Akın ÖZÇER
Bir önceki yazımda, ayrılıkçı Bask terör örgütü ETA’nın, daha silahların teslimi ve kendini feshetmesine ilişkin hiçbir şey açıklamamış olsa da, silahlı faaliyetine son verme kararının geri dönüşü olmayan bir süreç olduğunun altını gerekçeleriyle birlikte çizmiştim. ETA’nın silah bırakmasıyla İspanyol deneyiminin Türkiye için daha da önem kazandığına ve bundan çıkarılacak dersler bulunduğuna dikkat çekmiştim. Demokrasiye geçiş ve anayasa süreciyle, çevresel milliyetçilikler sorununa nihai olmasa da getirdiği özgün çözümle ve artık başına “başarılı” sıfatı eklenecek terörle mücadele modeliyle İspanya sadece Türkiye değil, aynı zamanda demokratikleşme yolundaki tüm ülkeler için eşsiz bir örnek oluşturuyor.
İki ülkenin, konumları, sorunları ve mücadele ettikleri örgütler açısından farklılıkları var kuşkusuz. Ancak bu farklılıkları ardı ardına sıralayarak, benzer sorunlara evrensel değerler bağlamında bulunan çözümleri görmezden gelmek ve her şeyi Türkiye’nin sözüm ona “özel koşullarına” bağlamak, yeni milenyumun küresel gerçeklerine uymuyor. Evrensel değerleri bu tuhaf argümanla paranteze almak artık değil Türkiye gibi Avrupa Konseyi’nin bir kurucu üyesinde, demokrasiden nasibini almamış ülkelerde bile mümkün olmuyor. Bunu görmek için uzağa gitmeye gerek yok; Ortadoğu’ya, Akdeniz’e ve kâğıt kuleler gibi birbiri ardına yıkılan otoriter rejimlere bakmak yeterli.
Bu itibarla, İspanyol deneyiminden çıkarılacak ilk ders, evrensel değerlere dayanan tam demokratik bir anayasa yapmak olmalı. 1978 Anayasası’nın üç özelliğinden birini zaten demokratik niteliği oluşturuyor. Temel hak ve özgürlüklere, “ancak” ve “ama”larla içi boşaltılmadan yer veriliyor. Ayrıca bu hak ve özgürlüklerle evrensel değerler arasında bir bağ da kuruluyor. Örneğin 10. Madde’nin 2. fıkrasında “Anayasa’nın tanıdığı temel hak ve özgürlüklere ilişkin normlar İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ile bu alanda İspanya’nın taraf olduğu uluslararası sözleşmelere uygun yorumlanacaktır” deniyor.
Benzeri bir maddeye yeni anayasada yer verilmesi önem taşıyor; çünkü 2011 Türkiye’sinde hâlâ evrensel değerlere, normlara, uluslararası sözleşmelere aykırı hususları savunan küçük partiler var. Hafta sonunda Memur Sendikaları Konfederasyonu’nca düzenlenen Anayasa Kongresi’ne katılan partilerden ikisi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) 6 ve 13 sayılı Ek Protokolleri’ne aykırı olarak ölüm cezasını geri getirmekten söz etti. Oysa evrensel değerler ve temel hak ve özgürlükleri oylamak söz konusu değil. Kimsenin “ben öyle istiyorum” diyerek başkasının hak ve özgürlüğünün kısıtlanmasını veya idamda olduğu gibi sonradan telafisi mümkün olmayan bir ceza görmesini talep hakkı bulunmuyor.
İspanyol deneyiminden çıkarılacak ikinci ders, Kürt sorununun çözümünde bireysel hak ve özgürlüklere ilave olarak benimsenecek formüllerin toplumsal iradenin o dönem itibariyle en geniş mutabakatına dayanması ilkesidir. Başka bir deyişle Kürtlerin siyasi taleplerinin tümünün yeni anayasaya yansımamasından, bu taleplere hiçbir zaman yer olmayacağı sonucunu çıkarmamak gerekir. Demokrasilerde önemli olan büyük çoğunluğun hoşuna gitmeyen, hatta yürürlükteki Anayasa’ya aykırı olanlar dâhil her türlü düşüncenin, şiddet ve terörle bağı bulunmaması kaydıyla serbestçe dile getirilmesi ve örgütlenmesinin önünün açık olmasıdır. Bunu, Kürt siyasetçilerin, İspanya’da Bask ve Katalan siyasetçiler gibi, kendi düşünce ve görüşlerini savunmalarına ve koşullar uygun olduğunda Anayasa’yı değiştirerek hayata geçirebilmelerine elverişli demokratik bir hukuki çerçevenin kurulması olarak anlamak gerekiyor.
Böyle bir demokratik çerçevenin güvence altına alınması silahların susturulması süreci bakımından da önem taşıyor. İspanyol deneyiminden çıkarılacak son ders, ellerinde silah taşıyanların kafasında, silahı bırakırsa her şeyin onun için daha iyi olup olmayacağına ilişkin soru işaretleri oluşmasını sağlayacak politikalar üretmek belki de. İspanya bunu 1988 yılında partiler arasında imzalanan bir paktla (Ajuria Enea) yaptı ve topluma yeniden kazandırma mekanizmasını “silah bırakma karşılığı siyaset hakkı” çerçevesine oturttu. Ama yaşanan siyasi gelişmeler gösterdi ki böyle bir hukuki çerçevenin oluşturulması gerekli ama yeterli değil.
ETA’nın hangi noktada silahlı faaliyetine son verdiğine bakıldığında, kendisi açısından 1988 yılına oranla bugün daha iyi bir durumda olduğunu söylemek mümkün değil. İleri gelenleri cezaevlerinde bulunan, askerî yönden çökertilmiş ve siyasi kolu demokratik ölçütlere uygun şekilde kapatılmış bir terör örgütü için tek çıkış yolu olarak silahları bırakmak kalmıştı. Zira kendi tabanı abertzale (yurtsever) sol bile son tahlilde siyaset yapamadığından örgüte isyan bayrağını açmıştı.
Abertzale solun yeni partisi Sortu Anayasa Mahkemesi’nden vize alacaksa, bu ancak şu iki seçenekte söz konusu olabilecekti: ETA’nın silah bırakması ya da ETA ile ipleri koparması. Bu seçeneklerden ilki, ETA için en iyisi gerçekleşti dikkat edilirse. ETA ile PKK arasında tüm farklılıklarına karşın şu noktada bir benzerlik var: siyasette şiddeti araç olarak kullanmak. Bu benzerlik ETA’nın başına gelenlerden ders alanlar olması gerektiğini düşündürtüyor insana.
Yazarlar
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.09.2025
8.09.2025
3.09.2025
29.08.2025
18.08.2025
1.08.2025
1.08.2025
1.08.2025
26.06.2025
6.05.2023