Akın ÖZÇER
CHP Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, başka konuların yanı sıra Suriye’ye ve özellikle ortaya çıkan işkence ve infaz görüntülerine ilişkin açıklama yaptı. Bir önceki yazımda vurguladığım gibi Suriye’de başından beri Esad yanlısı bir politika izleyen ana muhalefet partisinin bu vahşet karşısında ne söyleyeceği merak konusuydu.
Haluk Koç, “görüntülerin insanlığı dondurduğunu, ağır bir vahşet tablosu olduğunu” söyledi. “Bütün bu vahşetleri kınıyor, insanlık adına reddediyoruz” da dedi. Sadece ana muhalefetten değil, hangi siyasi görüşe sahip olursa olsun tüm partilerden beklenen asgari sözlerdi bunlar. Ama CHP’den ve özellikle hükümetin dış politikasını yerden yere vuran Sayın Koç’tan ayrıca partinin bugüne kadar herhalde Suriye için çok daha iyi olacağı düşüncesiyle Esad yanlısı bir politika izlemiş olduğu için bir özeleştiri yapmasını beklerdim. Hatta Koç konuşmasında başta, “Esad’dan daha iyi bir geleceği Suriye’ye vaat eden bir muhalefet maalesef göremedik” dediği zaman, bu hatadan döneceği düşüncesiyle ümitlenmiştim. Her ne kadar yapılmaması gereken bir hata olsa da, hatadan dönmek de bir erdemdir kuşkusuz.
Neden yapılmaması gereken bir hataydı?
Suriye, her şeyden önce, Baas Partisi’nin darbeyle iktidara el koyduğu 1963’den bu yana demokratik seçim görmemiş bir ülke. Elli yıllık siyasi tarihine bakıldığında, darbeler, tek parti diktatörlüğü ve dünyadaki demokratikleşme dalgaları karşısında son derece yetersiz kalan bir açılım görülüyor. Baba Hafız Esad’in iktidarı devraldığı 70 darbesinin ardından yapılan ve yürürlükte olan 1973 Anayasası Baas’a parlamentoda sandalyelerin üçte ikisine sahip olmak ve geniş yetkileri bulunan Devlet Başkanı “adayını” seçmek gibi egemen parti işlevi tanıyor. Aynı zamanda Baas Genel Sekreteri olan Devlet Başkanı ayrıca rejime çok partili görüntüsü vermek için oluşturulmuş bir tür “icazet verilen partiler koalisyonu” olan, içinde Baas’ın da yer aldığı İlerici Ulusal Cephe (İUC) liderliğini yürütüyor. İUC’de yer almanın koşulu Baas hükümetlerinin “Arap milliyetçisi” ve“sosyalist” eksenli politikasını desteklemek olduğuna göre bu rejimi “demokratik”olarak nitelemek mümkün mü?
Hafız Esad’in yaşamını yitirdiği 2000 yılına kadar tek aday olarak girdiği beş başkanlık seçimini açık farkla kazandığı Suriye’de olağanüstü hal 1963’ten bu yana İsrail ile savaş hali öne sürülerek hiç kaldırılmamış. Baba Esad’in ölümünden sonra Baas, monarşilerde olduğu gibi yerine oğul Beşar’ı getirmiş. Oğul Esad ile birlikte rejimde sınırlı bir açılım olmuş. Önce İUC’ye üyelik koşulları gevşetilmiş; muhalif partilerin cephe içinde yer almasına ve bu çerçevede seslerinin duyulmasına icazet verilmiş. Ancak bu izin, 2002’de siyasi reform talep ederek “ileri giden” iki milletvekilinin (Mamun El Homsi ve Riyad Seif) anayasayı ihlalden dokunulmazlıkları kaldırılarak yargılanmaları ve daha sonra beş yıl hapis cezasına mahkûm edilmeleri olayında olduğu gibi göstermelik kalmış. Bu yargılamaları üç yıl sonra “Liberal Demokratik Birlik” hareketinin kurucusu Kemal Labuani’nin 12 yıl, 2010’da Al Malik ve Al Hasani’nin üçer yıl hapis cezasına mahkûm edilmeleri izlemiş.
Bütün bunlar, muhalefetin Mısır ve Tunus’taki hareketlerden esinlenerek 15 Mart 2011’de başlattığı toplu protesto gösterilerini değil de, elli yıldır halkına demokrasinin ucunu bile göstermemiş bir rejimi mi haklı kılıyor? Tek parti diktatörlüğünü savunmak, sosyal demokrat olduğunu iddia eden bir partiye yakışır mı?
CHP’nin Suriye politikasını eleştirdiğim geçen yazıma Esad ailesinin Bodrum’da Erdoğan ailesi ile tatil yaptığını ama benim bunu değil de, CHP milletvekillerini, Esad ile sadece resim çektirdikleri için eleştirmemi eleştiren okurlar oldu. Tatilin Arap Baharı’ndan çok önce 2008 yazında, yani rejimin eli daha kana bulaşmadan, CHP milletvekillerinin Şam ziyaretinin ise Esad’ın muhaliflere yönelik vahşetinin tam ortasında geçen yıl olduğunu unutmuşlar herhalde. Unuttukları başka bir şey daha var aslında: o da AK Parti’nin muhafazakâr bir parti olduğu, buna karşılık CHP’nin sosyal demokrat geçindiği gerçeği.
Hatada ısrar
CHP Genel Başkan Yardımcısı Koç, “Esad’dan daha iyi bir geleceği Suriye’ye vaat eden bir muhalefet göremedik” derken bir özeleştiri yapmıyor, muhalefeti eleştiriyormuş meğer. Zira “Ilımlı adıyla başlayan protestolar insan kalbi yiyen, kafa kesen bir cihat davasına ne yazık ki döndü” diyor ve “Türkiye hükümeti herkesin kaybedeceği bir savaşın en günahkâr ortaklarından bir tanesi” diye devam ediyor. Peki, kimlerle birlikte?
Sayın Koç’un günahkâr ilân ettiği Türkiye hükümeti, başta ABD ve AB ülkeleri olmak üzere Cenevre- 2 Konferansı’na katılan ülkelerin büyük çoğunluğuyla birlikte hareket ediyor. Elli yıldır iktidarı demokratik olmayan yollardan elinde tutan Esad ailesinin içinde yer almadığı bir geçiş hükümetini savunuyor. Türkiye neden demokratik ülkelerle birlikte hareket etmesin ve Suriye’nin daha demokratik bir ülke olmasına katkıda bulunmasın ki?
Buna karşılık, CHP, Haluk Koç’un da kınadığı o vahşet görüntülerinin sorumlusu Suriye’nin yanı sıra Rusya, Çin ve konferansa davet edilmemiş olan İran’la birlikte Suriye için en iyi geleceği Esad’ın devamından yana görüyor. Askerî vesayetin en ileri aşamasında olduğu bir dönemde Ergenekon davalarında yargılanan bazı komutanların dile getirdiği gibi acaba AB yerine yeni bir ittifak çizgisi mi, Rusya-İran-Çin ekseni mi var diye soramadan edemiyor insan.
Haluk Koç’un konuyla ilgili açıklamaları bununla sınırlı değil. Dünyayı ayağa kaldıran infaz ve işkence görüntülerinin sahte olabileceği algısı da yaratıyor. Önce “Irak savaşında dünya kamuoyunun sahte belge ve bilgilerle savaşa ikna edildiğini” hatırlatıyor. Sonra Suriye’deki işkence fotoğraflarının “Sezar” kod adlı bir kişi tarafından, Katar kaynaklı ama Londra’daki bir hukuk bürosu tarafından dünyaya duyurulduğunu söylüyor. Bununla da yetinmiyor ve bu hukuk bürosuyla Başbakan Erdoğan’ın ilişkisi olduğu iddiasını ortaya atıyor. Tabii sadece o değil, “Yasin El Kadı, Yusuf El Karadavi ve El Kaide ile bağlantılı” başka kişilerle birlikte.
Esad rejiminin, Cenevre Konferansı’nda Dışişleri Bakanı Muallim’in de altını çizdiği gibi,“terörizmle” savaş tezi var. El Kaide gibi New-York’taki İkiz Kuleleri yerle bir edecek kadar güçlü ve Batı’nın düşmanı bir terör örgütüyle. Böylelikle Batı ülkelerini Baas’ın ehveni şer bir rejim olduğuna ikna etmeye çalışıyor. Ama Batı da iyi biliyor ki El Kaide kökenli ISID rejime karşı değil, lehine çalışıyor ve bir zamanlar Türkiye’ye karşı PKK’yı, Irak ve Lübnan’a karşı da çeşitli isimlerdeki İslami terör örgütlerini kullanan Esad rejimi terörizmin kurbanı değil, kaynağı aslında.
Haluk Koç şimdi Şam’ın senaryosuna uygun şekilde El Kaide ile bağlantılı kişiler arasına ciddi bir iddia olarak Başbakan Erdoğan’ın adını da karıştırmış durumda. Suriye için en iyi gelecek olarak gördüğü Esad rejimine yardım için mi, yoksa AK Parti’yi buradan yıkabiliriz diye mi bilemiyorum. CHP’nin çözüm sürecine karşı çıkması da Şam rejimi lehine tutum almasından kaynaklanıyordur belki kim bilir.
Ne var ki bildiğim bir şey var: O da ana muhalefet partisinin iktidar olması için AK Parti’den daha demokrat ve kendi içinde tutarlı olmasının şart olduğu. Suriye konusunda izlediği politika geçen yazımda da belirttiğim gibi, hem miadı dolmuş bir tek parti diktatörlüğünden yana olduğu, hem de demokratik ülkelerin politikalarıyla çeliştiği için iflas etmiş durumda.
Bu politika ayrıca tutarsız da; tutarsız çünkü Suriye’de Avrupa’dan farklı tutum alan CHP, AK Parti’nin paralel yapılanmayı kontrol etmek için çıkartmak istediği yeni HSKY yasa tasarısının, ölçütlerine uymadığı gerekçesiyle AB tarafından eleştirilmesini istiyor. AB’den yanaymış gibi tavır alıyor. Nitekim Brüksel’den Avrupa parlamenterlerinin bu konuda ikna olmadıklarına dair haberler gelirken, Haluk Koç da dünkü açıklamasında Başbakan Erdoğan’ı “Avrupa sahnesinde yüzündeki demokrasi maskesi düşmüş bir siyasi kimlik” olarak tanımladı. İyi güzel de bir yandan Avrupa’ya bakıp demokrasi ölçütlerini ön plana çıkarmak, öte yandan Suriye konusunda AB ülkelerinden ayrışarak diktatörden yana tavır koymak tutarsızlık değil mi?CHP bu tutarsızlığı fark mı etmiyor, yoksa seçmen nasıl olsa cahildir anlamaz diye mi düşünüyor? Hangi şık geçerli olursa olsun, bugüne kadar hep yaptığı gibi, kendisine pahalıya mal olan büyük hatasında ısrar ettiğine kuşku yok.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.05.2018
9.02.2018
24.04.2018
11.04.2018
28.03.2018
22.03.2018
15.03.2018
1.02.2018
7.02.2018
31.01.2018