Akın ÖZÇER
Böyle bir başlık atılır mı diyeceksiniz kuşkusuz. Ben de aynı fikirdeyim. Ne var ki önceki günkü Ankara katliamıyla ilgili olarak Batı medyasında böyle başlıklar var. Örneğin Fransız Le Figaro, “Ankara suikastı: Türk Başbakan Kürtleri itham ediyor” (Attentat d’Ankara: le premier ministre turc accuse les Kurdes) başlığını kullanıyor. Le Monde,haberi benzer bir başlık altında, Türk Başbakanı yerine “Türk hükümeti” diyerek veriyor. Daha önce defalarca dikkat çektiğim gibi, Türkiye’de “PKK=Kürtler”, Suriye’de “PYD=Kürtler” gibi son derece yanlış olduğu kadar da art niyetli bir yaklaşımın ürünü bu başlıklar.
Yıllarca ETA terörüyle mücadele etmiş, halkı terör örgütü ETA’nın her katliamına sokaklara dökülerek “Basklara evet, ETA’ya hayır” dövizleriyle karşı çıkmış İspanya’da hiç olmazsa ana akım medyanın benzer başlıklara (Turquía atribuye a los kurdos el atentado de Ankara) itibar etmemiş olması sevindirici kuşkusuz. Örneğin “Türkiye Ankara suikastını Kürtlere atfediyor” anlamına gelen parantez içindeki başlık, San Sebastian’da yayımlanan radikal Bask milliyetçi “Euskaraz” gibi marjinal gazetelerin manşetlerini süslüyor sadece.
Aslında Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun yazımı kaleme aldığım sırada henüz kimsenin üstlenmediği ve belki hiç üstlenmeyeceği Ankara katliamıyla ilgili verilerin PKK-YPG ortaklığını işaret ettiğine ilişkin açıklaması, olaya benim gibi bakanları şaşırtmadı. Bir intihar bombacısı tarafından gerçekleştirilmiş olduğu için Modus Operandi’si ilk bakışta Daesh’i çağrıştırıyor olsa da, terör eyleminin “kör” değil, “selektif” nitelik taşıması, rastgele sivilleri değil, doğrudan askerleri hedef alması, öncelikle PKK’yı işaret ediyordu.
YPG’nin işin içinde olması PKK bağlantısı nedeniyle mümkündü tabii ama ortaya çıkması da istenmezdi. Nitekim Başbakan’ın, parmak izinden kimliği belirlenen intihar bombacısının (Salih Neccar) YPG bağlantısından hareketle katliamda PYD’nin askeri kolunun da rolü olduğunu açıklaması ABD’nin Daesh ile mücadeledeki ayrıcalıklı ortağı Salih Müslim’in işine gelmedi. Müslim AFP’ye alelacele yaptığı açıklamada, YPG’nin Ankara katliamında rol oynadığını reddetti ve bu suçlamanın “Türkiye’nin Suriye’ye askeri müdahale girişiminin sonucu olduğunu” öne sürdü.
PKK terör örgütü liderlerinden Cemil Bayık, Le Monde ’un aktardığı Fırat Haber Ajansı’na yaptığı açıklamada, “eylemi kimin gerçekleştirdiğini bilmediklerini” söyledi. Ama ardından sarf ettiği “Ankara’da militarizmin merkezinde yapılan eylem de halkımıza karşı yürütülen insanlık dışı vahşi soykırımcı katliamlara karşı misilleme eylemi olabilir” sözleriyle PKK’nın Ankara katliamındaki sorumluluğunu dolaylı olarak kabul etmiş oldu bir bakıma.
Cumhurbaşkanı Erdoğan dün öğle saatlerinde yaptığı açıklamada, “gerek PKK, gerekse PYD'nin başında olanlar bu işin kendileriyle alakalı olmadığını söylüyorlarsa da” istihbarat birimlerimizin elde ettiği bilgi ve belgelerin katliamın sorumlularını ortaya koyduğunun altını çizdi. “Artık zincirin sökülmeye başladığını, gözaltındaki kişilerin 14’le sınırlı kalmayacağını ve bu işin gerisinin de geleceğine inandığını belirtti. Erdoğan’ın bu sözlerle kastettiği sadece Ankara katliamının tüm sorumlularının ortaya çıkarılmasından ibaret değildi. Sorumluların ortaya çıkması, başta ABD olmak üzere dostlarımızın, PYD/YPG’nin PKK ile güçlü bağlarını görmesine vesile olacaktı elbette.
Aslında ABD başta olmak üzere Batılı müttefiklerimizin bu bağlantıyı bildiklerini ve Daesh’le “mücadele edilirken” sadece Suriye ve Irak’ın değil, aynı zamanda Türkiye’nin sınırlarının da rötuşlanma olasılığını en hafif tabirle hesaba kattıklarını kabul etmek gerekir. PKK’nın ilk kez hayata geçirilen ve olumlu sonuçlanabilecek bir Çözüm Süreci’ni çöpe atarak, iç savaş gibi sonu belirsiz bir maceraya kalkışmasına rasyonel olarak bakıldığında, ardında kendisi için çok daha çekici bir seçeneğin bulunmadığını söylemek mümkün değil. Değil zira Türkiye ilk kez 90’lı yıllardakinin tam aksine terörle Wilkinson modeline uygun bir mücadele sürdürmesine ve Kürtleri tüm farklılıklarıyla kucaklayan bir söylem benimsemesine karşın, Batı medyasınca o dönemde görülmeyen ölçüde yerden yere vuruluyor.
Geçen yazılarımda da altını çizdiğim gibi, Türkiye’nin kendi ülkesinde ve bölgedeki Kürtlere karşı olduğu imajı sistematik olarak ve uzunca bir süredir işleniyor. Bu imajı güçlendiren, toplumsal tabanı yüzde 10-15 dolayındaki PKK’yı ve PKK gibi terör örgütü olduğunu bu katliamla ispatlamış olan PYD’yi tüm Kürtlerin temsilcisi olarak gösteren, böyle yazıp çizen de Batı medyası sonuç itibarıyla.
Sayın Cumhurbaşkanı, atıfta bulunduğum açıklamasında diplomatik bir yaklaşımla, başta ABD olmak üzere Batılı müttefiklerimize PKK ve PYD ile bilgi ve belgeleri iletmeye ve söylemeye devam edeceğimizi söylüyor. Ama bu konuda çok umutlu değil ki şöyle devam ediyor: “ sorumluluk mevkiinde olanlar bunu kabul etmemiş olabilirler ama dünyadaki halklar, inanıyorum ki milletler bizim bu haklı iddialarımızı, belgelerimizi kabul edecek ve tarih önünde de diğerlerini hesaba çekeceklerdir."
Dünyada böyle düşünen halklar olacak mutlaka ama kamuoyları medya aracılığıyla Türkiye aleyhine işlenen ülkelerde bunun o kadar kolay olmadığı da ortada. Kaldı ki BM’nin dünyada en çok konuşulan veya bilinen resmi dillerinde yapılan yayınlar aynı dili konuşan ülkelere ve o ülkedeki insanlara da kolaylıkla ulaşılıyor. Örneğin İspanyol El País, “Amerika” baskısıyla 400 milyon İspanyolca, “Brezilya” baskısıyla da 250 milyon Portekizce konuşan insana bir tıkla gazeteye ulaşma imkânı veriyor. Haberlerin yorum bölümlerine bakıldığında, Türkiye aleyhindeki yorumların çoğunlukta olduğu görülüyor ne yazık ki.
Sonuç olarak günümüzde haklı olmak kimseye yetmiyor. Uluslararası medyanın ulaştığı bu muazzam gücü iyi kullanabilmek de gerekiyor kuşkusuz.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Yeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün?
6.05.2023 - Maduro’nun tartışmalı seçim zaferi
24.05.2018 - ETA artık yok
9.02.2018 - ETA makas değiştirirken
24.04.2018 - Brezilya’nın utancı
11.04.2018 - NATO’nun bozgundan hara-kiri ‘ye açtığı yelken
28.03.2018 - NATO’nun Afrin bozgunu
22.03.2018 - Macron nasıl bir reform peşinde?
15.03.2018 - Fransa’nın Suriye’de ne işi var?
1.02.2018 - Adalet Divanı ABD’yi nasıl mahkûm etmişti?
7.02.2018
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
Ad Soyad Giriniz...
Süpersin Doğan kardeş.... Nice yıllara....