Akın ÖZÇER
Brezilya’da yüz binlerin çeşitli kentlerde toplu taşıma ücretlerine yapılan zamma karşı çıkarak başlattığı sokak protestolarıyla o tarihten bir hafta kadar önce Gezi Parkı’na topçu kışlası yapılmasına karşı çıkanların eylemleri arasında benzeşen noktalar var elbette. İki ülke ve sokak eylemleri arasındaki benzerlikleri özellikle vurgulayanlar da. Örneğin El País’in ilk gösteriler sırasında yayımladığı haberlerde, Brezilya’da sokağa inenler arasında Gezi’ye atıfta bulunanların altı çiziliyordu. Gazete, duvarlara grafitti yazan bir eylemcinin metro biletine yapılan 20 sentlik zammın Gezi’ye yapılacak AVM’nin masraflarına gideceğini söylediğini bile hikâye etmişti.
Kabul etmek gerekir ki Brezilya ve Türkiye’nin, farklı siyasi sistemlerine (başkanlık ve parlamentarizm) ve siyasi eğilimleri farklı hükümetlerine karşın son on yıl içinde kaydettikleri yüksek ekonomik büyüme ile G-20 içinde ağırlıkları artan ülkeler olmaları, konuya bazı komplo teorileri ışığında bakanların da elini güçlendiriyor. Sonuçta 2000’li yıllara kadar yüksek enflasyon altında yaşarken -ki Brezilya’da oran yüzde 6000’e kadar çıkmıştı- büyük bir ekonomik dönüşüm geçiren ve IMF ile ilişkilerinde borç alan değil borç veren konumuna gelen coğrafi bölgelerinin en güçlü iki ülkesi söz konusu olan. Ve bu iki ülkede, tıpatıp aynı olmasa da, en azından aynı dönemde kaçınılmaz olarak ekonomik sonuçları olumsuz sokak gösterileri patlak veriyor.
Türkiye’de olduğu gibi yabancı medyada da iki ülkedeki sokak gösterileri arasında benzerlik ya da paralellik arayan yazılar yayımlanıyor. Aslında iki ülkeyi de çok yakından tanımayanlar için kolay bir çalışma değil bu. Az tanınan ülkeden alınan bazı verilerle kendi görüşlerine dayanak oluşturmak her zaman doğru sonuçlar vermiyor. O bakımdan az tanınan ülkeden sadece işimize gelenleri değil, tüm verileri aktararak karşılaştırma yapmayı okura bırakmakta yarar var.
Lula da Silva ile uyanan dev
Ekonomik mucizesini, işçi kökenli, sendikacı Luiz Inácio Lula da Silva’nın 2003’de başlayan başkanlık döneminde yaşayan yaklaşık 180 milyon nüfuslu Brezilya’da orta sınıf yoksullukla mücadele politikaları sayesinde yüzde 38’den yüzde 53’e yükseldi. Yüzde 15’lik bu artış her ne kadar daha fazla kişiye tekabül ediyorsa da, Dünya Bankası’na göre, Brezilya’da yaklaşık 20 milyon yoksul sınıf atlamış bulunuyor. Ancak bu kesimin halen oldukça kırılgan olduğunu, zira Brezilya’da günde fert başına 10 ila 50 dolar arasında kazananların orta sınıf olarak kabul edildiğini unutmamak gerekiyor.
El País’ten Miguel Angel Bastanier, Brezilya’daki protestoların temelinde üniversite kökenli olanların ağırlıklı olarak temsil edildiği bu yeni orta sınıfın bulunduğuna dikkat çekiyor. Bu özelliğiyle Brezilya’daki protestoları, 2011’de Şili üniversitelerindeki gösterilere ve geçen yıl ve bu yılın başında Arjantin’de düzenlenen tencere-tava (cacerolazo) protestolarına benzeten Bastanier, gösterilerin ekonomik ilerlemenin mutlaka toplumsal barış getirmediğinin kanıtı olduğunu vurguluyor.
Aslında Lula de Silva’nın başarılarla dolu başkanlık dönemi seçkinlerin zihninde Brezilya’nın artık büyük devlet olduğu inancını güçlendiriyor. Deniz altında zengin petrol yataklarına sahip, Güney Amerika’nın ekonomisi, ordusu ve diplomasisi ile en büyüğü olan ve yerel radyolarının bile yayınlarına “falando ao mundo” (dünyaya seslenen) diye başladığı Brezilya’nın bu dönemde getirisi 20 milyar dolar olan 2014 Dünya Kupası ve 2016 Olimpiyat Oyunları’nı düzenlemeye hak kazanması tesadüf değil. Ama “lulo-dependência” olarak adlandırılan bu büyüklük olgusu halkta bireyciliğin gelişmesine de yol açmış.
Yeni yapılan bir ankete katılanların yüzde 59’u ülke ekonomisinin iyi olduğunu, ama yüzde 55’i kendi durumundan memnun olmadığını; yüzde 74’ü kendi ekonomik olanaklarının iyi sayılabileceğini, buna karşılık yüzde 75’i protestoları desteklediğini söylüyor. Protestolar, temelinde dört hedefe karşı gelişiyor. Ülkede giderek yükselen enflasyon, geçen yıl 25 siyasetçi, bankacı ve iş adamının mahkûmiyetiyle sonuçlanan “mensalão” davalarıyla ortaya çıkan yolsuzluklar, eski futbolcu Romario’nun “devlet içinde devlet” dediği FİFA’ya verilen ayrıcalıklar ve polis şiddeti. Seçimlere 14 ay kala Lula de Silva’nın “manevi kızım” dediği Başkan Dilma Rousseff popülaritesinin zirvesindeyken protestocular ellerinde “hiçbir parti beni temsil etmiyor” ve “dev uyandı” pankartlarıyla sokaklara dökülüyor.
Göstericilerin siyasi tercihleri
Hiçbir siyasi partinin kendilerini temsil etmediğini pankartlara yazan göstericilerin siyasi tercihleri üzerine Datafolha’nın yaptığı ilk anket, yüzde 87’sinin demokrasiye inandığını, sadece yüzde 3’ünün diktatörlük istediğini, yüzde 63’ünün sandığa gidip oy kullanacağını ortaya koyuyor. Dolayısıyla yüzde 65’ini yaşları 21 ila 35 arasında değişen genç kuşağın oluşturduğu ve yüzde 78’inin okumuş olduğu göstericiler sistem karşıtı (indignados) değiller.
Datafolha anketi, diktatörlük dönemini yaşamamış olan bu gençlerin çoğunun demokratik fikirleri olduğunu gösteriyor. Çoğunluğu idam cezasının geri getirilmesine karşı, sivillerin silah kullanmamasını istiyor ve başta eşcinseller olmak üzere toplumun faklılıkları bulunan bireylerinin haklarını savunuyor. Yarısı sokağa yolsuzlukları protesto etmek için çıktığını söylerken, yüzde 30’u başkan seçimlerinde favori adayının Joaquim Barbosa olduğunu belirtiyor. Barbosa halen Yüksek Mahkeme Başkanı ama halk arasında ulusal kahraman kabul ediliyor. Bunun nedeni, yolsuzluklarla ilgili söz konusu “mensalão” davasında sorgu yargıcı olarak görev yapmış olması.
Göstericilerin ikinci favori adayı çevreci Marina Silva. Lula de Silva hükümetlerinde Çevre Bakanlığı yapmış olan Bayan Silva, Rousseff’in kazandığı son seçimlerde Yeşil Parti’den (PV) başkan adayı olmuş. Üçüncü sırada ise şimdiki Başkan Rousseff geliyor ama aldığı destek sadece yüzde 10 dolayında bulunuyor. Bu noktada Türkiye ile karşılaştırma açısından altı çizilmesi önemli olan husus, muhalefet liderleri Aecio Neves ve Eduardo Campos’un göstericiler tarafından sırasıyla yüzde 3 ve 1 oranında tercih ediliyor olmaları.
Muhalefet Türkiye’dekinin aksine göstericilerin içinde olmamasının yanı sıra iktidar partisi PT (partido dos trabalhadores) militanlarının başlangıçta özellikle toplu taşımayla ilgili protestoları destekledikleri görülüyor. Hatta Parti Başkanı Rui Falcão, gösterileri düzenleyen partiler üstü MPL (Movimento Passe Livre) isimli platforma desteğini yazılı olarak da dile getiriyor.
Şiddet ve karşı şiddet
Brezilya’daki gösterilerin şiddet içermediği, içerdiğinde de polisin Türkiye’deki gibi gaz kullanmadığı Türkiye’de çokça yazılıp çizildi. Bunu, Rousseff’in gençliğinde diktatörlüğe karşı eylemler yapmış ve cezaevinde yatmış olması bir tarafa, Başbakan Erdoğan gibi otoriter bir kişiliği olmamasına bağlayanlar bile çıktı. Oysa Brezilya’daki gösterilere de çoktan şiddet bulaşmıştı. Ortalığı yakıp yıkan, dükkânları yağmalayan yüzleri maskeli vandallara karşı polis, Bayan Rousseff’in eski bir eylemci olmasına karşın gaz kullandı. Daha önceki gün Belo Horizonte’de, Brezilya-Uruguay yarı final maçının oynandığı Mineirão Stadyumu yakınında güvenlik önlemlerini arttıran polis, São Paulo, Río de Janeiro ve Rio Grande do Sul’dan gelen ve çatışmaya giren şiddet yanlısı göstericilere karşı gaz kullanmak zorunda kaldı.
Dün bu kez Fortaleza’da İspanya-İtalya maçının oynandığı Arena Castelão Stadyumu yakınlarında maçtan üç saat önce toplanan göstericiler polisle çatıştı. Dünya Kupası’nı protesto edenlerin arasına yine şiddet yanlıları karışmıştı. Çıkan çatışmada bir kişi hayatını yitirirken, birçok kişi de yaralandı.
Dünkü El País’te Juan Arias imzasıyla yayınlanan köşe yazısında, Brezilya’da basında ve sosyal medyada, polisin neden şiddet kullanan küçük grupları tutuklamadığının sorgulandığı dile getiriliyor. Yüzde 99’u barışçıl gösterilerden yana olan protestocuların, şiddet yanlısı küçük grupların sürekli çatışma çıkarması nedeniyle sokağa çıkamadıkları ve gelişmeleri televizyondan izlemek zorunda kaldıkları vurgulanıyor.
Aynı yazıda ayrıca polisin geçen hafta São Paulo’daki tarihi gösterilerde orantısız güç kullandığı, buna karşılık dün Fortaleza’da şiddet yanlılarına yeterince kararlı davranamadığı, ölümüne yol açtığı kişinin de şiddet değil kaçmakta olan barış yanlısı bir gösterici olduğu anlatılıyor.
Özet olarak belirtmek gerekirse, Brezilya’daki gösterilerde de şiddet kullanan protestocular yer alıyor, polisi güç kullanmaya zorluyor; polis bazen orantısız güç kullanıyor, eleştiriliyor, bazen yetersiz kalıyor, eleştiriliyor. Şiddet, karşı şiddeti doğuruyor kısacası.
Brezilya’da üç haftadan bu yana olup bitenler bunlar. Göstericilerin taleplerine gelince, bir bölümü daha şimdiden Başkan Rousseff tarafından kabul edilmiş durumda. Önce toplu taşıma zamları geri alındı. Ardından Senato, yolsuzluğu “yüz kızarıcı suç” olarak niteleyen ve bu suç için uygulanan cezalarda indirimi kaldıran yasa tasarısını kabul etti. Ama çok daha önemlisi, Bayan Rousseff’in seçimlerden önce anayasada önemli değişiklikler öngören bir paketle ilgili olarak plebisit düzenlemeyi öngörmesi. Muhalefet partileri plebisit kararını Rousseff’in sokak baskısını ‘Kongre’ye yöneltmek” olarak niteleniyor. Brezilya’daki siyasi gelişmeler ayrı bir yazının konusunu oluşturuyor kuşkusuz.
Yazarlar
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.09.2025
8.09.2025
3.09.2025
29.08.2025
18.08.2025
1.08.2025
1.08.2025
1.08.2025
26.06.2025
6.05.2023