Akın ÖZÇER
Mayıs ayında yapılacak başkanlık seçimlerinde yeniden aday olacağını açıklayan Kolombiya Devlet Başkanı Juan Manuel Santos, pazartesi günü başlayan üç günlük ABD ziyaretinde dün Beyaz Ev’de Başkan Barack Obama ile bir araya geldi. Bu buluşma ikili ilişkilerde yeni bir dönemin başlangıcının ilanı bakımından önem taşıyor. Gerek Santos, gerek Başkan Obama, basına yapılan ortak açıklamada ilişkilerdeki bu köklü değişimin altını çizmeyi ihmal etmedi.
İki ülke arasındaki ilişkiler 1999’dan bu yana “Plan Colombia” çerçevesinde askeri işbirliği ağırlıklı olarak yürümekteydi. Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri’ne (FARC) karşı savaşın ön planda olduğu bu işbirliğinin diğer iki ayağını paramiliter güçler ve uyuşturucu kaçaklığı ile mücadele oluşturuyordu. Şiddetin böyle katmerli şekilde Kolombiya toplumunu etkilediği bir ortamda Bogota ile Washington arasındaki ilişkilerde güvenlik politikalarının ağırlık taşıması doğaldı. Çünkü Kolombiya öteden beri Latin Amerika ülkeleriyle ilişkilerini yaklaşık iki asırlık Monroe doktrini doğrultusunda yürüten ABD’nin dost saydığı, Kuba karşıtı cephe içinde yer alıyordu.
Barış müzakereleri
İki ülke arasındaki ilişkilerde yeni bir döneme girilmesinde rol oynayan faktörlerin başında Kolombiya barış süreci geliyor. Santos hükümetinin bir yılı aşkın bir süredir FARC ile altı gündem maddesi üzerinden Havana’da yürüttüğü barış müzakereleriyle ilgili son gelişmeleri düzenli olarak aktarmaya çalışıyorum. Hatırlanacağı üzere, müzakerelerde bugüne kadar iki madde üzerinde mutabakat sağlanmış bulunuyor. Kendisinin yeniden aday olduğu başkanlık seçimlerine kadar tüm maddeler üzerinde uzlaşmaya varmayı arzu eden Başkan Santos’un niyeti seçim sandığının yanına ikinci bir sandık koyarak FARC ile varılacak anlaşmayı halka onaylatmak. Ana muhalefetin müzakere sürecine şiddetle karşı çıktığı dikkate alınırsa Başkan Santos’un yeniden seçilmesinin barış anlaşmasının halk tarafından benimsenmesine bağlı olduğunun altını çizmek gerekir.
Bu bağlamda “barışın adayı” olarak seçimlere girecek olan Juan Manuel Santos, bu konuda ABD’den beklediği desteği de aldı. Obama ile görüşmesi ertesinde basına açıklama yapan Başkan Santos, Washington’la ikili ilişkileri güvenlik ve uyuşturucuyla mücadele alanının çok ötesine taşımak konusunda görüş birliğine varıldığını açıkladı. Bunun somut göstergesi olarak ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı USAID’in FARC tarafından el konulmuş toprakların eski sahiplerine iadesi programına yapacağı 68 milyon dolarlık parasal desteğe işaret etti. El konulan toprakların eski sahiplerine iadesi ve kırsal kalkınma FARC ile uzlaşmaya varılan ilk gündem maddesinin alt başlıklarını oluşturuyor.
Başkan Obama da konuyla ilgili açıklamasında, FARC ile başlattığı barış müzakerelerinden ötürü Başkan Santos’a övgüler yağdırdı. Barış süreci ve bu bağlamda el konulmuş toprakların sahiplerine iadesini ve kırsal kalkınmayı desteklediklerini vurguladı. Müzakerelerin henüz tamamlanmadığına ve Santos hükümetinin beklenmedik güçlüklerle karşılaşabileceğine de işaret eden Başkan Obama, ABD’nin bu güçlüklerin aşılmasında Kolombiya’nın yanında yer alacağının altını çizdi.
Başkan Obama’nın Kolombiya barış sürecine verdiği destek, dost ve müttefikin bir ülkeye verilen desteğin ötesinde bir anlam taşıyor. Eski Başkan Uribe’nin örgütlediği ana muhalefet cephesinin kuşkusuz Santos’tan yana tutum almakla suçlayacağı Amerikan yönetimi aslında müzakere sürecine verdiği destekle bu süreçte ele alınacak bazı konularda nasıl olacağı belli olmamakla birlikte geri adım atmış izlenimi de veriyor. Mesela FARC’ın talebi doğrultusunda uyuşturucuyla mücadelenin esnekleştirilmesi ya da işledikleri suçlar nedeniyle Amerikan yargısınca iadesi istenen örgüt üyelerinden en azından bir bölümünün iade edilmemesi barış müzakerelerinin anlaşmayla sonuçlanması için şart görünüyor. Bu konularda ABD’nin kendi çıkarlarını geri planda tutarak barış sürecine destek vermesi bir süre önce Monroe doktrinine son vermiş olmasının doğal bir sonucu mu acaba?
Monroe doktrininin yürürlükten kalkması
Bu sorunun yanıtını vermek kolay değil kuşkusuz. Ama bu vesileyle Dışişleri Bakanı John Kerry’nin ABD’nin 1823’ten bu yana Latin Amerika ülkeleriyle ilişkilerini yönlendiren Monroe doktrinine son verildiğini açıklamasına değinmekte yarar var. Haber çok yeni değil; Kerry bu açıklamayı merkezi Washington’daki Amerikan Devletleri Örgütü’nün (OEA) 18 Kasımdaki toplantısında yapmıştı. Açıklamanın amacı, Washington’un müttefiklerini dinleme skandalıyla bozulan imajını iyileştirmek olsa da, bu doktrinin Amerikan dış politikasında artık geçerli olmaması özellikle Latin Amerika ülkeleri açısından önemli bir değişime işaret ediyor.
“Bugün değişik bir opsiyonumuz var. Monroe doktrini dönemi bitti” diyen John Kerry şöyle devam ediyor:” ilişkilerde öngördüğümüz ve iyileştirmek için çaba harcadığımız ilişki bir Amerikan bildirisi (yayımlamak) ve diğer Amerikan devletlerinin işlerine müdahale etmek değil; birbirlerini eşit sayan, sorumlulukları paylaşan ve güvenlik içinde işbirliği yapan bütün ülkelerden söz ediyoruz.” Kerry’nin sözlerinde ifadesini bulan “eşit ülkeler arasında işbirliği” kavramı ilk kez Başkan Obama tarafından Trinidad ve Tobago’da 2009 yılında yapılan konferansta dile getirilmişti.
John Kerry’nin Latin Amerika’ya yönelik olarak dile getirdiği yeni Amerikan dış politikasının istikametinin bu ülkelerde demokrasiyi desteklemek olduğunu vurgulamakta yarar var. Daha önce özellikle Soğuk Savaş döneminde Kuba, Nicaragua veya Şili’de olduğu gibi seçilmiş hükümetlere karşı askeri dâhil her türlü müdahaleyi –Monroe doktrini doğrultusunda- mubah gören Washington belli ki bundan böyle kendi çıkarlarından önce demokrasiye öncelik tanıyacak. Bu değişimden memnun olan ülkeler çok, ama Kuba ve Venezuela gibi evrensel demokrasi ilkeleri ve bireysel özgürlükler açısından aynı dalga boyutunda olmayan ABD karşıtı ülkeler Kerry’nin açıklamasının aslında hiçbir şeyi değiştirmediğini ileri sürüyor.
Obama yönetiminin Kolombiya barış sürecini desteklemesi dostlar cephesinde yer alan bir ülkenin yönetimine verilen desteği ifade ediyor. Başka ne yapabilirdi ki denebilir belki ama aynı bağlamda kendi çıkarlarıyla birebir uyuşan görüşlere sahip ana muhalefete de destek olabilirdi mesela. O bakımdan Washington’un barış sürecine verdiği desteği alkışlamakta yarar var.
http://serbestiyet.com/abdden-kolombiya-baris-surecine-destek/
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları


















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.11.2025
30.10.2025
19.10.2025
14.10.2025
8.10.2025
28.09.2025
21.09.2025
8.09.2025
3.09.2025
29.08.2025