Akın ÖZÇER
Öcalan’ın tarihî Nevruz mesajı, ardından PKK’nın açıklanan eylemsizlik kararı çözüm sürecinin dönüm noktasını oluşturuyor. Sürecin öngörülen şekilde ilerlemesi hâlinde bir sonraki aşamada örgütün silahlı unsurlarının sınır dışına çıkışı tamamlanacak. Bu, her ne kadar silah bırakma anlamına gelmese de, yaklaşık otuz yıldır süren şiddetin Türkiye’ye bir daha geri dönmemesi yolunda atılmış ciddi bir adım olacak.
Kabul etmek gerekir ki çözüm sürecinin bugün vardığı aşama sürece yönelik tavrını daha hâlâ belirlememiş siyasi partileri bu konuda açık ve net bir tutum almaya ya da yenilemeye zorluyor. Süreç ilerledikçe siyasi partiler ya “çözümden yana” ya da “çözüme karşı” olma ikilemiyle karşı karşıya kalacak. Süreç başarıya ulaşırsa ki hepimizin dileği bu çözüme karşı çıkmış siyasi partilerin hem stratejileri iflas etmiş olacak, hem de böyle olmasından toplum büyük memnuniyet duyacak. Çözüm olmamasını savunan, karanlık tablo çizenlerin öngörülerinin tutmasını toplum neden istesin ki?
Çözümün iç politikaya yansıması
Stratejisini çözüm karşıtlığına oturtan partilerin başında MHP geliyor. “Milli değerleri koru ve yaşat” adı altında Türkiye’nin dokuz bölgesinde tematik mitingler düzenlemeyi kararlaştıran MHP’nin bunlardan ilkini yaptığı Bursa’da iyi bir sınav verdiğini söylemek mümkün değil. Bir kere siyasi görüşlerin şiddet çağrıştıran sloganlarla dile getirilmesi çok yanlış oldu. Demokrasilerde siyasi bir projeye karşı çıkmak kimseye şiddet imasında bulunma hakkı vermiyor.
MHP’nin çözüm sürecine engel olabilecek siyasi gücü yok. O bakımdan burada Devlet Bahçeli’nin zaman, zaman “Ötüken” gibi simgeler üzerinden dile getirdiği şiddet içerikli sözleri, sivri dili ve Türkiye’nin geleceği açısından talihsiz fikirleri üzerinde durmayacağım. Ergenekon sanıkları ve mahkûmlarına sahip çıkan ve resmî ideolojinin artık geçerliliğini yitirmiş kalıplarını savunarak Türk milliyetçiliğini demokrasiye karşı bir çizgiye mahkûm eden MHP’nin tek umudu sürecin bir şekilde sekteye uğramasında. Sürecin başarılı olması ise, en azından öngörüleri yanlış çıkmış olacağı için MHP’ye sandıkta bir bedel ödetecek elbette.
Çözümün bölge politikalarına yansıması
Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Barzani, Öcalan’ın Nevruz mesajıyla güç kazanan çözüm sürecine desteğini yinelerken, bölgede bir Türk-Kürt ittifakı da giderek şekillenmeye başladı. Oral Çalışlar’ın pazar günkü yazısında belirttiği gibi, Kürtler artık bir “bölünme tehdidi” değil, bir “müttefik”olarak değerlendiriliyor. Aynı şekilde Kürtler de bölgede dikkate alınan bir aktör olma yolunda bir süredir Türkiye’yi müttefik olarak görüyor. Öcalan’ın mesajını ve çözüm sürecine verdiği desteği bu perspektiften okumakta yarar var.
Türk-Kürt ittifakının ilk etkisi olasılıkla Suriye’de görülecek. PKK ile ilişkisi nedeniyle Türkiye’nin özellikle terörün tırmandığı dönemde eylemlerde bulunmasından kaygı duyduğu PYD bir ay önceÖzgür Suriye Ordusu ile Esed güçlerine karşı ortak savunma anlaşması yapmıştı. Türkiye ile diyalog da istiyordu ama bu ancak şimdi çözüm süreciyle birlikte anlam kazanıyor.
İsrail Başbakanı Netanyahu’nun Suriye krizinin şiddetlenmesini gerekçe göstererek Türkiye’den özür dilemesinde Başkan Obama’nın telkinleri etkili olmuştur belki ama bu kararda Türk-Kürt ittifakının rolünü de gözardı etmemek gerekir.
Çözüm sürecine cephe alan MHP’nin bölgeye yönelik politikasına baktığımızda, kendi içinde tutarlı, ama Barzani’ye karşı çıkmak, Esed’e destek olmak gibi geriye getirilmesi imkânsız olan “status quo ante”yi savunmaktan ibaret olduğunu söylemek mümkün.
Yazıyı gönderdiğim âna kadar sürece ilişkin tutumunu daha açıklayamamış olan CHP ise, Suriye politikasından yola çıkarsak pek umut vermiyor. Önceki gün Diyarbakır’da halktan biri “Öcalan’ın mesajı birini gömer, ötekini böler” demişti. Bu yoruma bir şey eklemeye bilmem gerek var mı?
Yazarlar
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.09.2025
8.09.2025
3.09.2025
29.08.2025
18.08.2025
1.08.2025
1.08.2025
1.08.2025
26.06.2025
6.05.2023