Akın ÖZÇER
Birleşik Krallık’ın (BK) AB üyeliği hakkındaki referanduma günler kala, olası bir ayrılığın (Brexit) siyasi ve ekonomik sonuçları üzerindeki tartışmalar sürüyor. Perşembe günü (16 Haziran) yayımlanan anketler referandumu Brexit yanlılarının yüzde 52 (Survation) ya da 53 (İpsos-Mori) gibi yüksek bir oranda kazanacağını gösteriyordu. Jo Cox cinayetinden sonra anketlerde bir dengelenme olduysa da, dünyanın 5. büyük ekonomisinin AB’den ayrılması hâlâ ciddi bir olasılık.
Avrupa Ekonomik Topluluğu‘na (AET) üyelik başvurusu iki kez Fransa’nın vetosuna takılmış olan BK’nın, AB içinde Avro ve Schengen bölgeleri dışında kalarak esnek bir bütünleşmeden yana tutum izliyor olması nedeniyle, Birlik ‘ten ayrılmayı öngören Lizbon Anlaşması’nın 50. maddesini işletmeye kalkışan ilk üye olması şaşırtıcı değil aslında. BK’da iktidar partisinin muhafazakâr kanadı Tories başta, AB’ye sıcak bakmayan önemli bir toplum kesimi hep oldu. 1973’de AET üyesi olan ülkede sadece iki yıl sonra, 5 Haziran 1975’te Topluluk içinde kalıp kalmama konusunda referandum düzenlendi. O referandumu yüzde 67 oranında AET yanlıları kazanmıştı ama 1979’da iktidara gelen ve ardı ardına üç dönem başbakanlık yapan Demir Lady Margaret Thatcher “paramı geri istiyorum” (I want my money back) sloganıyla AET bütçesine alınandan fazla katkı yapılıyor olmasına karşı çıkarak “eurosceptique” kesimin sözcülüğünü üstlenmişti bir bakıma.
2007’de Muhafazakâr Parti’nin başına geçen David Cameron dönemin başbakanı Gordon Brown’ın 2009’da BK adına imzaladığı Lizbon Anlaşması’nı halkoyuna sunmayı vaat etti. Bu vaat Cameron’ un 2010 seçimlerini kazanmasıyla gündemde kaldı. Geçen yılki seçimlere de aynı vaatle giden Cameron, Brexit referandumu tarihini belirledikten sonra Brüksel’den AB’de kalmaktan yana kampanya yürütmek karşılığı bazı ödünler koparmayı başardı. Doğu Avrupalı göçmenlere yapılacak sosyal ödemelerin geçici bir süre kısıtlayıcı ölçütlere tabi tutulması, ulusal parlamentoların nitelikli çoğunlukla (yüzde 55) sözleşmelerin uygulanmasını askıya alabilmesi gibi ödünler Başbakan Cameron’u tatmin etti belki ama anketlere bakılırsa halkın ikna olduğunu söylemek güç.
Sandıktan Brexit çıkarsa
23 Haziranda BK’nın AB’den ayrılma seçeneği kazanırsa, ayrılığın fiilen gerçekleşmesi bir süre alacak. Lizbon Anlaşması’nın 50. maddesi, ayrılığın Brüksel ile varılacak bir anlaşmanın sonunda hayata geçmesini öngörüyor. Bu anlaşma AB’den ayrılacak üyenin AB ile gelecekte kuracağı ilişkileri de göz önüne alarak ayrılığın usul ve yöntemini belirleyecek. Anlaşma daha sonra Avrupa Parlamentosu’nun (AP) onayına sunulacak ve Konsey’in kararıyla yürürlüğe girecek.
AB’den daha önce hiçbir üye ayrılmadığı için bu konuda belirlenmiş bir usul yok ve izlenecek yol da oldukça uzun ve bulanık görünüyor. Uzmanların görüşü, Konsey’in BK ile anlaşmanın müzakeresini olasılıkla Komisyon’a havale edeceği ve Komisyon’un da müzakereleri BK’nın atayacağı Brexit ile görevli bir kişi, tercihan bir bakan ile yürüteceği yönünde. Söz konusu 50. madde müzakereler için azami iki yıllık bir süre öngörüyor. Bu süre içinde anlaşmaya varmak mümkün olmazsa, BK’nın tek yanlı olarak AB’den çıkabileceği kabul gören bir seçenek. Ama bunun nasıl olacağını ve öncelikle BK ve AB için hangi sonuçları doğuracağını ayrıntılarıyla bilebilmek mümkün değil.
BK için olası sonuçları
Bu konuyla ilgili son yazımda (http://www.serbestiyet.com/yazarlar/akin-ozcer/brexit-ve-iskocya-faktoru-681306) Cameron hükümetinin Brexit’ in BK ekonomisine vereceği olası zararları grafiklerle ortaya koyan 202 sayfalık raporundan söz etmiştim. Raporun özetle AB üyeliğinin BK ekonomisine iki düzeyde yararlı olduğunu ortaya koyduğunun altını çizmiştim: “ birincisi, üyelerle serbest ticareti kolaylaştırıyor, ikincisi de AB’den olduğu kadar AB dışındaki ülkelerden yatırımları da teşvik ediyor olması. “ Raporun sonuç olarak, “Brexit yanlılarının iddialarının tam aksine, AB dışında kalmanın Britanya vatandaşlarının yılda ortalama 4300 pound (17.200 TL) gelir kaybına uğrayacaklarını ortaya koyduğuna” ayrıca dikkat çekmiştim.
Hükümetin raporundan sonra, Brexit’ in özellikle BK’nın başta ekonomik alanda olmak üzere ulusal çıkarlarına aykırı olduğunu söyleyenler, yazanlar çizenler çok oldu. Hatta tartışmaya Amerikan Merkez Bankası FED Başkanı Janet Yellen bile dâhil oldu. IMF ve G7’den de uyarılar geldi. Brexit’ in BK’ya ekonomik zararının şu sırayı izleyeceğini ileri sürenler oldu: ilk aşamada Sterlin’ in hızlı bir değer kaybı olacak ki Brexit kampanyasının başından bu yana görülmeye başlandı. İkinci aşamada yabancı yatırımlar ve mali piyasalarda düşüş yaşanacak. Ardından emlak fiyatları düşecek, ülke resesyona girecek, işsizlik ve enflasyon patlayacak.
Brexit yanlısı kuruluşlar ise aksine BK’nın AB’den ayrılarak bütçesine hâkim olacağını ve ekonomisini düzlüğe çıkaracağını savunuyor. Her şeyin BK’nın AB ile yeni ilişkilerinin nasıl olacağına bağlı bulunduğunu öne sürüyor. Ama bunu AB ile uzun sürecek müzakerelerden önce kestirmek kolay değil. Dolayısıyla Brexit’ in BK için ilk ekonomik sonuçlarının olumsuz olması kaçınılmaz görünüyor.
Brexit’ in BK için önemli bir siyasi sonucu da olacak olasılıkla: İskoçya’da bağımsızlık referandumunun yinelenmesi. Yukarıda atıfta bulunduğum yazımda ayrıntıyla aktarmış olduğum gibi, İskoç Milli Partisi SNP (Scotish National Party) Başkanı ve İskoçya Başbakanı Nicola Ferguson Sturgeon BK’nın AB içinde kalması yönünde kampanya yürütüyor. Eğer BK genelinde Brexit, İskoçya’da ise AB’de kalma seçeneği kazanırsa, yeniden referanduma gideceklerini açıkça söylüyor. AB’nin geleceğini de ilgilendirdiği için bu konuyu aşağıda geliştireceğim.
AB için olası sonuçları
İkinci büyük ekonomisinin üyelikten ayrılması, Konsey Başkanı Donald Tusk’un belirttiği gibi, AB için “gerçek” bir risk. Ama AB için nasıl sonuçları olacağını kestirmek o kadar kolay değil. Kriz içindeki Yunanistan’ın AB kurumlarının girişimiyle üyelikten çıkarılması (Grexit) bir ara gündeme gelmiş olsa da, Brexit’i aynı çerçevede değerlendirmek mümkün görünmüyor. Bu konuda birçok lider Brexit ’in kriz içindeki AB ekonomisi için bir deprem oluşturacağı görüşünde birleşiyor.
Paris I Üniversitesi ekonomi profesörlerinden Philippe Dessertine, Brexit ’in AB’ye orta/uzun vadedeki olumsuz etkisinin “çok ağır” olacağını savunuyor. AB’nin sonuç itibariyle dünyanın 5. büyük ekonomisinden, üç motorundan birinden yoksun kalmasının küçümsenemeyeceğini vurguluyor. OECD tarafından yayımlanan bir raporda da bu görüş savunuluyor. Rapora göre, Brexit ’in AB üzerindeki olumsuz etkisi, başta ortak pazarın tümüyle dengesini yitirmesi ve ardından Almanya lehine, Fransa aleyhine yeniden dengelenmesi yönünde olacak.
Bu görüşe karşı çıkan ve Brexit ‘in AB ve üyeleri için maliyetinin düşük olacağını savunan uzman kuruluşlar da var. Bunlardan biri olan Ekonomik Konjonktürler Fransız GözlemeviOFCE (Observatoire français des conjonctures économiques) AB ile Ada arasındaki serbest ticari ilişkilerin süreceğinden hareketle, AB içinde dikkate değer olumsuzluk yaşanmayacağı görüşünde. Konuyu bu noktadan ele alırsak, Brexit’le birlikte teorik planda dile getirilmekte olan “iki vitesli” Avrupa’ya doğru yelken açıldığını da tartışmaya açabiliriz elbette.
Kabul etmek gerekir ki BK’nın AB’den ayrılmasının sadece ekonomik değil siyasi sonuçları da olabilir. Brexit’in domino etkisiyle AB’nin sonunun başlangıcı olacağını öne sürenler de var belki ama bu tartışmayı o noktaya taşımak için henüz çok erken. Üye ülkelerin çoğunda mülteci akımının güçlendirdiği ırkçı, yabancı düşmanı ve daha da önemlisi AB karşıtı siyasi parti ve hareketler yükseliyor. AB’nin üyelerini ekonomik krizden koruyamamasının ve yeni üyelerde beklenen refah düzeyini sağlayamamasının da bunda etkisi var kuşkusuz. Ama buna karşın AB’nin iki motor ülkesi Fransa ve Almanya’da gelecek yılki seçimlerde siyasi dengeler bozulmadıkça, olası bir dağılmadan söz etmek şimdilik kolay değil.
Bununla birlikte, bir önceki alt başlıkta sözünü ettiğim İskoçya’nın bağımsızlık referandumu AB içindeki bağımsızlık talepleri bakımından bazı dengeleri değiştirebilir. 2014 referandumu bağımsızlık aleyhinde sonuçlanmışsa, bunun başlıca nedeni, İskoçların AB dışında kalmak istememeleriydi. AB kurumları, Katalan ve Basklar için olduğu gibi, İskoçlar için de, bir üye devletten ayrılmanın otomatik olarak Birlik dışında kalma sonucu doğuracağını defalarca vurgulamışlardı. Şimdi bunun tam tersi söz konusu ve yanıtlanması gereken soru da şu: Brexit nedeniyle yapılacak bir bağımsızlık referandumundan “evet” çıkarsa, İskoçya’nın AB’nin içinde kalması mümkün olabilir mi?
Romaric Godin’in önceki gün La Tribune’de yazdığına göre, AB ile BK arasındaki ayrılma müzakereleri iki yıl süreceğinden bu mantıken mümkün belki ama bunu düzenleyen bir hukuki çerçeve henüz yok. Buna karşılık yanıt bekleyen sorular çok: bir kere BK, tam AB’den ayrılmışken İskoçya’nın petrolünden ve milli bütçeye katkısından vazgeçer, 2014’te yaptığı gibi, referandumun sonucuna uymayı taahhüt eder mi? İskoçya tek yanlı bağımsızlık ilan edip, AB’ye başvurur, bu başvurusu kabul edilir mi?
Tek yanlı bağımsızlık ilanlarıyla üyelik yolu açılırsa, İskoçya’yı Katalunya ve Euskadi’nin izleyeceğini biliyoruz. Dolayısıyla AB’nin İspanya’nın vetosuyla bu yolun açılmasına karşı çıkacağını da… Peki, ama o zaman AB’den ayrılan üyelerin tek yanlı bağımsızlık ilan eden bölgelerinin üyelik başvurularının kabul edilmesine ilişkin bir içtihat mı oluşacak? Tersten okunduğunda, böyle bir içtihat, üyelere AB içinde kalmaları için ilave bir gerekçe mi oluşturacak?
Brexit, görüldüğü gibi, daha sandıktan çıkmadan cevabı bilinmeyen, ayrı tartışma konuları olan birçok soruyu akla getiriyor. Brexit’in sadece BK ve AB’nin değil, dünyanın geleceği üzerinde önemli etkileri bekleniyor ki AB’den yana ve ırkçılık karşıtı görüşleriyle tanınan bir siyasetçi, medeni bilinen bu ülkede güvenliği yeterince sağlanamadığından “gözü dönmüş” bir Neonazi katil tarafından öldürülebiliyor. Daha da kötüsü cinayetin referandumdan Brexit karşıtı bir sonuç çıkması için yaptırılmış olduğu bile ima edilebiliyor.
2003’te bir başka medeni bilinen ülke İsveç’te AB yanlısı Dışişleri Bakanı Anna Lindht’in Avro referandumundan dört gün önce katledilmesi halkın sandıkta ortak para birimini reddetmesi sonucunu değiştirmemişti. O bakımdan Brexit’le ilgili kapsamlı değerlendirmeler yapmak için 24 Haziranı beklemekte yarar var.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.05.2023
24.05.2018
9.02.2018
24.04.2018
11.04.2018
28.03.2018
22.03.2018
15.03.2018
1.02.2018
7.02.2018