurulan Barnier hükümeti Sosyal Güvenlik bütçesini NFP’nin verdiği güvensizlik önergesi sonucu geçiremeyerek 4 Aralık 2024’te düşmüştü. Ardından Macron’un müttefiki Demokrat Hareket MoDem’in (Mouvement Démocrate) Başkanı François Bayrou’nun hükümeti 2025 Bütçesini güçlükle Meclis’ten geçirmişti ama geçen 8 Eylül’de sunduğu 2026 bütçe planı 194’e karşı 364 oyla kabul görmeyince istifa etmişti.
Başından beri LFİ ile RN’i aşırı uçlarda olmakla suçlayan Macron, Bayrou’nun istifası ardından Chirac’ın partisi Halk için Birlik UMP’de siyasete başlayan, Cumhuriyetçiler LR (Les Républicains) mensubu son hükümetin Savunma Bakanı Sébastien Lecornu’yü yeni hükümeti kurmakla görevlendirdi. Lecornu hükümetini kurduktan kısa bir süre sonra yapılan eleştirilerden güvenoyu alamayacağını ve 2026 bütçesini geçiremeyeceğini anlayarak istifa edince Macron yeni bir krizi kucağında bulmuş oldu.
Emeklilik reformunu fiilen hayata geçirmiş olan eski Başbakan Elisabeth Borne’un daha 7 Ekim’de açıklamış olduğu gibi, kurulacak yeni hükümet, güvenoyu alabilmek ve bütçeyi çıkarabilmek için en azından Meclis’te 64 sandalyesi olan PS’yi tatmin etmek zorunda
Krizin göbeğinde emekli reformu var
Macron siyasi krizi çözmek üzere, aşırı uçlarda gördüğü LFİ ve RN dışında Meclis’te temsil edilen siyasi parti başkanlarıyla Elysée Sarayı’nda yaptığı toplantının ardından yeni başbakanı Cuma akşamına kadar açıklayacağını bildirmişti. Medya, başbakanın bu kez soldan olacağı ve uzlaşının emeklilik reformunun ertelenmesi veya yumuşatılması üzerinden sağlanacağı görüşünü pompalıyordu. Dışlananlardan Mélenchon Macron’un istifasını istiyor, Marine Le Pen ise kurulacak herhangi bir hükümete güvensizlik oyu verecekleri uyarısında bulunuyordu.
Yeşiller’in Genel Sekreteri Marine Tondelier, Elysée ’deki toplantı çıkışında medyaya, Macron’un Meclis’i feshetmeyeceği, yeni atayacağı başbakanın da soldan olmayacağı mesajı verdiğini açıklamıştı. Emeklilik reformu konusunda zemin yokladığını, reformu askıya almayı değil, yumuşatmayı öngördüğünü, maalesef yalnız kaldıkça daha da katı bir tutum içine girdiğini söylemişti.
Tondelier ’nin söyledikleri Cuma geç saatlerde doğru çıktı. Yeni Başbakan birkaç gün önce istifa etmiş olan, 35 yaşından bu yana bakanlık verdiği, kimilerince “Macron’un askeri” olarak nitelenen Sébastian Lecornu’ydü yine. Ama soldan, sözgelimi Sosyalist Parti’den (PS) bir başbakan atamaması, emeklilik reformunu ne kadar yumuşatırsa yumuşatsın, yeni hükümetin güvenoyu alma olasılığını kısıtlıyor. PS Grup Başkanvekili Arthur Delaporte, emeklilik reformunda Macron’un öngördüğü küçük değişikliklerin kendilerini tatmin etmeyeceği, reform askıya alınmazsa aleyhte oy kullanacakları uyarısında bulunuyor.
Lecornu’ nün partisi LR ve UDİ (Demokratlar ve Bağımsızlar Birliği) ise Cumartesi günü hükümete katılmadan destek olacaklarını açıklamış bulunuyor. Benzer bir tutumu Macron’un ilk döneminde uzun süre başbakanlık yapmış Edouard Philippe’in partisi Horizons da benimsemiş durumda.
Lecornu, selefleri gibi, 2026 bütçesini Anayasa’nın 49/3. maddesine göre Meclis’ten geçirmeyi ve güvenoyu almayı planlıyor. Başka bir deyişle güvensizlik oyları basit değil sandalyelerin salt çoğunluğuna (289 oy) ulaşmadıkça güvenoyu almış olacak. Ama bu o kadar da kolay değil. LFİ dışındaki ılımlı sol, ittifak (NFP) olarak hareket edecek olursa, RN ile birlikte 320 üstünde sandalyeye sahip.
Bu nedenle emeklilik reformunu fiilen hayata geçirmiş olan eski Başbakan Elisabeth Borne’un daha 7 Ekim’de açıklamış olduğu gibi, kurulacak yeni hükümet, güvenoyu alabilmek ve bütçeyi çıkarabilmek için en azından Meclis’te 64 sandalyesi olan PS’yi tatmin etmek zorunda. Bu da emekli reformunu askıya almaktan geçiyor. Sayın Işıkhan konuyu izliyor mu bilmem ama demokratik hukuk devletlerinde emeklilerin maaşlarını bütçeyi dengelemek için dile getirdiği gibi kesmek normal değil. Sosyal haklarına biraz dokunmak bile siyasi krizlere yol açıyor.
Yazarlar
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokrasi, darbeler ve ekonomik eşitsizlik 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“İlk dört maddeye dokundurtmam”cılar büyük bir tuzağa düşebilirler 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasGazze’yi şimdi güzel günler mi bekliyor? 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOna ‘karşı reform’ derler Hüseyin Bey 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump’ın kararmış vicdanı 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKamusal alanın İslamileştirilmesi 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERMacron emeklilik reformunun kıskacında 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZSilahsızlanmanın Hukuku, Kuralı ve Kurumu 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilDin demokrasiyle bağdaşır mı? Dindarlık otoriter olmayı gerektirir mi? 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Keşke’ hissi duyduğum gün… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar dışarıda güvercin içeride şahin: Neden? 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRKara paranın krallığı kurulmuş... Vay halimize! 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBOP’tan sonra Trump mutabakatı zamanı 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSDG düğümü çözülüyor mu? Fırat hattında buzlar kırıldı mı? 13.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar çözüm konusunda neden bu kadar isteksiz? 13.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciTürkiye’de konut sorunu 13.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKant’ın problemi: Tanrı’yı akılla bilmek 13.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASAL İKTİDARIN HÜZÜNLÜ YOLCULUĞU… 13.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÖcalan o kanalları ilk kez izledi ve… 13.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalMüslüman düşmanı Hegseth ve ‘İslami rejimler’in suç ortaklığı 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezAtaerkil pazarlık 2.0 ve cinskırım 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDemirtaş serbest kalmadan Öcalan’a “umut hakkı yasası” çıkar mı? 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySanayi verileri alarm veriyor: Almanya serbest düşüşte 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTYakabaşı… Köylü dışında herkes suskun! 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünAteşkes gerçekleşti, sıra diğer aşamalarda ama… 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAÖcalan’ın Uyarısı... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat Sevinç'Belirsizlik' kullanışlı bir idare yöntemidir, yurttaşı iki dudak arasına hapseder! 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin ikinci ve belki de “final” sezonu 12.10.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.10.2025
28.09.2025
21.09.2025
8.09.2025
3.09.2025
29.08.2025
18.08.2025
1.08.2025
1.08.2025
1.08.2025