Akın ÖZÇER
AB devlet ve hükümet başkanlarının AET’yi kuran anlaşmaların 60. yıldönümü etkinliklerine katılmak üzere 24 Mart’ta gittikleri Roma’da Vatikan Devlet Başkanı ve Katolik dünyasının ruhani lideri Papa Francesco ile bir araya gelmeleri AB’nin “Hristiyan köklerinin” yeniden tartışılmasına yol açtı. Aslında Hristiyanlık ile Avrupa bütünleşmesüreci arasındaki ilişki AB’nin tarihinden bile eskiye dayanıyor. Bir kere Konrad Adenauerve Alcide de Gasperi gibi kurucu babalar dindar Katoliklerdi. Savaş sırasında Adenauer bir manastıra De Gasperi de Vatikan’a sığınmıştı. İkincisi ve çok daha önemlisi, AB’nin ulus üstü (supranational) niteliği karşıt kişisel çıkarlar üzerinde merkezi bir otoritenin yer aldığı Katolik Kilisesi’nin yapılanmasından esinlenmişti.
Fransa’nın eski Cumhurbaşkanlarından Valéry Giscard d’Estaing AB Anayasası’nı hazırlayan Konvansiyon ’un Başkanı olarak, Hristiyanlığa atıf yapan bir cümlenin metne dâhil edilmesi için kulis yaptı. Gerçi bu çabasında başarılı olamadı ve AB laik niteliğini korudu belki ama bugün sadece Hristiyan devletleri bir araya getiren bir birlik olduğu da ortada. Ayrıca üye ülkelerde İslam karşıtı aşırı sağ partilerin 2002’den bu yana giderek artan ölçüde güçlenmesi AB’nin resmen olmasa da fiilen bir Hristiyan kulübüne dönüştüğünü ortaya koyuyor.
Vatikan AB’nin laik niteliğine karşı çıkıyor ve “Hristiyan köklerine” ilişkin bir atfın resmî belgelerde yer almasını istiyor ama bu tutumundan İslamofobi’den yana olduğu sonucunu da çıkarmamak gerekiyor. Aksine Papa Francesco, geçen Temmuz’da Münih’teki konuşmasında dile getirdiği gibi, Avrupa’yı “Hristiyan kökleri adına”, kökenleri ve dinleri farklı olanları bağrına basmaya çağırıyor. Bu mesaj kurucu babaların “çeşitlilik içinde birlik” (in varietate concordia) felsefesiyle birebir örtüşüyor. Dolayısıyla AB’nin bir Hristiyan kulübü olmasını savunmak, İslam karşıtlığını da desteklemek anlamına gelmiyor.
İslamofobi aslında bir versiyonu olduğu ırkçılık ve yabancı düşmanlığıyla birlikte gelişiyor. “Radikal İslamcı” olarak takdim edilen terör örgütlerinin toplumda yol açtığı korku İslam karşıtlığını bir ölçüde körüklüyor olsa da Avrupa toplumlarında bu örgütlerle İslam arasında doğrudan ilinti kuranlar çok da değil. Asıl korku, Müslüman veya değil, yabancıların kalifiye oldukları için veya daha başka nedenlerle çalıştığı bir toplumda işsiz kalmak ve yoksullaşmak. Örneğin Fransa’da işsizliğin yüksek olduğu bölgelerin birçoğu aşırı Sağ parti Ulusal Cephe FN’in (Front National) kalesine dönüşmüş durumda. Bu insanlar işin öncelikle Fransızlara verilmesi gerektiğini savunduğu için FN’e oy verdiklerini itiraf ediyor. Türkiye’nin AB üyeliğine karşı çıkmalarının temelinde de bu fikir var aslında.
Lyon’da Başkonsolos olarak görev yaptığım dönemde sadece aşırı Sağ değil, Sarkozy’nin önderliğindeki ılımlı Sağ da Türkiye’nin AB üyeliğine Fransa’yı İslamlaştıracağı iddiasıyla karşı çıkıyordu. Bu kesime Türkiye AB üyesi olursa, yoksul Türklerin Fransa’yı dolduracağı ve Fransızları işlerinden edeceği söylenmişti. Sonuçta İslamlaştırma teması 2007 seçimlerinde tutmuş ve kampanyasında bu temayı kullanan Nicolas SarkozyCumhurbaşkanı seçilmişti. Hollande’ın Cumhurbaşkanı seçildiği bir sonraki (2012) seçim kampanyasında da “İslam ve laiklik” yine toplumun rağbet ettiği ve etkilendiği konuların başında geliyordu.
İslamofobi’nin sonu mu geldi?
Cezayir asıllı Fransız gazeteci Hassana Mechaï, The Guardian’ın eski baş editörü David Hearst’in iki dilli dijital gazetesi Middle East Eye’de 31 Mart’ta yayımlanan “France: l’Islam comme thème porteur de la campagne présidentielle s’essouffle-t-il?” başlıklı haber analizinde, Fransız seçim kampanyalarını sürükleyen İslamofobi’nin bu defa nefesinin iyice kesildiğini savunuyor.
Mechaï bu görüşü iki kamuoyu araştırmasına dayandırıyor. İlki İpsos’un geçen Ekim ayında gerçekleştirdiği araştırma. Buna göre, Fransızların yüzde 56’sı siyasetçilerin İslam’dan gereğinden fazla konuştuklarını düşünüyor. Daha yeni tarihli ikinci araştırmada bu oran yüzde 77’yi buluyor.
Mechaï ayrıca Sosyalist Parti Cumhurbaşkanı adayı Benoît Hamon’un kampanyasını yürüten uzmanların da bu görüşü paylaştığını aktarıyor. Sosyalist uzmanlara göre, seçmen bu temanın siyasiler tarafından araçsallaştırılmış olduğunu ve artık önceliği ekonomik, sosyal ve çevresel sorunların çözümünün oluşturması gerektiğini düşünüyor.
Mechaï’nin görüşüne başvurduğu siyaset bilimci Thomas Guénolé, Fransız toplumunun uzun süre, özellikle Charlie Hebdo katliamı ertesinde İslam psikozuna girdiği bir dönem geçirdiği, bunun “toplu bir çılgınlık hali” olduğu, zira gerçeklerden, özellikle Fransız Müslümanlarının genelde topluma uyumlu olduğu gerçeğinden tümüyle kopuk olduğu görüşünde.
Araştırmacı Haoues Séniguer’e göre, İslam’ın Fransız toplumundaki yeri, laiklik ve terörizm gibi konuların bu seçim kampanyasında arka planda kalması konjonktürel. Bunda ılımlı Sağ aday François Fillon’la ilgili skandalın (Penelopegate) ön plana çıkmasının ve medyada geniş yer almasının rolü var. Çünkü Cumhuriyetçiler ’in (LR/ Les Républicains) ön seçimi sırasında Juppé’ye rakip olan önce Sarkozy, sonra Fillon konuyu derinleştirme eğilimindeydi. Nitekim ön seçimi kazanan Fillon, “Fransa’nın İslam’la bir sorunu” olduğunu söylemişti. Bu cümle Fillon’un “Vaincre le totalitarisme İslamique” (İslam totalitarizmini yenmek) başlıklı kitabında savunduğu “Müslümanların kısa sürede radikalleşme eğiliminde oldukları” görüşü ile birlikte okunduğunda, Penelopegate patlak vermese, LR’in seçim kampanyasında ağırlıklı olarak yine bu temayı işlemeyi planlamış olduğu anlaşılıyordu.
Thomas Guénolé, Sosyalist Parti (PS) ön seçimini Manuel Valls’in kaybetmesinin de İslam temasının arka plana düşmesinde etkili olduğu görüşünde. Çünkü Valls, programını laiklik teması üzerinden İslam karşıtlığına dayandırmayı öngörüyordu. Daha soldaki Benoît Hamon ise “kamusal alanda başörtüsü takmak” ya da “plajlarda burkini giymek” gibi konularda daha liberal bir bakışa sahip ve anketlerde önünde olan (12’ye karşı 15) en büyük rakibi Jean Luc Mélenchon gibi ağırlığı ekonomik ve sosyal sorunların çözümüne veriyor.
Kampanyanın ana temaları ve adayların pozisyonları
Mechaï’nin analizini paylaştığı Thomas Guénolé 23 Nisan ve 7 Mayıs’ta yapılacak Fransa Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde adayları şu iki ana temaya göre konumlandırıyor: “bugünkü şekliyle küreselciliğe taraf ya da karşı olma” ve “başta Müslüman toplumu olmak üzere azınlıklara açılım ya da karşıtlık.” Bu noktadan bakıldığında seçimin favorisi Emmanuel Macron’un küreselci ve azınlıklara açılımdan yana, rakibi Marine Le Pen’in ise küreselciliğe de Müslümanlar başta azınlıklara da karşı olduğu görülüyor. Fransız seçmenler 7 Mayıs’ta olasılıkla bu iki aday arasında yukarıdaki özelliklerine göre tercihte bulunacaklar.
Bu arada Marine Le Pen’in pozisyonunun FN’in klasik denilebilecek yabancı ve Müslüman karşıtı tutumuna oranla daha yumuşak olduğunun ve işsizlik sorununun çözümünü ilk sıraya aldığının altını çizmek gerekir. Nitekim bu nedenle yeğeni Marion Maréchal Le Pen ile görüş ayrılığı içinde. Marion geçen hafta teyzesine adeta başkaldırarak işsizliğin çözümü gereken en büyük sorun olmadığını, mülteciler ve İslamlaşma sorunlarının öncelik taşıdığını açıklamış, FN’in çok daha keskin bir politika izlenmesini salık vermişti.
Bu verilerden İslamofobi’nin Fransız Cumhurbaşkanlığı seçim kampanyasında önceki yıllara oranla gerilediği anlaşılıyor. Fransa’daki bu gelişmenin, konjonktürel nitelik taşısa da Avrupa geneline ve Hollanda ve Almanya özeline bakıldığında olumlu olduğunu söylemek mümkün.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları













































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.11.2025
30.10.2025
19.10.2025
14.10.2025
8.10.2025
28.09.2025
21.09.2025
8.09.2025
3.09.2025
29.08.2025